Yeni yılın eşiğinde...

Bir "yıl" daha girdi "zaman"ın kilerine, bir "yeni"si geldi "taze" günleriyle... Ve editörümüz Hayrullah Mahmud da göçmen kuşlar misali İzmir'de...

O, genç gençliğinin İzmir'inde mahpus, ben İstanbul'da "kar"ın hasretine kilitli...

Kar nedeniyle bir haftadır kapalı kalan dükkânı yeniden açıyor ve bu minval üzre "yıl"ın "eski"sine güle güle derken, "yeni"sini şiirlerle karşılıyorum.

Bu yüzden bir "yeni yıl takvimi" yaptım şiirlerden...

Sizin yeni yıl takviminizden şiir eksik olmasın...

OCAK:

"Şimdi hangi kitaptan / Öğreneceksiniz onu, /Gelmiyorsa bazı şeyler / Çocukluktan geçerek." (Behçet Necatigil)

ŞUBAT:

"seni kim çizebilir şubat yolcusu / yalnız akşam olsun dağınık olsun / ceplerinde bozuk bir bulut uğultusu / geceleyin dörtte bir ölüm korkusu / dörtte dört sabaha karşı yağmursun / seni kim çizebilir şubat yolcusu / bütün çizgileri bozuyorsun" (Attilâ İlhan)

MART:

"Kibrit çakıyorsun karanlıkta badem çiçeklerini görmek için / Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift sarnıç gemisi gözlerin / Bir iş açacaksın sen başımıza, yangın mı olur artık bahar mı" (Can Yücel)

NİSAN:

"Her şeyin yitirildiği / ve yeniden bulunduğu / bu yol kavşağında / bütün o kalabalıklarla karşılaştığımızda, / seni benden uzaklaştıran zamanın / beni sana ne kadar yaklaştırdığını / anlayacaksın." (Cevat Çapan)

MAYIS:

"Şiir tabanca oldu artık / Bir tarih düşelim şuraya / Kelimeden ve ustadan kurtuldum / Aşk gitti, başka kaleler kaldı geriye" (Ergin Günçe)

HAZİRAN:

"Aşktır, yırtıldı yırtılacak bir anı gibi / eski sesli haziranın tam ortasından, / tam duyuldu duyulacak derken yalnızlığın / sesi aşktır, açılır bir şiirin her yerinde" (Haydar Ergülen)

TEMMUZ:

"Boş, dünyanın güzelliği de boş / Arkadaşlar da, hayal kurmak da boş, düşünceler de / Vücudun çıra gibi tutuştu tutuşacak, / Gülecek, konuşacak, dinleyeceksin / Saat üçe doğru bir temmuz gününde." (Cahit Külebi)

AĞUSTOS:

"yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek / beterin beteri var diyenlere inanmıyorum / hep böylesi havalar besler fırtınaları / korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek." (Hasan Hüseyin)

EYLÜL:

"Derim ki bir semti iyi tanımak kadar / İyi tanımalı dünyayı / Açın radyolarınızı eylülün sesi / Bu dünyada cansıkıntısının bir başka anlamı var baylar." (Edip Cansever)

EKİM:

"Sorarlar gün gelir de hani ömrün / nerede geçmişin ve geleceğin / nereye gömdün şimdinin günlerini / de ki aylardan ekime gömdüm ecelimi" (Refik Durbaş)

KASIM:

"Zaman ki nedir / Kasımlarda bir yaprak / Bir çocuğun gidip gelen ağzı / Bir gül / İçip yarıda bıraktığın bir bardak su." (İlhan Berk)

ARALIK:

"biterken yılın sor günleri / biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini / gençlik ikindilerini / kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri." (Murathan Mungan)