|
|
|
|
|
Gül'ün dediği oldu
|
|
"Kıbrıs'ı çözmezseniz asla AB'ye giremezsiniz" tehdidi, Gül'ün çabasıyla "Çözünce daha kolay girersiniz" teşvikine döndü
YARIN başlayacak AB zirvesinin sonuç bildirgesi taslağındaki Türkiye paragrafında Ankara'nın istediği oldu. Bir ay önceki İlerleme Raporu'nda yer alan tehditkâr ifade teşvik cümlesine dönüştürüldü.
"ÇÖZMEZSENİZ KÖTÜ OLUR" TEHDİDİNDEN... İLERLEME Raporu'nda, hükümetin bütün çabasına rağmen, "Kıbrıs'ta çözümsüzlük Türkiye'nin AB ile ilgili beklentilerinde ciddi bir engel teşkil edebilir" ifadesi yer almıştı.
"ÇÖZERSENİZ İŞİNİZ ÇOK KOLAYLAŞIR" TEŞVİKİNE BİR aydır süren girişimler sonucunda, Kıbrıs, taslak bildiride şu biçimde yer aldı: "Kıbrıs sorununun çözümü, Türkiye'nin üyelik beklentilerini büyük oranda kolaylaştırabilir..."
*** Abdullah Gül'ün dediği oldu
AVRUPA Birliği'nin yarın başlayacak zirvesi öncesinde dün önemli gelişmeler yaşanıyor. Zirve Sonuç Bildirgesinin Türkiye ile ilgili paragrafı, bir ay önce açıklanan İlerleme Raporu'ndan farklı bir şekilde çıkıyor. İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin eksiklikleri sıralanıp, bunların gerçekleşmesindeki umutsuzluk havası sergilenirken, Zirve Sonuç Bildirgesi taslağında tam tersi bir havada Türkiye'yi teşvik edici ifadelere yer veriliyor. Örneğin Kıbrıs; Kıbrıs konusunda İlerleme Raporu, umutsuz bir hava yansıtıyordu. Ankara'nın tüm uğraşısı, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün de gece boyu süren girişimiyle İlerleme Raporu'nun Kıbrıs'a ilişkin bölümünde Komisyon önemli bir değişikliğe gitmekten kaçınmıştı. Hatta AB Komisyonu'nun Genişlemeden sorumlu Üyesi Günter Verheugen, İlerleme Raporu sonrasında yaptığı açıklamalarda sert bir yaklaşım göstermişti. Bir ay önce de İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili şu sert cümle yer almıştı: "Kıbrıs'ta çözümsüzlük Türkiye'nin AB beklentilerinde ciddi bir engel teşkil edebilir..."
Liderler yumuşattı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, o dönemde bunun çok önemli olmadığını vurgulamıştı. Erdoğan ve Gül önemli olanın AB liderlerinin hazırlayacağı Zirve Sonuç Bildirgesi olduğunu kayda geçirmişti. Nitekim, dün Brüksel'de ortaya çıkan taslak metinde bu beklentinin sonucu da görüldü. Hükümet ve Dışişleri Bakanlığı diplomatlarının bir aydır Avrupa'da yürüttükleri temaslar sonucunda Komisyon'un Türkiye ile ilgili yaklaşımı tam tersine döndü. Verheugen'in, liderler bazında yaptığı temaslarda İlerleme Raporu'nda yer verilen ifadelerin daha sertleştirerek Zirve Sonuç Bildirgesine yansıtılmasına dönük beklentisi işlemedi. Bildirge taslağında Kıbrıs ile ilgili bölüm, rapor tersten okunarak aynen şöyle yer aldı: "Kıbrıs sorununun çözümü, Türkiye'nin üyelik beklentilerini büyük oranda kolaylaştırabilir..." İlerleme Raporunda bir umutsuzluk hakimken, liderlerin kaleme aldığı bildirge aksine teşvik edici bir hale dönüştü.
5 maddelik öneri Zirve Sonuç Bildirgesinde dikkat çeken bir diğer nokta da Türkiye'nin eksikliklerine ilişkin bölümde yer alıyor. Zirve sonuç bildirgelerinde ülkenin eksikleri, paragraflar içerisinde yol gösterici ifadelerle yer alırken bu kez farklı bir durum ortaya çıktı. Bildirge taslağında Türkiye'nin eksikleri 5 madde halinde sıralandı. "Güçlü adımlar bekliyoruz" denilerek Türkiye'nin gidermesi istenilen öncelikli eksikleri özetle şöyle maddelendi: 1- Yargı bağımsızlığı sağlanmalı. Yasaların uygulamadaki eksiklikleri giderilmeli. Yargının işleyişi güçlendirilmeli, 2- Örgütlenme, ifade ve din gibi temel özgürlükler sağlanmalı, 3- Asker-sivil ilişkisi AB normlarına getirilmeli, 4- Güneydoğudaki durum ve kültürel haklar düzeltilmeli, 5- Makro ekonomik durumun iyileştirilmesi için adımlar atılmalı.
Ekonomik kriter de girdi Bu maddelerin en sonuncusu dikkat çekici. Türkiye tam üyelik müzakerelerine başlayabilmesi için Kopenhag adıyla anılan siyasi kriterleri tamamlaması gerekiyor. Oysa, son madde bir ülkenin müzakerelere başlamasından sonra gerçekleştirmesi gereken ekonomik kriterler (Maastricht Kriterleri) arasına giriyor. Bu maddeye madalyonun iki tarafından da bakılabilir. "Yeni bir zorluk daha çıkarıyorlar" diye okunabilir. Ancak Kıbrıs paragrafındaki ruh halinden yola çıkıldığında bunun iyimser bir şekilde Türkiye'yi 2004'e hazırlama girişimi olarak da algılanabilir. Doğrusu da budur. Türkiye'nin bu duruma gelmesinde, bu hükümetin, geçmiş hükümetlerden çok daha büyük katkısı olduğu yadsınamaz. Nitekim, önceki günkü Bakanlar Kurulu toplantısında da alınan şu karar bunun bir göstergesidir: "Bundan sonra Bakanlar Kurulu'nun her hafta yapılacağı toplantısında AB ile ilgili atılan ve atılacak her adım Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından bilgi olarak sunulacak." Bu da gösteriyor ki, Türkiye adım atınca karşı taraftan da bazı adımlar atılabiliyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|