Dahi olmanın dayanılmaz zorluğu

Russell Crowe bu kez pazularını değil aklını konuşturuyor. Nobel ödüllü matematikçi John Nash'in hikayesi, Ölü Ozanlar Derneği ve Can Dostum gibi filmlerle anılacak

Aklımız... Bizi doğanın diğer yaratıklarından ayıran, bize gurur ve soyluluk veren, bizi Tanrı'ya yaklaştıran o en değerli hazinemiz, yaradanın bize o görkemli bağışı...

Evet, akıl ve zekâ... Ancak kaybettiğimizde değeri anlaşılan o emsalsiz zenginlik. Adına dâhi dediğimiz, o hazineden fazlasıyla nasibini almış ayrıcalıklı kişiler. Ve 1947 yılında, ünlü Princeton üniversitesinin kampüsünde kaderin bir araya getirdiği bir avuç dâhinin serüvenleri...

John Nash, başlangıçta belki bunların en şanslısı gözüküyor. Matematiği, derslere girmeyi küçümseyecek kadar iyi biliyor çünkü... Tek amacı, hemen ve aceleyle kendi teorilerini yaratmak, üstün bir buluş yapmak, insanlığa en yüksek düzeyde katkıda bulunmak... Nitekim yapıyor da: 14 ayda yarattığı 'Nash denklemi' ona Nobel ödülü getirecektir. Ama yarım yüzyıl sonra... Ve geliştirdiği başka buluşlarla birlikte.

Peki, arada neler olup bitmiştir? Ne yazık ki çok acı şeyler. Nash kolay onulmaz bir hastalığa, şizofreniye yakalanmıştır. Belki o yıllarda (1950'lerin başlarında) tüm ABD'yi saran ve kolektif bir histeriye dönüşen komünizm korkusunun da katkısıyla, Pentagon'un kendisinden "gizli Sovyet şifrelerini çözmesi için" yardım istediğine inanmış ve giderek zihninde bir dizi hayal ürünü olay ve kişilik yaratmıştır. Öyle ki, o hayal dünyasının ana kahramanları, hayatının sonuna dek artık onu bırakmayacak ve sürekli ona eşlik edeceklerdir.

Allah'tan John Nash'ın diğer şizofrenlere kıyasla bir kozu vardır: Onu çok seven karısı. Acaba gerçek aşk, bu korkunç hastalığın yenilmesine yardımcı olabilir mi? Gerçek bir zekâ, kendisine musallat olan parazitleri, mikropları yenip sağlığına kavuşabilir mi?

SAĞLAM BİR FİLM
Kim derdi ki bu sorular beyazperdede değme cinayet filmiyle aşık atar bir gerilime kavuşacak? Ve asıl kahramanı akıl, aklımız olan bir film bunca ilgiyle izlenecek? İşte Hollywood sinemasının beklenmedik başarılarından ve kendine özgü mucizelerinden biri... Temelde bir kitaba veya konferansa konu olabilecek bir hikâyeden, kitle için bir film çıkarabilmek...

Komedileriyle tanınan Ron Howard, bu olağanüstü ve de gerçek öyküyü, zaferle trajedi arasında gidip gelen bir hayatı anlatan kitaptan sapasağlam bir film çıkarmış. Sinemayı allak-bullak edecek, devrim yapacak bir film değil. Ama her şeyiyle dört dörtlük, düzeyli, heyecanlı ve dengeli bir film... Eğitim, öğretim ve bilim konularını ele aldıkları halde büyük bir ilgiyle izlenmiş olan "Sevgili Öğretmenim", "Ölü Ozanlar Derneği", "Can Dostum" gibi filmlere yeni ve parlak bir halka daha ekleniyor böylece...

Ve bu baştan sona ilginç filmde, Jennifer Connelly'nin biraz Andie McDowell'ı hatırlatan taptaze güzelliğine ve de Russell Crowe'un "Gladyatör"dan 180 derece farklı, bu kez pazularını değil, akıl gücünü ön plana alan kompozisyonuna hayran olmamak da mümkün değil. Bakalım Crowe, sinema tarihinde çok az olmuş bir şeyi yapıp iki yıl üstüste Oscar alabilen talihli oyuncular kervanına katılacak mı? Göreceğiz.

