Manken cesareti
Ünlü manken Deniz Akkaya, neden solcu olmadığını "Avant-garde" adlı dergide yayınlanan söyleşisinde anlatıyor. Diyor ki: "Solcular, genel olarak eşitlik taraftarıdır. Eşit paylaşım, eşit giyinmek: Rusya'daki düzen gibi.. Herkesin eşit olduğuna ya da eşit olabileceğine hiçbir zaman inanmadım. Bunun doğru ve gerçekçi olmadığını düşünüyorum.. İstanbul Üniversitesi'nde okudum. Solcuların daha çok yaygara koparan, istediklerini baskıyla, şiddetle almaya çalışan bir taraf olduğunu gördüm. O yüzden uzaklaştım. Hem o kadar eşitliğin olabileceğine ben de inanmıyorum.. İnsanlar niye yaşarlar? Hep mertebe atlamak için, daha çok para, daha çok mevki.. Eşit şartlarda yaşamanın bir anlamı olmaz.." Bu görüşleri okurken siz de benim gibi "Ne kolay konuşuyor" diye düşündünüz mü? Sizi bilmem ama ben bayıldım bu rahatlığa, bu vurdumduymazlığa, bu kendinden emin tavra, bu müthiş cesarete..
***
Bir insanın kafasının bu kadar net olabilmesi, kendisine ne büyük bir avantaj sağlıyordur, kim bilir.. Düşünsenize: "Eşitlik" gibi insanlık tarihinin en çetrefil tartışma konusunu bir çırpıda çözüveriyorsunuz.. "Solculuk" gibi dünyayı en çok etkilemiş çağdaş düşünce akımlarından birini, üniversite amfisinde yapılan küçük bir gözlem ve yine küçük bir akıl yürütmeyle anladığınızı sanıyorsunuz. Bununla da kalmayıp 'karşı görüş' geliştirebiliyorsunuz. Hem de, bırakın tek satır Marx, Engels filan okumayı, ansiklopedilerdeki 'solculuk' maddesini okuma gereği bile duymadan.. Bunun ne büyük rahatlık, ne büyük konfor olduğunu düşündükçe Deniz Akkaya'ya imrenmemek elde değil.. Cesur mankenimizin önünde şapka çıkartıyorum!
*** İnsanlık tarihinin iki bin yıllık düşünce sorunlarının okul kantinlerinde, mahalle kahvehanelerinde "Dün akşam düşündüm de.." diye başlayan cümlelerle halledilmesini, bir ölçüde anlayışla karşılayabiliriz.. Sorun, aynı rahatlığın kamu önüne taşınmasında.. Bir de "kendine aşırı güven"in kaynakları üzerinde durmak gerekiyor. Mesela Deniz Akkaya'nın "solculuk" ve "eşitlik" üzerine konuşurken, "Ben ne yapıyorum? Ne kadar rahat konuşuyorum böyle?" dememesinin, söyledikleriyle ilgili en küçük bir kuşku taşımamasının nedeni ne olabilir? Nedir Akkaya'yı bu denli cesur kılan? Manken olmak mı? Güzel bir kadın olmak mı? Kendisine her konuda soru sorulup mikrofon uzatılmasının, bu cesaretin kazanılmasında bir payı olabilir mi? Bu sorulara yanıt arıyorum.. Bulduğum tek bir yanıt var: Akkaya'da var olan cesaretin bir benzerini zenginlerde de görüyoruz. Bol paraya sahip olmanın, her konuda ahkam kesmek için yeterli neden olduğunu sananların sayısı az değil.. Acaba diyorum, eşitlik, bu açıdan da önemli değil mi? Deniz Akkaya'nın bu konuda da fikir yürütmesini isteyelim mi? Ne dersiniz?
|