| |
|
|
Sokaktaki sahipsiz yıldızlar
"Sevgili abilerim, ablalarım... Sakın bize sormayın 'Niye sokakta çalışıyorsunuz' diye. Çünkü biz bilmiyoruz. Siz bizim büyüklerimizsiniz, daha iyi bilirsiniz..." Diyarbakır'da hiç okula gitmemiş, tatlı satarak ailesinin geçimine katkıda bulunan 14 yaşındaki çocuğun çığlığı bu... SABAH'ın bugün manşetine taşıdığı, Diyarbakır'da sokakta çalışan çocukların öykülerini, acılarını ve trajedilerini anlatan "Düşler ve Sokak" adlı kitaptan aktardık. Kitabın önsözünde "Çocuk olmak ne zormuş bu diyarda" deniyor ve 10 bini aşkın çocuğun sokaklarda çalıştığı belirtiliyor... Bu sorun Diyarbakır'ı çökerten olağanüstü boyutlardaki göçün sonuçlarından biri. 1990'da Diyarbakır'ın nüfusu 381 bin dolaylarındaydı. Şimdi kente girişteki tabelada 1 milyon 364 bin 209 yazıyor. Gerçek nüfusun 3 milyona yaklaştığını söyleyenler bile var. Göç, işsizlik demek, çaresizlik demek, hiçbir tanıma sığmayan yoksulluk demek. Sözcüklerin yetersiz kaldığı bu tabloyu anlatabilmek için birkaç rakam verelim: *1990'larda 3 bin 438 kırsal yerleşim birimi boşaltıldı, 4.5 milyon insan evinden oldu. *Bu 4.5 milyon göçmenin en az yüzde 25'i Diyarbakır'a akın etti. *Türkiye'de hane halkı ortalaması 4.4, Diyarbakır'da 7.7. *Zorunlu göçerlerin yüzde 6'sının hiç geliri yok, yüzde 40.5'i ayda 100 milyonun, yüzde 45.5'i ise 200 milyon lira kazanıyor. *Erkeklerin yüzde 29.3'ü işsiz. Yüzde 29.9'u gündelik işlerle evine ekmek götürmeye çalışıyor, yüzde 22'si seyyar satıcılık yapıyor. *Türkiye genelinde yüzde 23 olan işsizlik oranı, Diyarbakır'da yüzde 45-50'lere varıyor. *Bütün bunların sonucu aileler çocuğu "gelir kaynağı" olarak görmek zorunda kalıyor. Bir araştırmada "Çocuklarınızın çalışarak size para getirmesini ister misiniz" sorusuna ailelerin yüzde 64'ü "evet" yanıtını verdi. Geçen ay Paris'te toplanan Avrupa Sosyal Forumu'nda bu çocukların sorunları da gündeme getirildi ve şöyle denildi: "Sokaktaki çocuklar, gökyüzünün sahipsiz yıldızlarıdır..." Sahipsiz yıldızlarımızı bir kara delik yutmadan kurtarmalıyız...
|