Avrupa Birliği hızlı trene benziyor. Biz de mehter adımlarıyla ona yetişmeye uğraşıyoruz.
İki yılda üyelik müzakerelerini başlatacak kaliteleri kazanmadığımız takdirde bu hayalin suya düşeceğini görenlerimiz çok az.
Romancı Orhan Pamuk hükümeti yavaş ve tereddütlü davranmakla suçladı. "Hükümet AB'nin isteklerini hemen yerine getiriyor gözükmesin diye milliyetçilik kartlarını oynuyor" dedi. Haklı..
Türkiye'yi yönetenler "Bizim gibi laik, demokratik kadrolarla iyi geçinin, reform baskılarıyla fazla bunaltmayın. Yoksa İslamcılar ülkeyi ele geçirirse Türkiye'yi kaybedersiniz" diye AB üstünde etkili olmaya çalıştılar.
Bundan yararlandılar da.. Yol açıldı ama ilerlemek artık sadece bize bağlı.
Müzakerelerin başlama tarihini geciktirecek her adım, AB trenine yetişmemizi imkânsızlığa götürecektir.
AB'nin kendi içindeki oluşumları, yeni üyelerin uyumu ile ilgili şartların her gün ağırlaşmasına sebep oluyor.
1980'den önce üyelik için önümüze gelen iki fırsatı kullanmış olsaydık, bugün bizden istenen şartların çoğuna muhatap bile olmayacaktık.
Belki PKK diye bir belâ da başımıza açılmayacaktı.
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz dün "Siyasi konularda yapılan bütün askeri açıklamalar, Türkiye'nin AB'ye üye olmasını istemeyenlerin eline koz veriyor" dedi.
Askerler bu tesbiti iyi değerlendirmeli.
AB üyeliği, Türkiye'deki bir sürü gizli egemenlerin sonu olacaktır. Kimse gücü, çıkarı bırakmak istemiyor.
Vatan-millet edebiyatı ile öcü üretenler aslında kendi çıkarlarını koruyor.
Askerler bu oyuna gelmemeli.
AB üyesi olduğu için bölünen ve fakirleşen tek ülke yok.
Uygarlık, adam olmak demektir. Adam olmak da önce hayatı kadınlarla paylaşmak..
DYP Milletvekili Sevgi Esen "Önce yasalar değil kafalar değişmeli" demiş.
Tepkisinin nedeni, Fas'ın Marakeş kentinde 17-23 Mart tarihlerinde yapılacak kadın konferansında Türkiye'yi 5 erkek parlamenterin temsil edecek olması..
Uluslararası toplantı çağrıları, meclisteki erkeklerden kurulu Parlamentolararası Birlik Grubu'na yapılıyor. Bu koltuklar babalarından miras ya; onlar da toplantılara önce kendilerini yazıyorlar.
"Avanta gezi" aç gözlülüğü, uzmanlık, temsil yeteneği gibi kaygıları unutturuyor.
Yapılan davette konferansın niteliği nedeniyle "en çok altı kadın milletvekilinin gönderilmesi" istenmişti.
Şimdi Marakeş'e gidecek olan erkekler utanmayacak mı?
"Sizde kadın parlamenter yok mu?" diye sorarlarsa ne cevap verecekler?
Meclisteki 23 kadın milletvekilini çiğneyip oraya gidenler, herhalde çaresini bulurlar.
Çarşı-pazar gezerek, otelin havuzunda güneşlenerek millete, memlekete fevkalâde hayırlı hizmetler yaparlar!
Bıyıklarını kestirip etek giyecek değiller ya!