YAKIN zamana kadar ülkenin kötü yönetildiğine ilişkin kanaat, toplumun hemen her kesiminde hakimdi. Yakınma duyuyorduk da kötü yönetimin milli geliri düşürdüğünü gösteren örnekleri de merak ediyorduk. Bu eksikliği Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti giderdi. Başkan, Hükümete, "Ekonomik Performans ve Yönetişim" konusunda çarpıcı veriler sundu. Yönetimin denetlendiği, yolsuzlukla etkin mücadele yürütülen, mevzuatta istikrarın sağlandığı ülkelerde, milli gelirin hızla 10 bin doları aştığını gösterdi. Yönetişim açısından oldukça iyi durumda olan Norveç ve İsviçre'de kişi başına milli gelirin 38 bin doları bulması sürpriz değil. Belirsizliğin hakim olduğu, devletin hizmet kalitesinin sorgulandığı, yakın zamana kadar istikrarın bulunmadığı Türkiye'nin, 3 bin dolar kişi başına milli gelir bandına sıkışması da tesadüf değil.
AMAN DİKKAT! Her dönemin, kendi düşmanını yaratması, iç dinamizmini koruması açısından kaçınılmazdır. Bu dönemin öcüsü de yolsuzluklar ve bankacılık usulsüzlükleri. Geçmişin hatalarından ders alınarak kurulan BDDK'nın, sözde 50 milyar dolarlık hortuma çare bulamadığı için iğdiş edilmesi ise işin ironi yanı. BDDK'nın genç başkanı Tevfik Bilgin, yaşayan bankaların sağlığından çok ölenlerin vasiyetinin açıldığı bir ortamda göreve başlıyor. Dileyelim ki; "kurumsal uyumsuzluk, siyasi etki, sermayedar manevrası, yabancı baskısı, müfettiş soruşturması" Bilgin'in asli işinin önüne geçmesin!