Konuyu fazla ciddiye alıp kadın düşmanlığı yaptığımı düşündükleri için bendenize girişen veya dırdır eden üç beş feminist dışında ilginç tespitler geldi. Üstelik büyük bir çoğunluğu da kadınlardan. Konuyu kısaca hatırlayalım: Kadın dırdırı bilimsel olarak açıklanabilir mi diye sormuştuk. Son otuz yılda erkeklerin intihar oranı dramatik bir şekilde artarken kadınlarınki nasıl oluyor da düşüyor diye merak etmiştik. Gelen mail'lerden biri bir araştırmanın sonucu. Araştırmayı yapan Londra Psikiyatri Enstitüsü. 2001 yılında sonuçlanan araştırmalar, kadın beynindeki konuşma fonksiyonlarının erkek beyninin neredeyse beş katı olduğunu ortaya koymuş. Kabaca bir kadın bir erkeğin beş katı kadar konuşma kapasitesine sahip. Bir başka tespite geçelim. Okur, dırdır etmenin aslında bir nevi ilgi odağı olma girişimi veya fark edilme çabası olduğunu iddia ediyor. "Sürekli maç izliyorsun, bıktım!" ile başlayan söylenmenin ardında biraz benimle de ilgilen arzusu yatmıyor mu? Buna katılmamak mümkün mü? Ama futbolun karşısında kadınların şansı ne kadar olabilir ki? Buradan hareketle ben de şunu fark ettim. Dırdırcı ne kadar faaliyetlerini sürdürürse o kadar yalnız kalıyor. Yalnız kaldıkça dırdırı artırıyor; sonra bu çarkın içerisinde kendi kendini imha ediyor... Bir başka okur uğraşmış ve dırdır eylemini kategorize etmiş: Tekil dırdır: Sadece tek konuda faaliyet gösterilir. Mesela, "diş macununu lütfen ortasından sıkma." Çoğul dırdır: "Diş macununu ortasından sıkıyorsun, klozet kapağını kaldırmıyorsun ve neden benim şampuanımı kullanıyorsun?.." Fayda fonksiyonlu dırdır: "Çok sigara içiyorsun..." Üçüncü şahıs dırdırı: "Ayşeler bayramda Mısır'a gidiyormuş..." Bir tane de ben ekleyeyim. Duygusal şantaj dırdırı: "Senin için nelere katlandığımı görmüyorsun değil mi..?" Dırdıra maruz kalmış dostlarımla da konuyu tartıştım. Ortak görüş sütlaç kıvamındaydı. Yani kadınları hayatı zindana çeviren yaratıklar olarak görmedi hiçbirisi. Daha ziyade dırdırın, iletişimsizlikten ortaya çıkan bir sonuç olduğu üzerinde duruldu. Kadınlar kafalarında olup bitenlerin, erkekler tarafından anlaşılmasını istediklerini, oysa erkeklerin direkt cümlelere ihtiyaç duyduklarını konuştuk. Ve böyle bir şeyin kolay kolay olamayacağına kanaat getirdik. Bir erkek "falanca yerde yeni bir restoran açılmış"tan "oraya gidelim" manasını çıkartmaz. Çıkartmadığı için de bir süre sonra "hiçbir zaman benim istediklerim yapılmıyor" dırdırına maruz kalır. Oysa cümle "bir gece yeni açılan yere gidelim" şeklinde kurulmuş olsa hayat çok daha kolay olurdu taraflar için. Gördüğünüz üzere konu tam anlamıyla çözülmüş değil. Ancak en azından bir tanımımız var. Bu bilgi parçacıklarını bir araya getirdiğimizde huzura erecek manevraları yapabilir miyiz bilemiyorum.