kapat
09.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Arabistanlı Lawrence ve boyalı deve

İngiliz subayı Thomas Edward Lawrence'a (1888-1935) ait olduğu sanılan motosiklet Gaziantep Müzesi'nden ödünç alındı, şimdi Rahmi

Koç Müzesi'de sergileniyor. "Arabistanlı Lawrence" diye anılan bu casusun özelliğini biliyorsunuz: Araplar'ı, Osmanlı'ya karşı kışkırtmak için büyük çaba sarfetmiş, epey de başarılı olmuştur.

Bugün işin siyasi yanını bir yana bırakalım ve eğlenceli yönüne bakalım. Mehmet Zeki'nin derlediği "Lawrence: İngiliz-Arap İlişkilerinde Lawrence'ın Gizli Yüzü" adlı kitabına göz attığımızda, o dönemde gayet komik olayların da yaşandığını görüyoruz.

İşte Lawrence'ın anlatımıyla "boyalı deve" vakası:

"... Öğleye doğru Şeyh Yusuf'tan gelen haberde Farraç ve Davut'un hapiste oldukları ve kendileri hakkında benimle görüşmek istediği

bildiriliyordu. Akabe Valisi olan Şeyh Yusuf'un evine gittiğimiz zaman kendisini hem hiddetli, hem de güler vaziyette buldum. Şeyh Yusuf birkaç gün evvel krem renginde heybetli bir deve almıştı.

"Deve gecenin karanlığında kaçıp, bizim adamların bulunduğu kampa gelmişti. Farraç ile Davut devenin valiye ait olduğunu akıllarına bile getirmemişler, sabaha kadar uğraşıp devenin başını kına ile kıpkırmızı, ayaklarını da koyu mavi renge boyayıp salıvermişlerdi!

"Akabe sokaklarında dolaşan deve ortalığı birbirine katmış. Şeyh Yusuf olaydan haberdar edilince deveyi getirtmiş. Kendisine ait olduğunu zar zor anladıktan sonra, bütün polis teşkilatını, bu muzipliği yapanları bulmaya memur ederek, bizim adamları, ellerinin boyalı olmasıyla buldurmuş.

"Hakimin karşısına çıkarıldıkları zaman, ikisinin de kolları dirseklerine kadar boya içinde olmasına rağmen, biz yapmadık, diye direniyorlardı. Aleyhlerindeki delilin kuvveti karşısında kurtuluş çareleri yoktu. Hurma sopasıyla bir temiz dayak yediler ve bir hafta müddetle hapise atıldılar."

Savaş elbette vahim bir olay. Ancak böyle komik olaylar da meydana geliyor işte.

Tarihi böyle hafif yanlarıyla okumak mümkün...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır