kapat
19.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Sahipsiz Galata Köprüsü...

Afyon depremi sonrası Boğaz köprüleri de gündeme geldi, dayanıklılığı konusunda. Kimi köprülerin viyadüklerinin aşındığını ileri sürdü. Kimi sağlamlığından söz etti. Acaba muhtemel bir İstanbul depreminden Boğaz köprüleri "sağlam" çıkabilecek miydi?

Peki, ya yıllarca hem öksüz ve hem de yetim bıraktığımız Galata Köprüsü'nün hali nice idi?

Mimarlık, Kültür ve Sanat Dergisi "Yapı" 243. sayısında Galata Köprüsü'nü "Büyüteç" altına almış, bakın neler yazıyor:

"Yeni deniliyor, daha yapımı bitmeden eskidi bile.. Yapımına 1987 yılında başlanan ve yüzde 95'i tamamlanan, bu haliyle defalarca onarım gören Galata Köprüsü'nden kuşkulu sesler gelmeye başlayınca İTÜ Ar-Ge İşletmesi tarafından bir inceleme yapıldı ve rapor hazırlandı. İçinden çıkılmaz upuzun bir öyküye dönüşen Galata Köprüsü'nün durumu ile ilgili net olarak bilinen iki şey var:

1. Köprü can güvenliği açısından tehlikeli.

2. Üstünden her gün binlerce insan geçmesine, İstanbul yaşamının vazgeçilmez bir parçası olmasına karşın köprünün sahibi yok. Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, "Bu haliyle köprüyü teslim almam" diyor."

1995 yılında İletişim Yayınları arasında çıkan ve ne yazık ki şimdi mevcudu kalmayan "Galata Köprüsü" kitabımdan yakın tarihine ilişkin birkaç örnek vermek istiyorum, yaklaşık yüz yıllık yaşamında hiçbir şeyinin değişmediğinin kanıtı için...

Değerli araştırmacı-yazar Necdet Sakaoğlu, bu kitabın başında yer alan "Haliç Köprülerinin Kısa Tarihi" başlıklı yazısında,şimdiki yerinde bulunan ve daha sonra nereye koyacağımızdan bilemediğimizden Haliç'in arka mahallinde bir yere çektiğimiz "eski" köprüden de söz ediyor.

Köprü gerçekten eskimiştir ve yerine yenisinin yapılması gerekmektedir. Ama Sultan Abdülhamit buna karşı çıkar. Gerekçesi de şudur:

"1895 olaylarında da görüldüğü üzere bir ayaklanma durumunda âsiler köprünün iki yanına yapılacak dükkân ve mağazalardan askere ateş açabilirler."

Açılışı neredeyse bir on yıl öncesine dayanan şimdiki Galata Köprüsü'nün altındaki dükkânların açılamamasının bir nedeni de bu olabilir mi? Neden olmasın?

Yüz yıl önce padişahın can güvenliği için yapımına izin verilmeyen köprü, şimdi de vatandaşın can güvenliği olmadığı gerekçesi ardına sığınılarak tamamlanamıyor.

Sakaoğlu, yazısının sonunda Galata Köprüsü ile ilgili ilginç bir ibret belgesinden de söz ediyor, ki bu belge küçük bir çerçeve içinde Dolmabahçe Sarayı'nda imiş...

Bu belge, Mütareke'de köprü başını tutan İngiliz polisinin Abdülmecit Efendi'ye uyguladığı trafik cezasının makbuzu... Çünkü Osmanlı hanedanının son veliahdı ve halifesi, kendi ülkesinde ve başkentinde, niçin İstanbul'da bulunduğunu izah edemeyecek bir yabancı polise, otomobili hatalı solladığı için ceza ödemiştir.

Bir köprü ki, İstanbul'un ortasında sahipsiz bırakılmış... Kız Kulesi gibi, Galata Kulesi, Süleymaniye, Topkapı Sarayı gibi İstanbul'un simgesi haline gelmiş bir köprü böylesine sahipsiz bırakılırsa, bu koca kentin, İstanbul'un sahibi var denilebilir mi?

Ben, üzerine kitap da yazdığım halde şimdiki köprünün üzerinden geçmek istemiyorum. Çünkü onun bu halinden utanıyorum. Onun yaşadıklarından, hatıralarından utanıyorum. Bu yüzden de kimi zaman bu kentte yaşamaktan utanıyorum.

Peki ya bu kenti yönettiğini sananlar?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır