Eczacıların eylemi ile ilgili ne düşünüyorsunuz bilmiyorum... Sizce bu eylem bir hakkın elde edilmesine mi, yoksa başkalarının hakkının gasp edilmesine mi hizmet ediyor? Yani bu eylem; bir tepkinin dışa vurumu mu, yoksa halk sağlığının ciddiye alınmadığının kanıtı mı?

Bence eczacılar bu eylemde hatalı...

Bu kriz ortamında işini, evini, yiyeceği ekmeğini kaybetmiş milyonlarca insanın özveri ile ayakta kalma, fedakârlıkta bulunma mücadelesini seyredeceksin, sıra senin yapacağın küçük bir fedakarlığa gelince eyleme geçeceksin..

Bir kutu Novalgin

İlacın maliyeti	729.300 TL.
Üretici kârı	128.700 TL.
Ecza Dep. kârı	84.813 TL.
Eczane kârı	235.593 TL.
KDV	212.034 TL.
Halkın ödediği	1.390.440 TL.

İlaçta kâr dağılımı

Üretici	%15
Depo	%9
Eczane	%20
KDV	%18

Yanlış!
Eczacılar Odası, kârlarından fedakârlık etmemek için yani ceplerine girecek paranın eksilmemesi için değil; ilaç lüks tüketim malı gibi görülüp yüzde 18 KDV kapsamına alındığı, ilaç firmaları piyasada istedikleri gibi at koşturdukları, eczacılar diplomalarını kiraya vermek zorunda bırakıldıkları için eylem yapsalardı alkış alırlardı...

Kaldı ki; kriz sonrası ilaç fiyatlarına gelen zamları raflarındaki ilaçlara aynen yansıtan, böylece oturduğu yerde karını üçe katlayan bugün eylem yapan eczacılar değil mi?

Her konuda eylem yapılabilinir... Bunu anlayışla karşılarız... Ama halk sağlığı pahasına eczaneleri kapatmak ve sonra da insan sevgisinden dem vurmak bence ikiyüzlülük...

Genç insanlar!
Yeteneksiz ve basiretsiz siyasilerin Türkiye'yi hangi noktaya getirdiğini anlamak istiyorsanız gençlerin yüzlerine bakın... Üniversiteyi bitirmiş ama bir işe girememiş gençlerle konuşun..

Saygı duyduğum bir siyasetçi anlattı... Üstelik iktidardaki partilerden birinde üst düzey yönetici: "Bir yakın dostumun kızı var... Yurt dışında ekonomi tahsili gördü... Master yaptı... Anadili gibi İngilizcesi ve Fransızcası var... 3 aydır ona bir bankada iş arıyorum... Yanlış anlama çok para falan istemiyor... Hatta hiç para istemiyor... Bununla kalmıyor, sigorta primi ile vergimi de ben ödeyeyim, beni üç ay denesinler diyor..."

Ankaralı bir dostum anlatıyor:

"Vize veren büyükelçiliklerin önlerinde karda yağmurda bekleyen gençleri görsen için parçalanır... Hepsi bu ülkeden kaçmak istiyor..."

Gençlik; yani bu ülkenin yarını işte bu halde...

Yatırım
Türkiye, başlanıp da bitirilemeyen ölü yatırımlar, inşaatlar ülkesi... En çarpıcı örnek 100 bin kişilik Olimpiyat Stadyumu... Yolu, elektriği, suyu olmayan bir ucube... Futboldan başka sporun yapılmadığı, konuşulmadığı bir ülkede neden milyonlarca dolar buraya gömüldü? Cevap yok!

Bu stadyum gibi binlerce örnek var... Bir ilçeye 4 olimpik havuz inşaasına başlanan ve yarım bırakılan, kasabalara havalimanı inşa edilen ama bugüne kadar hiç uçak inmeyen bir başka ülke var mı?

Peki neden böyle?

İki sebepten!

Birincisi; seçmenlere şirin görünmek... İkincisi yandaşlara avanta imkânı vermek..

Biliyor musunuz; Türkiye'de bir kamu yatırımı 14 yılda tamamlanıyor... Bu, ortalaması. Yani 5 yılda bitirilenler de oluyor, 30 yıldır bekletilenler de...

Çünkü bizde hesap sorulmuyor... Kimse ödediğimiz vergilerle seçim bölgesine göstermelik temel atanların yakasına yapışmıyor... Böyle olunca da siyasiler bol keseden atıyor...

Mesleksiz politikacılar!
Bugün Türkiye'yi yöneten veya yönetmeye talip olan siyasilerle, yıllardır Millet Meclisi koltuklarında oturanlar acaba hiç düşündüler mi; şu anda siyaset dışı kalsalar ne iş yaparlar?

Eğer avukatsalar dava kazanabilirler mi? Bırakın kazanmayı bir dava alabilirler mi? Eğer cerrahsalar ameliyat yapabilirler mi? Mühendisseler bir projeyi üstlenebilirler mi?

550 milletvekili içinde mesela hiç marangoz olan var mı? Ağaca şekil veren, odundan bir sandalye yapabilen marangoz milletvekilimiz var mı?

Ya da terzi?

Bir kumaşı alıp biçecek ve dikecek becerilere sahip bir terzi çıkar mı?

Zannetmiyorum!

Çoğuna "Mesleğiniz ne?" diye sorun, alacağınız yanıt "Serbest meslek" olur; her ne demekse!...

Aynı durum hepimiz için geçerli... Türkiye'de toplayın en çok 1 milyon kişinin mesleği vardır... Yani terzidir, marangozdur, duvarcıdır, tamircidir... Geri kalanlar ya esnaftır, ya bakkaldır, ya memurdur, ya da "Serbest!" çalışır...

Sonuçta da serbest çalışanların çok olduğu ülke sersefil olur...

ALKIŞ
Ana ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi'ne destek veren sanatçı anneler Hülya Avşar, Sibel Can ve Seda Sayan'a bravo...

DOĞRU SÖZ
Hayallerin yerini anılar almaya başlamışsa yaşlılık başlamış demektir.

Hay ağzını ÖPEYİM!
Diğer alanlarda zamana ihtiyacımız olabilir ama eğitimde bir an önce eşitlik sağlanmalı... ANAP lideri Mesut Yılmaz

Halkın sütunu

Duyarsızlık
Yurt dışında üretilen ilaçlar sadece Tük Eczacılar Birliği kanalıyla getirilebiliyor. Ancak bir ilaç bir ayda zor geliyor. Sağlık Bakanlığı, insan hayatını ilgilendiren bu konuda da bir düzenlemeye gitmeli. İlaçların daha çabuk gelmesi için sistem değişikliğine gidilmeli. Nedret Fıratlı

Fıkra

Yenisi daha kolay
Kadın oğlunu doktora götürmüş: "Oğlum yürüyemiyor, gözü görmüyor, Sağır ve dilsiz... Akli dengesi de bozuk.. Onun için size getirdim..."

Doktor bir kadına, bir de çocuğa bakıp, "Soyunun" demiş... "Ne soyunması?" diye tepki göstermiş kadın; "Hasta olan ben değilim oğlum!"

"Biliyoruz da" demiş doktor, "Onu düzeltene kadar yenisini yapmak daha kolay.."