24 Yaşındaki Gökhan Özen'in genç kızların yeni ilahı olmasına şaşırmamak gerekir. O "aramazsan arama" diyerek, umursamaz bir tavır takınsa da, "merhem olamazsın yarama" diyerek acılı, yüreği yanmış bir erkek olarak genç kızların karşısına çıkıyor. Genç kızlar da bayılıyorlar mazlum erkeklere! Sürekli onun "aramazsan arama" nakaratlı hit şarkısını yazıp duruyoruz ama bilmeniz gereken bir şey daha var: Gökhan'ın on parmağında on marifet var.
Ortaokuldan beri beste yapıyor. Bunun dışında da söz yazıyor, klasik, flamenko, akustik gitar, piyano, tuşlu çalgılar, bağlama ve darbuka çalıyor. Aynı zamanda bitirim bir tip. Neden mi böyle söylüyorum? Siz onun "Kalbim unutmaktan acizse.../Yangınımsın, tâbir-i câizse... Aldığım nefes canım/Kesildi can damarım!/Söyle bana bir tanem.../Sensiz nasıl yaşarım?" diye şarkı söyleyişini hala görmediniz mi?
Bülent Ersoy "süper çocuk" dediği, geleceğin starı olma iddiasındaki Gökhan Özen'le sohbete kaldığımız yerden devam ettik.
* Nasıl başladı müzik sevdası?
Çok küçükken. Hep öyle derler ya ama gerçekten de öyle. Annem müzikle ilgilidir. Biraz ondan geçti herhalde, bir de anneannemin sesine bayılırım.
* Bir buçuk yaşında "mihrabım" diyerek şarkı söylediğin doğru mu?
Evet. 'Mihrabım diyerek sana...' söylüyormuşum.
* Ailede müzikle ilgilenen yok mu?
Yok, babam makine mühendisi, annem arkeolog, ağabeyim ODTÜ mezunu.
* Müzik eğitimine nasıl başladın?
8 yaşında başladım. TRT Ankara Radyosu Çocuk Korosu'na birincilikle girdim. 5 sesi aynı anda sordular. Koridorda hocalar anneme ve babama "müthiş çocuğun ailesi" diye hitap etmişler.
* Sonra TED Koleji'ne gitmişsin, daha sonra da Yıldız Üniversitesi. Neden müzik eğitimi almayı düşünmedin?
Bana klavye almışlardı, o klavyenin başında besteler yapmaya başlamıştım. Gitar çalıyordum, piyano da. Gerek görmedim müzik eğitim almaya. Ama ailemin üniversite eğitimini önemsediğini biliyordum. Ben de üniversiteye girdim. Hem konservatuvara filan nasıl girileceğini araştırmadım. Ama İstanbul'a geliş nedenim Plakçılar Çarşısı'nın burada olmasıdır.
* Öğrenciliğinde hangi tür müzik dinlerdin, kimlerden etkilendin?
REM, Queen seviyordum. Sonra lisede İbrahim Tatlıses, Sezen Aksu, Kayahan filan dinlemeye başladın.
* Nasıl bir tarz değişikliği bu. TED kolejinden mezun birinin Queen sevmesi çok anlaşılır bir şey ama İbrahim Tatlıses, biraz garip geliyor...
16-17 yaşlarında biraz damar takılmaya başladım. Onlar bana yakın geldi. Yazıklar olsun... Ah şu kader halindeydim. Öyle bir hava geldi bana.
* Türkçe sözler, çok farklı bir müzikten söz ediyorsun...
Öyle oldu. Kendimi onlarda bulmaya başladım. Bu arada sürekli besteler filan yapıyordum.
* Ergenlik bunalımı filan mıydı, yoksa bir kız yüzünden mi?
Kız arkadaşım vardı. Ama tam bir nedeni yok aslında. Ben müzikte bir hedef koymuştum kendime. Hep onun hayali içindeydim. Dersleri filan pek takmazdım. Piyano odasının anahtarını çalıp piyano çalıyordum. Hoca yakaladığında çaldığım anlaşılmasın diye anahtarı yok etmiştim.
* İstanbul'a geliş nedenim müzik dedin. İstanbul senin gözünü hiç korkutmadı mı?
Okumak biraz bahane oldu. Erenköy'de annem bir ev almıştı daha önceden. Annem İstanbul aşığıdır. İstanbul'a gelirken o eve çok güvendim. Bir süre eşyasız yaşadım. Üniversiteyi kazanıp kazanmadığım belli olmadan gelmiştim. Yapayalnız yaşadım. İstanbul zor geldi. Mesela şimdi Beyoğlu'nun barlarına takılmıyorum, çünkü oralarda çok çalıştım. Müzik yapmanın, müzikten anlamanın yetmediğini öğrendim. Piyasayı tanıdım.
* Unkapanı'na mı koştun? Ne yaptın İstanbul'da?
Girişemedim o işlere. Kendi paramı kazanmam gerekiyordu. Taksim, Ortaköy, Beyoğlu'nda, Erenköy'de barlarda çalıştım. Para da harcamak istemiyordum. Saatlerce yollarda yürüdüğümü bilirim. Ortaköy'den Beşiktaş'a yürüyüp motorla Üsküdar'a geçip, Kozyatağı ve sonra Erenköy'e giderdim. Uzun süre her gece böyle oldu.
* Piyasaya hitap eden bir albüm yapmayı başarmayı öğrendim mi diyorsun?
Öyle... İlk kasetim iyiydi ama tutmadı.