|
|
Gereksiz yere taşlarla oynamayı BIRAK!
F.Bahçe adına çok önemli bir derbiydi. Namağlup Beşiktaş'ı yenip zirveye ortak olmak tek hedefti. Bu zihinsel düşünce, futbolcularda üst düzeyde bir motivasyon sağlayacaktı. Daum, elindeki imkanlarla doğru bir takım tertibi oluşturdu. Ümit Özat ile Selçuk'u çift libero kullandı. Onların yanına, koşan Aurelio'yu monte etti. Defans bloğunda tek zorunlu değişiklik Fatih'in yokluğunda sahada Ali Güneş'in forma giymesiydi. İleri uçta, kenarlarda Tuncay ile Serhat rakip ataklarda Petkov'la Ali Güneş'e yardıma gelince, Aurelio oyunda sürekli görününce, defasın ortasındaki uyumlu ikili Tomas'la Luciano başarılı olunca takım savunması arızaya uğramadı. Hücum girişimleri ise her zamanki gibi kolektif olgunluk taşımadı. Bu olumsuzluk kadro yapısından kaynaklanıyor. Maç eksiği olan Ali Güneş bütün hırsına rağmen derbinin ağırlığını kaldıramadı. Her an ikinci sarıyı da görme tehlikesi vardı. Daum devre arasında mecburi değişikliğe gitti. Yusuf'u orta sahaya çekti. Sağ kulvara iki tane alternatif vardı; Ümit Özat'la Aurelio... Aslında sağ kulvar ikisinin de yapısına uygun görev yeri değildi. Daum tercihini Ümit'ten yana kullandı.
Pres başladı F.Bahçe duran toptan yenik duruma düştükten sonra sahaya hırs ve tempo yansıdı. Artık kontrol futbolu bitmişti, rakip baskı altına alındı. Ve de üst üste iki gol geldi. Tuncay'ın 20 dakika gerçek kimliğine bürünmesi saha içi dengelerini değiştirdi. Savunmaya yerleşme imkanı bırakmadan çabuk oynayıp, kenarlardan iyi toplar gelirse Van Hooijdonk'un ne kadar önemli golcü olduğu da bu derbide iyice belgelendi. Yenik durumdan galip duruma geçince son bölümde saldıran bir Beşiktaş gündeme geldi. Kolektif uyumu yetersiz F.Bahçe, oyunu kontrol altına alamadı. Gole ihtiyacı olduğu zaman yaptığı değişikliklerle risk almaya alışmış Daum, skoru koruma yönünde gereken hamleleri, alışık olmadığından yapamadı. Genel olarak baktığımızda F.Bahçe bu derbide beklenenin üstünde bir performans sergiledi. 90 dakikada sadece ilk devrede rakibine bir pozisyon verdi. Recep'in yediği hatalı frikik golünün moral bozukluğuna ramen saha içi düzeni oturmuş, takım savunması sağlam Beşiktaş'a iki gol attı. Ama Recep'in ikinci hatası herşeyi bitirdi.
Kaleci yanlışı Ben sezon başında "Büyük takıma büyük kaleci gerekir" dedim. Ama yönetim Daum'la birlikte "Recep-Volkan'la lige devam" kararı aldı. Tabii ki genç, deneyimsiz kaleci hatalı goller yiyecek. Ama Recep sürekli hatalı goller yiyiyor ve güven kazanacağına güven kaybediyor. Bilhassa frikiklerde topa bakmayışı çok büyük bir rahatsızlık. Daum derbiden sonra futbolcularını kutlayıp "Her maç böyle savaşırsanız karşımızda kimse duramaz" demiş. Ama esas kendisine birşeyler söylemeli; "Hayallerinin esiri olma. Gereksiz yere taşlarla oynamayı bırak." En yetersiz teknik direktör bile Samsun örneğinde olduğu gibi takımın en oturmuş yeri Luciano-Tomas ikilisini bozmazdı.
|