|
|
Bir bilanço
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç'ın Avrupa Birliği tartışmaları çerçevesinde "yeni seçenekler arayışı"na ilişkin sözleri, son dönemin üzerinde en çok yazılan, konuşulan konusu oldu.
Hürriyet, gazetelerde yer alan yorumları "destekleyenler - karşı çıkanlar - tarafsızlar" olarak toplamış; Org. Kılınç'ın sözleri üzerine; destekleyen 26, karşı çıkan 46 ve tarafsız 19 yazı belirlemiş. Aslında, tartışma konusu sözlere doğrudan gönderme yapmadan aynı konuyu işleyen yazılar da eklendiğinde "karşı" listesi daha da artmaktadır.
Bu tartışma gerçekten yararlı olmuştur. Orgeneral Kılınç'ın sözlerini doğrudan doğruya "Türkiye'nin yüzünü Doğu'ya dönmesi gerekir" şeklinde anlayan siyasi İslam'ın Saadet Partisi kanadı heyecanlanmış ve sevinmiştir. Erbakan ekibinin yönetimindeki Saadet Partisi bu görüşlerin kendileri tarafından yıllardır dile getirilen Avrupa karşıtı görüşlerle aynı olduğunu savunmaya devam etmektedirler.
Batı'nın bakışındaki sorun
İkinci "heyecanlı destek", Milliyetçi Hareket Partisi'ne yakın duran yayın organı ve yazarlardan gelmiştir. Bazı MHP'li bakanların da ayaküstü tepkileri aynı yönde olmuştur.
Bu tartışmanın bu kadar yoğun bir düzeyde yapılmış olmasının temel nedeni, Orgeneral Kılınç'ın sözlerinin Silahlı Kuvvetler'in tüzel kişiliğinin resmi görüşlerini yansıtıp yansıtmadığı meselesinden kaynaklanmıştır.
Silahlı Kuvvetler'in Avrupa Birliği konusundaki "resmi" görüşünün herhangi bir değişikliğe uğramadığına ilişkin açıklama bugün başyazarımız Güngör Mengi'nin köşesinde yer almaktadır.
Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın bir gün önceki şu sözlerini de dikkate almak gerekmektedir: "Orgeneral Kılınç'ın açıklamaları, sadece son olaylarda PKK ve başka sol terör örgütlerinin Batı'da terör örgütü olarak kabul görmeyişinin bir üzüntüsü ve yansımasıdır."
Bu konuda Batı'nın bakışında egemen olan "düz"lük de artık giderilmelidir. Bu "düz" lük şuradan kaynaklanmaktadır: Türkiye'de demokratik hak ve özgürlüklerde uygulama sorunları bulunduğu, anti-demokratik yasalar değişmediği, ölüm cezası kaldırılmadığı, terör suçlarının kapsamı geniş tutulduğu için Türkiye'nin anlattıkları "kuşku" ile dinlenmiştir.
Bilançonun en önemli sonucu
Bu dönemin sona erdiğini, Batı'nın en "kuşkulu" ve "kuşkucu" çevreleri de, artık görmek durumundadır. Türkiye yeni bir aşamaya yönelmek, demokratikleşme çabalarını tamamlamak için kendi sorunlarının üstesinden gelmeye çalışırken daha iyi anlaşılmak istemekte, kendisine "dümdüz" bakılmasından tedirgin olmaktadır.
Son tartışmanın bilançosu öncelikle Türkiye için çok açık bir şekilde olumlu olmuştur. Avrupa Birliği'ne açıkça karşı çıkamayanların bu tartışmaya katılma tarzları, gerçek fikirlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Türkiye'nin haklı tedirginliklerinin bir kez daha konuşulmuş olması da bu tartışmanın önemli faydalarındandır.
Bütün bunların ardında ise, Türkiye'nin ileriye dönük tek vizyonunun çok geniş bir platformda tekrarlanmış olması, bilançonun en önemli sonucudur.
|
|
|
|