|
|
Başbakan'ı kızdırdılar
Tekel'e beklenenin altında fiyat gelmesi, Ankara'yı karıştırdı. Erdoğan, henüz sonuçlanmayan ihale hakkında konuşan Kilci ve Ensari'ye ateş püskürdü Ağzı olan konuşmasın
Hükümet olarak bir işe büyük umut bağlıyorsanız deneyimin, ehliyetin, liyakatin önemini fark ettiğinizde iş işten geçmiş olabilir. Ankara'da hemen herkes iç ve dış piyasaların yakından izlediği Tekel ve Tüpraş özelleştirmelerinin perde arkasını merak ediyor. Gelin, dosyanın kapağını birlikte aralayalım.
Önce, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın penceresinden olaya bir bakalım. Başbakan, gerek Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci'nin gerekse Tekel Genel Müdürü Sezai Ensari'nin, henüz sonuçlanmayan ihale hakkında konuşmasından hayli rahatsız olmuş. Erdoğan, özelleştirmenin patronu konumundaki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan aracılığıyla, "Ağzı olan konuşmasın" mesajını bürokratlara iletmiş. "Ben olsam ihaleyi iptal ederim", "Önerilen fiyat hakarettir" sözleri siyasi kadroyu bir kez daha düşünmeye zorlamış.
SAMİMİ İTİRAF HAZIRLANAMADIK
Özelleştirme İdaresi'nden görüştüğümüz teknisyenler, yeterince hazırlanamadıklarını itiraf ettiler ve "Bize, ihaleye çıkın talimatı verildi. Çıktık" dediler. Tekel'in tütün bölümü için 2.5-3 milyar dolar fiyat beklentisi taşıdıklarını, alkol bölümü için pazarlığın 250 milyon dolardan başlamasını umduklarını anlattılar. Erken havaya girildiğini söylemekten de geri durmadılar.
Tabloyu, "Türkiye dışarıdan, bizim gördüğümüz gibi görünmüyor" sözleriyle özetlediler. "Yabancı, neden düşük fiyat teklif etti?" sorusuna verilen yanıtlar oldukça çarpıcı... "Yarın kaynak gerekirse yine Tekel ürünlerine zam yapılır", "Tütün Piyasası Kurulu kapatılabilir", "Reklam ve tanıtım girişimleri kısıtlanabilir..."
Peki, Özelleştirme İdaresi neyi satışa çıkardı? Birkaç fabrika ile piyasanın kendisini. Yoksa bu ihalede Tekel'in para eden gayrimenkulleri, 30 bin civarında işçinin kıdem tazminatı yükü kimseye devredilmedi. Satış yöntemine itirazlar da geldi. Örneğin, Philiph Morris, marka bazında satış önerdi. En iyi teklifi veren Japon firması JTI ile takipçisi İngiliz BAT arasındaki fark da çok açıldı. Aktarılanlar doğruysa, sigara pazarında avantajlı konuma geçecek alıcıya, 3 yıl için 125 bin ton tütün sözü verildi. Alkol ürünlerine yatırım yapacaklara ise trilyonluk stoka sahip olma şansı tanındı.
TEKEL HESAPLARIMIZDA YOK
Şimdi, Özelleştirme İdaresi, onurlu çıkış yolu arıyor. Prestij adına ihaleyi bir süre devam ettirme eğilimi gözleniyor. Ancak, kamuoyu baskısı ve haraç mezat satış korkusu her an hissediliyor. Nispeten tatmin edici bulunan alkol piyasası, ihale paketinden ayrılmak istenmiyor. İhaleye giren bir grup bu durumu, "Devlet, sattığı mala kıskanç olursa o işten sonuç çıkmaz" diye özetliyor. Özelleştirme İdaresi, Petkim ve Tekel'den sonra Tüpraş'ta da hayal kırıklığı yaratırsa, güvenilirliği ve iş bitirme becerisi ciddi yara alacak. İdare, siyasi etki ile sipariş karar hazırlayıp, borç öteleyen bir yapıya hapsolacak.
Geçen hafta yapılan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu Toplantısı'nda, bir soru üzerine Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı, "Tekel, satılmış satılmamış fark etmiyor. Bizim hesaplarımızda yer almıyor" dese de 2004 yılı finansman yükünü hafifletme seçeneği büyük ölçüde ortadan kalkıyor. Genelkurmay'ın tüm itirazlarına rağmen, 8.5 milyar dolarlık kredinin ilk dilimini kullanmak için ABD'ye yazılan dilekçenin hemen işleme konulması bekleniyor.
İki yanlıştan biri doğru çıkmaz
Kamu Yönetimi Temel Kanunu, bürokrasiyi ayağa kaldırdı, çok yakında sistemi de kilitleyecek. ATV'de yayımlanan Ankara'da SABAH Programı'nda konuk ettiğimiz Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, devleti yeniden inşa projesinin mimarı. Dinçer, özellikle teftiş kurullarını kaldırma girişimi yüzünden hedefteki isim. "Ak Parti'yi; yolsuzluklardan, istikrarsızlıktan bıkmış halk iktidara getirdiğine göre, yolsuzluklara dur diyecek uzmanlık yok edilmemeli. Bu nedenle bize göre olması gerekenler farklı" diyen Dinçer, şu noktaların altını çizdi
1- "Müfettiş terörü"nden şikayet ediliyor diye bu kadroların tasfiyesine gidilmemeli. Çünkü sorun, denetim önerilerinin hayata geçmemesinde ve yargıdaki aksaklıkta düğümleniyor.
2- Geleneği olan, kariyerden eleman yetiştiren, az sayıda ve seçerek adam alan, baskı ve etkiye kapalı olan kurullar korunmalı. Başbakanlık, Maliye, Gümrük, Hazine buna örnek gösterilebilir. 3- Müfettişlere; hazırladıkları raporları, mahkemede takip etme yetkisi tanınabilir. Hatta, organize mali suçlarla mücadelede yetişmiş ekipler, doğrudan savcıya bağlı uzman kadrolara dönüştürülebilir.
4- Sayıştay bünyesindeki uçuruma da dikkat etmek gerekir. Hazır vakit varken Sayıştay tepeden tırnağa yenilebilir.
Okan MÜDERRİSOĞLU
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|