| |
Laik devlet manifestosu
Fransa bir yılı aşkın süredir türbanla yatıp, türbanla kalkıyor. Basında bu konuda çıkan yazıların, araştırmaların hemen hepsini okuyup dosyaladım. On bin sayfaya yaklaşan bir dağ oldu. Tartışmaların bu kadar dal budak sarmasının nedeni, Fransa'da "tedirgin edici" diye nitelenen "olaylar"ın artması ve toplumsal yaşamın her alanına sıçraması. Tabloyu özetleyelim: Okullara türbanlı ya da başı örtülü giden öğrenci sayısı, İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'nin açıklamasına göre 1.256'ya yükseldi. Bir yıl önce bu sayı sadece onlarla ifade ediliyordu. Öğretmenler başa çıkmakta güçlük çektikleri sorunlarla karşı karşıya kaldı: Cuma ve cumartesi günleri okula gitmeyen (Müslüman ve Yahudiler'in haftalık tatili), beden eğitimi dersine katılmayan, tarih ve bilim derslerinde verilen bilgilere karşı çıkan, hatta kadın öğretmenlere hakaret eden öğrenciler giderek çoğaldı. Kamu hizmeti verilen diğer kurumlarda da sıkıntılar doğdu: Hastanelerde bazı görevliler dini simgeler taşımaya, bazı hastalar karşı cinsten doktorların tedavisini reddetmeye başladı. Mahallelerde etnik ya da dini temelde spor takımları kuruldu. Başını örtmeyen kızlar tartaklandı. Belediyeler yüzme havuzlarından kadınların ve erkeklerin ayrı saatlerde yararlanması talebiyle karşılaştı. Hatta bazıları bunu kabul etti...
Komisyon ve misyonu , Bu tablodan korkanların "Nereye gidiyoruz" çığlıkları bastırılamayacak oktavlara ulaşınca, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, eski bakanlardan Bernard Stasi'nin başkanlığında bir komisyonu laikliğin uygulamasını incelemekle görevlendirdi. Gaye Petek adlı bir Türk'ün de yer aldığı bu entellektüeller komisyonu 3.5 ay süren çalışmalarını dün tamamlayıp raporunu Chirac'a sundu. Laikliğin korunması için yasa çıkarılmasını isteyen komisyon, bir dizi öneri de sıraladı. Bunları diğer sayfalardaki haberlerde ayrıntılı olarak okuyabilirsiniz. Chirac kararını önümüzdeki çarşamba günü açıklayacak. Ancak raporun en can alıcı noktasını, "Laik devlet manifestosu" diyebileceğimiz giriş bölümü oluşturuyor. Bakın, laikliğin önemi nasıl vurgulanıyor, ilkeleri nasıl tanımlanıyor: "Fransa Cumhuriyeti laiklik temelinde inşa edildi. Tüm demokratik devletler vicdan özgürlüğüne ve ayırımcılık yapmama ilkesine saygı gösterir, siyaset ile din ve maneviyatı birbirinden ayırmayı kabul eder. Ama Fransa farklı olarak, laikliği kurucu değer düzeyine çıkardı. Günümüzde bu konuda ülkede geniş bir uzlaşma sağlanmış durumda; çünkü herkes laikliği sahipleniyor. Ancak aynı sözcüğün ardında anlam ve amacını perdeleyen yaklaşım farklılıkları görülüyor. O nedenle laikliğin yaşayan ilkelerini belirlemek büyük önem taşıyor.
Laikliğin 3 temel ilkesi Cumhuriyet paktının temel taşı olan laiklik, birbirinden koparılamaz üç değer üstünde yükseliyor: Vicdan özgürlüğü, manevi ve dini seçeneklerin hukuki eşitliği ve nihayet siyasal iktidarın dinlere karşı tarafsızlığı. *Vicdan özgürlüğü, her yurttaşa istediği dini veya manevi hayatı seçme hakkını sağlar. *Hukukta eşitlik, her türlü ayırımcılığı ve zorlamayı yasaklar ve devletin hiç bir seçeneğe imtiyaz tanımamasına imkan verir. *Siyasal otorite de, manevi ve dini hayata her türlü müdahaleden kaçınarak, yetkisinin sınırlarını açıkça kabul eder. Tarihin biçimlendirdiği laiklik, toplumdan ve onun değişimlerinden kopuk, geçici değer değildir. Sürekli diyalogla inşa edilmiş, her türlü dogmacılığın ötesinde, toplumun ihtiyaçlarına uygun dengelerin sağlanmasına imkan vermiştir." Bu manifesto elbette, Hıristiyan ağırlıklı, ancak diğer tek tanrılı dinlerin mensuplarının da çok ciddi bir nüfusa ulaştığı (yani Müslümanlar'ın ezici çoğunlukta olduğu Türkiye'den farklı) bir ülke için kaleme alındı. Ancak yine de laiklik ilkesini, seküler devlet kavramını Fransa'dan almış Türkiye'deki tartışmaların da, sağlıklı bir zemine oturtulmasına katkıda bulunabilir.
|