Ortağın müzesi olur da Sabancı'nın olmaz mı!
Bridgestone'un sahibi Japon ortağının "Van Gogh'larımı gördün mü" sorusu ile ezilen Sakıp Sabancı, Atlı Köşk'ü müze yapmaya karar verdi
İşadamı Sakıp Sabancı, ömrünün büyük bölümünü geçirdiği, dillere destan Atlı Köşk'ten, burayı müze yapmak için ayrılmıştı. İçinde bir hazine değerinde antika eşyaların, heykellerin bulunduğu Atlı Köşk, Mayıs sonunda müze olarak açılacak. Bu büyük projede Portakal Sanat Evi'nin sahibi Rafi Portakal'ın imzası var.
AKLIMA BİLE GELMEZDİ
Sakıp Sabancı'ya, yaşadığı evi halka açma kararı aldıran ise ünlü milyarder dostlarının müzeleştirdiği evleri olmuş:
"İşçi Hacı Ömer'in oğlu Sakıp Sabancı'yım. Birikimimden ötürü bir gün müze sahibi olacağım aklıma bile gelmezdi! Rüyamda görsem inanmazdım! Dupont Ailesi evlerini müze yapmıştı. Japonya'ya gittim, Allah nasip etti, büyük bir lastik fabrikasıyla ortaklık kurduk; Bridgestone. Eski başkanları sadece ekonomik aklıyla değil koleksiyonuyla da iz bırakmış biriydi. 'Şu kadar fabrika yaptım, şu kadar lastik ürettim' diye anlatırken arada da 'Koridordaki Van Gogh'ları gördün mü?' diye soruyordu. Tüm bunlar bana bir ders oldu. Anladım ki, elin oğlu bir yerlere varmış ama yavan kalmamak için kültüre, sanata da yatırım yapmış! Dedim ki 'Sen de yavan kalmak istemiyorsan, istihdam yarattığın, vergi doğurduğun, ihracaat yaptığın gibi bu işte de yol alacaksın."
Sakıp Sabancı ne yapsam diye düşünürken ya da kendi tabiriyle 'bu duygular karnında dolaşırken' Rafi Portakal'la tanışmış. Sabancı Üniversitesi'ni kurmak için Türkiye'ye 52 uzman çağıran Sabancı, bu işi de uzmanına bırakmış:
"Bana 'Şurada bir koleksiyon var, gidip bakalım' dediği zaman ne yapıp edip giderim. Hem de benim patrona rağmen. Mağlum ben zaman fukarası bir adamım. Daha şimdiden 2002 Temmuz'um belli. Ama Rafi aradı mı, her şey biter. 'Ağam bu bana yarar mı?' derim, 'yarar' derse başlarız değerlendirmeye. Böyle böyle resimler, fermanlar, Kur'an'larla önce koleksiyon yaptık, şimdi müze yapıyoruz."
ÜÇÜNCÜ KUŞAK OLSAYDIM
En değerli ressamlarının eserlerini toplayan Sabancı, acaba kendi portresini, ailesinin resmini yaptırmış mıydı:
"Ailemizin tüm fertlerinin portreleri yapılmıştır. Hepsi bir duvarda yan yana asılı. Ama profesyonel ressamlar tarafından yapılmadı bunlar. Okullarımızın resim öğretmenleri yaptı. Kralların da portrelerini yapan Rahmi Pehlivanoğlu benim bir portremi yaptı. Ayrıca annemin-babamın ve kardeşlerimin hep birlikte olduğu bir tablo yaptırdım. Ailemizin bir de heykeli yapıldı. Heykeltraşlar büstümü de yapmışlardır. Ama gönül isterdi ki, ben bunları gören üçüncü nesil olsaydım. Babamın bilmem ne heykeltraşı tarafından yapılan heykeli deseydim. Her şey, o zaman çok farklı olurdu!"
Sakıp Sabancı'ya göre bir koleksiyonu paylaşmak, hisse senetlerini paylaşmaktan çok farklı:
"Böldün mü, biter! Sürekli devam etmesi gereken bir iş, tavanı yok! Koleksiyonumu kızların bölüşmesi yerine hepsini Sabancı Üniversitesi'ne bağışladım, yani millete. Yeni eserler alındığında da çocuklarıma değil üniversiteye alınmış olacak. Ben dünyadan gittim diyelim, burada da devreye ikinci kompartıman girecek. Sabancı Üniversitesi'ne bir fon vermişim, demişim ki 'Şu hisse senetleri satılamaz, gelirleri Sabancı Üniversitesi'nindir'. Bu gelirlerle de yeniden yapıtlar alınacak ve bu büyüme devam edecek, bitmeyecek! Yani 'Sakıp yok, fikir bitti' yok!"
BİZE DE BİR RODIN
Sakıp Sabancı Atlı Köşk müzesinin açılışında ünlü heykeltraş Rodin'in heykellerini de sergileyecek. Bunun öyküsü de oldukça ilginç: "Los Angeles'ta dünyanın en büyük Rodin koleksiyonuna sahip Iris Kenter ile tanıştım. 350 parçaya yakın Rodin'i var, heykellerin her biri bir servet, üniversitelere bağışladıklarıyla da övünüyor. Bende kafa hemen şarj etmeye başlıyor. Bize de gelse, üniversiteyi görse, belki beğenir, bize de Rodin heykelleri hediye eder. Kim bilir! Şimdi açılışa gelecek. Heykelleri sergileyeceğiz. Sıra geldi, 'Bize de hediye edin' demeye. Ya da benim sponsorum Deutsche Bank'ın koleksiyonunu, Japon ortağımın koleksiyonunu da sergileyeceğiz. St. Dupont Ailesi'nin de."
BUKET AŞÇI
|