Galatasaray az attı!.. Sakın Kocaelispor 10 kişi kaldı da böyle oldu sanmayın. 11 kişi de olsalar durum değişmezdi. Bir takım, defans anlayışında bu kadar zaaf yaparsa ve özellikle savunmada böyle tek bir hatta oynarsa 5 gol de yer; 15 gol de...

Aslında Galatasaray'ın orta alanında Berkant'ın da, Batista'nın da akılları gol atmakta, hücumda. Arada bir Ayhan da kaşınıyor. "Şöyle bir hücuma çıksam, çalım atsam, şut atsam" diye... O zaman da Galatasaray'ın orta alanında inanılmaz boşluklar doğuyor. Rakip biraz dikkatli oynayabilse, rahatlıkla ve hiçbir müdahale görmeden sarı-kırmızılı savunmanın üstüne bindirecek. Ama Kocaelispor, ne hücumu yapabiliyor ne de defansı...

Galatasaray'da kaptan Bülent'i anlamak mümkün değil. Bütün pozisyonlarda elleri havada. Bir gün, bir maçta sadece kendisine bir kamera tahsis edilse ve 90 dakika onu takip edip, çekse... Sonra bu kaset Bülent'e izletilse. Sonunda kendisi de kendine isyan eder. Kısacası yakışmıyor.

Her rakibi çözemezler
Perez, sağ dışta inanılmaz faydalı oynadı. Hem defansta iyiydi hem hücumda. Yalnız bazı ikili müdahalelerde geç kaldığı için toptan çok ayrı olarak rakibe hareketler yaptı. Nitekim, ilk yarıda Serdar'a yaptığını hakem Ali Aydın atladı. Ama aynı hareketi ikinci devre yakalayıp sarı kartı gösterdi.

Galatasaray'ın oyun şekli, Fatih Terim zamanına göre değişmeye başladı. Çünkü artık Hakan tipinde bir santrforları yok. Fazlaca hava topu atmıyorlar. Daha çok verkaç ve çalımla ceza alanına giriyorlar. Ama sarı-kırmızılı takım, her rakibini, dün akşamki Kocaeli gibi çabuk çözemez.

Ümit Karan çok çalıştı, mücadele etti. Ama gol noktalarında etkili olamadı.

Ali Aydın çok iyi yönetti
Ali Aydın, çok iyi bir maç yönetti. Daha maçın başında Hasan Şaş'ın yoklama macununa sarı kartı yapıştırınca maçın dizginlerini eline geçirdi.

Kocaelispor'dan Orhan'a gösterdiği kırmızı kart doğruydu. Emre'ye gösterdiği sarı da doğru. Orhan, topu bırakıp ters istikametteki rakibinin suratına yumruğu yapıştırdı. Emre, yandan rakibine topun olmadığı yerde yalnızca müdahale etti.

Dikkat edin, önce futbolcu, sonra da seyirci Ali Aydın'a güveniyor. Bu güveni sağlayan da Ali Aydın'ın kendisi. Onun için de maçlarda fazla zorlanmıyor. Hata yapmıyor mu? Yapıyor. Ama gördüğünü çalıyor ve hata oranı çok az olarak maçı bitiriyor.