Filmin künyesi

AKIL OYUNLARI (A Beautiful Mind) ****
* Yönetmen: Ron Howard

* Senaryo: Akiva Goldman

* Görüntü: Roger Deakins

* Müzik: James Horner

* Oyuncular: Russell Crowe, Jennifer Connelly, Ed Harris, Adam Goldberg, * * Paul Bettany, Christopher Plummer

* Dreamworks-Universal yapımı.

Kıran kırana Oscar savaşı
Asıl adı Amerikan Sinema Akademisi ödülleri olan, ama kısaca Oscar diye bilinen ünlü ödüller, bu yıl 74. kez verilecek. 24 Mart'taki töreni beklerken, biz bu yıl da adaylara topluca bakalım ve kişisel tahminlerimizi belirtelim...

EN İYİ FİLM

Akademi fantastik sevmez
En iyi film olarak, bizim gördüğümüz "Akıl Oyunları", "Moulin Rouge" ve "Yüzüklerin Efendisi", henüz göremediğimiz "Gosford Park" ve "In the Bedroom" yarışıyor. Gördüğümüz üç film arasında benim gözdelerim "Yüzüklerin Efendisi" ve "Moulin Rouge".

Ama Akademi bilim-kurguyu ve fantastiği pek sevmez. Bu alanda ödül almış hiçbir önemli film yok... Bu açıdan ben ödülün bu yıl "Akıl Oyunları"na gideceğine inanıyorum.

EN İYİ KADIN OYUNCU

Kampanya etkisini gösterir
Kadınlarda "Moulin Rouge"la Nicole Kidman, "Bridget Jones'un Günlüğü"yle Rene Zelwegger ve henüz bizde oynamayan üç filmle, "Iris"le Judi Dench, "Monster's Ball"la Halle Berry ve "In the Bedroom"la Sissy Spacek aday. "In the Bedroom" dışındaki filmleri görmüş olarak, ödülü Halle Berry'nin alacağını sanıyorum: Oyunu gerçekten muhteşem... Üstelik bu yıl, kara derili sanatçıların ödüllerdeki paylarının komik denecek kadar azlığı konusunda başlattıkları kampanya da mutlaka etkili olacak. Ama, ödülün Nicole Kidman'a gitmesi ve onun yerine, erkeklerde Denzel Washington'un (ya da belki Will Smith'in) heykeli kucaklaması da imkânsız değil...

EN İYİ ERKEK

Russell Crowe Oscarlar'ı ikiler
Erkek adaylar, "Akıl Oyunları" ile Russell Crowe, "I am Sam"le Sean Penn, "Ali"yle Will Smith, "Training Day"le Denzel Washington ve "In the Bedroom"la Tom Wilkinson. Filmlerden üçünü görmediğimiz için, sağlıklı bir tahmin zor. Ama ben, "Gladyatör"den tümüyle farklı kompozisyonu için Russell Crowe'un Oscar'a ikinci kez uzanacağını düşünüyorum.

EN İYİ YÖNETMEN

Yüzüklerin Efendisi şanslı
"Akıl Oyunları" ile Ron Howard, "Kara Şahin Düştü"yle Ridley Scott, "Gosford Park"la Robert Altman, "Yüzüklerin Efendisi"yle Peter Jackson ve yakında göreceğimiz "Mulholland Drive"la David Lynch aday. David Lynch'in son derece kişisel ve 'tuhaf' filmiyle adaylığa tırmanması bile bence mucize. En şanslı gözükenler, Ron Howard ve Peter Jackson. Benim tahminimse, filmi ödülü almasa da "Yüzüklerin Efendisi"ndeki performansıyla Peter Jackson'ın Oscar alacağı...

dAtilla Dorsay'ın Oscar tahminleri
* En iyi film: Akıl Oyunları

* En iyi yönetmen: Peter Jackson

* En iyi oyuncular: Halle Berry ve Russell Crowe

* En iyi yabancı film: Amelie