kapat
16.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Amerikalılar'ın vergileriyle hovardalık yapabilir miyiz?

Senatör Liebermann'a göre halkın vergisi Saddam tehdidine karşı önlemlere harcanıyor. O yüzden Irak'a müdahale şart. Amerikalı'nın, ödediği vergiye bakış açısı bu!

Başbakan Bülent Ecevit'in ABD gezisi öncesinde tartışılan tek konu vardı: Türkiye, ABD'den ne kopartacak? Başbakan Ankara'ya kaç milyar dolarlık avantajla dönecek? Bu hava, sadece iş aleminde değil hükümette de vardı. Özellikle tekstilciler "ABD kotaları yükseltsin" diye somut bir isteklerini dile getirirken, Başbakan seyahat öncesi AP'ye verdiği demeçte "Beyaz Saray 5 milyar dolarlık askeri borçlarımızı silerse mutlu olacağız" diyerek, Türkiye'ye eli boş dönmeme niyetinde olduğunu gösteriyordu.

Uçakta ve Washington'da pek çok işadamıyla bazı bakanlarla Dışişleri ve Ekonomi bürokratlarıyla görüştüm, Beyaz Saray'a yakın kaynaklarla konuştum.

Edindiğim izlenim şu: Türkiye, bu geziden çok şey kazanacak ama, kimse Ecevit'in çantasında dolarlarla Türkiye'ye dönmesini beklemesin.

Henüz kritik görüşmeler yapılmadı ama buradaki havaya göre Türkiye'nin bu geziden sağlayacağı "gayri nakdi" avantajlar şöyle:

* Türkiye 11 Eylül sonrası "teröre karşı küresel mücadelede" ABD'nin yanında yer aldı. Aynı tutumunu Afganistan operasyonunda da gösterdi. Bir İslam ülkesindeki terör odaklarına karşı başlatılan savaşı "kayıtsız şartsız" destekleyen tek İslam ülkesi olan Türkiye'nin bu tutumu Batı'da büyük takdir topladı. Ecevit'in ABD'deki temaslarında Türkiye'nin bu tavrının altı bir kez daha çizilecek ve Ankara, Batı'nın takdir ve desteğini sağlayan kararlılığını üst düzeyde sürdürecek.

* Önemli bir gündem maddesi, Türkiye'nin uyguladığı ekonomik program. Özellikle Derviş sonrası politikalara ABD ve IMF'in çok büyük desteği var. "Çok büyük", çünkü 2000'den bu yana IMF'den alınan krediler 20 milyar dolara yakın. 10 milyar dolarlık ek destek neredeyse kesinleşti. IMF'in en büyük finansörü ABD. Dolayısıyla Türkiye'ye verilen IMF kredilerinde en büyük pay ABD'nin. Bu ülkede yaşayanların üçte biri vergi mükellefi ve ödedikleri verginin tek kuruşunun bile nereye harcandığını sorguluyorlar. ABD yönetimi bu konuda o kadar hassas ki, Türkiye'nin en az iki katı kadar büyük bir ekonomisi olan Arjantin'e, "uygulanan ekonomik program güvenilir olmadığı için" yardıma yanaşmayıp, ülkenin çöküşünü seyrettiler. ABD tarafı, görüşmelerde Türkiye'ye sağlanan kaynağın "son şans" olduğunu yineleyecek. Yani kısa vadede yeni bir kriz çıkarsa, Kasım 2000'den bu yana alıştığımız "acil desteği" bulmak kolay olmayacak. Görüldüğü kadarıyla ABD ve IMF programın seyrinden memnun. Ancak burada hâlâ Derviş ile MHP arasındaki "soğukluk ve güvensizliğin" programa olası etkileri ve sonuçları sorgulanıyor. Bu konudaki endişe ortadan kalkmış değil.

* 5 milyar dolarlık askeri borçların silinmesi, gezi öncesinde Ecevit tarafından dile getirilmişti. Beyaz Saray kaynaklarına göre "borcun sıfırlanması" gündemde değil. İyimser tahminlere göre, bir süre sonra "faizlerinin silinmesi", daha iyimserlere göre ise "faizlerle birlikte borcun bir kısmının da silinmesi" gündeme gelebilir. Görünen o ki, askeri borçlar konusunda biraz daha beklemek gerekecek.

* Gezi öncesinde tekstil kotalarının kaldırılması da konuşuluyordu. İşadamlarının havasına bakılırsa bu konuyu aslında basın olarak biz abartmışız. Kotalar zaten 2005'e kadar kademeli olarak kalkacak. Görüştüğüm işadamları "tüm kotalar bugün kalksa, ihracatımız en iyi olasılıkla birkaç yüz milyon dolar artar" diyor. Konuşulan rakam Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 2-3'ü. Tekstilcinin asıl sıkıntısı kurların hâlâ oturmamış olması. "1 milyon 600 bin liralık dolara göre üretip sattım, 1 milyon 380 bin liradan tahsilat yaptım" diye yakınan çok.

* Gezi öncesinde gündemde olmayan, ama belki kotalardan daha önemli bir konu ise Türkiye'de "Qualified Industrial Zone-Ayrıcalıklı Sanayi Bölgesi" kurulması. Konu, bugün Devlet Bakanı Tunca Toskay'ın temaslarında gündeme gelecek. Bu tip bölgeler, ABD'nin bazı ülkelere sağladığı bir tür ticari imtiyaz. ABD, bu bölgelerden kotasız ve bazen düşük gümrük vergileriyle ithalat yapıyor. İsrail ile Lübnan'ın ortak kurduğu bölge önemli bir örnek.

* Washington'da en önemli konu Irak. ABD'nin Saddam rejimi konusundaki hassasiyetini TV haberlerinden gözlemek mümkün. Önceki akşam ve dün hemen hemen tüm TV kanalları Demokrat senatör Liebermann'ın bir konuşmasını uzun uzun yayınladı. Saddam rejiminin en büyük tehdit olduğunu yineleyen Liebermann, müdahaleyi savundu. İlginçtir, senatör, Saddam tehdidi yüzünden Amerikan halkının "Irak'ın kuzeyindeki keşif uçuşlarını" vergileriyle finanse etmek zorunda kaldığından yakındı. Dünkü Washington Post'ta yer alan bir başka haberde ise 11 Eylül'den bu yana ABD'de sürdürülen koruma amaçlı keşif uçuşlarının faturasının 324 milyon dolara çıktığı ve uçuşlara son verilmesinin gündemde olduğu yazıyordu. Bu ayrıntı, hem Irak sorununa bakış hem de Amerikan halkının vergilerine nasıl sahip çıktığı konusunda bana çok ilginç geldi.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır