Şimdi maçın ayrıntılarına bakalım.
* Futbolu bilen, topun cilvelerini az çok tanıyan birisinin Tümer'in sol ayağına hayran kalmaması imkansız. Dün Tümer'in 24. dakikada öyle bir şutu vardı ki gönlümde onu da gol sayıyorum. Ama daha önemlisi Tümer çıktıktan sonra ki Beşiktaş'ın manzarasıydı. Tümer varken orta sahada rakibi kendi kalesine doğru itebiliyor Beşiktaş. Ama Tümer yokken Baya da bir işe yaramıyor ve rakip orta saha cesaret kazanıyor.
* İlk yarıda Beşiktaş'ın iyi görünmesinin bir nedeni de Denizlispor'un orta sahasının hiç baskı yapmamasıydı. Bu yüzden Tayfur sürekli rakip 18 çevresinde dolaştı ve gol pozisyonlarına yol açtı. Çalımbay ikinci yarıda takımına bu hatayı tekrarlatmayınca Beşiktaş, ilginçtir 62. dakikaya kadar rakip sahada doğru düzgün top kullanamadı.
* Daum, kim ne derse desin uyuyor ve maç sırasında oyuna akılcı müdahalelerde bulunamıyor. Ahmet Dursun ile İlhan'ı yerleştirme biçimi yine yanlıştı. Ahmet Dursun, deplase olmadan ayağa top bekleyince, iki iyi forvetin bulunmasından hiçbir kârı olmadı Beşiktaş'ın... Ve Daum orta sahada da Tümer'in yokluğunu giderecek bir çare üretemedi. Üstelik ikinci yarıda hızlı ataklarla Asper'in kalesine gelen Denizlispor'u durdurmakta takımının zorlandığını da göremeyen Alman teknik adam, sahanın hiçbir yerinde oyuncularını rakibe baskı yapmaya itmedi.
* Beşiktaş'ın Galatasaray derbisinde kaybettiği 3 puan önemli sayılmayabilir. Ama İnönü'de Denizlispor karşısında bıraktığı 2 puan çok hayatiydi. İnşallah siyah-beyazlılar dün akşamın acısını lig sonunda yaşamazlar.