İdare ayaklar altında!
Eczacıbaşı Küvet'te, yöneticiler en alt katta, işçiler ise üst katlarda çalışıyor. İşçisi müdürün sırtına şöyle bir dokunup, "Alt katta işler nasıl gidiyor" diye sorabiliyor
Krizin stresimizi üçle, beşle çarptığı bugünlerde, en iyi ilaç, bol köpüklü, ılık bir küvet keyfi... Küvet keyfi ince iştir. İyi bir gideri olmalı ki, su sızdırıp keyfinizi kurutmasın. İyi bir ergonomisi olmalı ki, beliniz yerinden oynamasın. Ve tabii durduk yerde enfeksiyon kapmamanız için hijyenik olsun. Küvetiniz Eczacıbaşı Vitra'ysa, korkmayın. Garantisi mi ne? Gider delikleri zımparalama aparat takımı. "Ne takımı? Ne takımı?" diye, garip sorular sormayın. Bu uzun isimli, garip takım olmasa, siz küveti doldurana kadar geceyarısı olur. Öyle bir zımpara çekiyorlar ki, tıpa deliğe tam uyuyor. Küvet de keyfinize tabii.
Tüm bu ince işlerle uğraşan Eczacıbaşı Küvet'in sırrı yok aslında. Toplam kaliteye "bütünsel kalite", bu işin babası Toyota'nın kalite çemberlerine de "iyileştirme takımları" demişler. Yani kalitenin teorisine ekstra bir katkıları yok. Onların başarısı, bu lafları ağızda gevelemek yerine hayata geçirmek, hepsi bu. "Hepsi bu" dediğimize bakmayın. Zaten işin zor kısmı pratik.
TUTKAL TÜPÜNÜN DİBİ
Bugün Türkiye'de pek çok profesyonel yönetici Drucker'dan şatafatlı sözleri ezberleyip, en lüksünden deri koltuklarda sigaralarının dumanını havaya savuruyor ama işin ruhundan bihaber. Oysa Eczacıbaşı Banyo Küvet'te genel müdürün oturma grubu 10 yıllık. Kapısı her daim açık, odası yol geçen hanı. "Çat kapı" felsefesi, firmanın kalite mucizesinin püf noktası. İşçisi, memuru, şoförü aklına bir öneri geldi mi, aracısız damlıyor odaya. İşin ilginci en üst kata çıkma zahmetine bile katlanmadan. Zira Eczacıbaşı'nda hiyerarşi piramidi kündeye getirilmiş. İşçiler üst katta üretim yapıyor, idare en alt katta. Yani Gebze'deki binada aşağıdakiler yöneticiler, yukarıdakiler ise işçiler.
Bu farklı uygulamaya geçilmesindeki en büyük etkenlerden biri elbette Eczacıbaşı'ndaki kurumsal yapı. Bu kurumda "Ne oldum?" diye gaza gelmiş, kibirden takım elbisesinin dikişlerini attıran yönetici yok. Varsa yoksa üretim ve kalite var. Bir de son vidayı işçinin koyduğunun farkındalığı...
Eczacabaşı'nda, tepeden tırnağa, işçiden genel müdüre demek daha doğru, en iyiye, en kaliteliye odaklanmış bir anlayış hakim. Felsefe aynı, dil aynı, mütevazılık aynı... İşte bu nedenle kalite, tasarım, üretim ve başarı Türk sanayinin genelinden çok ama çok farklı. Tutkal tüpünün dibinden tasarruf etmekten, seramik mezunu bir karikatür ustasını dizaynır yapmaya kadar farklılık her yerde. İşte bu yüzden "Kaliteyi kontrol altına aldığını" sanan Almanların bile hatasızlık karşısında dudakları uçukluyor. Nasıl uçuklamasın ki? 3 bin 500 küvet siparişinden bir tanesinde bile hata yok...
İşçide, güvenlik görevlisinde yanlış yok! Onlar hiyerarşinin soğuk yüzü yerine, insanlığın doğallığını benimsiyor. Kalite yarışması hazırlıklarında işçisi genel müdürün omuzuna bir şaplak atıp, "Aşağıda işler nasıl gidiyor?" dediğinde müdürün omuzu eskimiyor. Her şaplakta, kaliteye bir kırbaç daha vuruluyor.
YÖNETİCİ MEMNUN
Bu yıl Kalder'in KOBİ kategorisinde Ulusal Kalite Büyük Ödülü'nü verdiği Eczacıbaşı Küvet'in Genel Müdürü Zeki Birlik (aşağıda sol başta) "Çalıştığımız yerde tam demokrasi var. Komplekslerden arınmış bir iş ortamı yaratmaya çalıştık" diyerek işin püf noktasını açıklıyor.
KARİKATÜRİST SERBEST UÇUŞTA
Endüstri tasarımında İtalyanlar'ın eline su döken çıkmaz derler... Ama, Eczacıbaşı Küvet'te öyle yurtdışında endüstri tasarımı okumuş bir dizaynır yok. Mimar Sinan Üniversitesi seramik mezunu, çekirdekten karikatürist Refik Tiniş var. Tiniş küvette muhteşem. Ama içinde değil, tasarımında! Yönetim ona "Uç uçabildiğin kadar" diyor. Tiniş de önce bir bulutlara çıkıyor, ilk 20 küvet, küvetten başka herşeye benziyor. Ama, 21'inci küvetin dizaynı bir sanat harikası. Kimse bunun sırrını bilmiyor. Hatta Refik'in küvetleri İtalyan tasarımcıları çatlatıyor. Hele bir de Almanlar'ın Tiniş'in küvetleriyle Porche'yi kıyaslaması yok mu! İşte bu onları haset ediyor. Refik uçuşa geçtikçe, Eczacıbaşı küvetlerinde köpük banyosu yapan İtalyanlar artacak. Strese giren İtalyan tasarımcılara gelince... Derin bir nefes alsınlar. Armatürü açıp ılığa ayarlasınlar, biraz banyo köpüğü ve bir de Refik'in küveti. Ne gam kalır ne kesavet!
Mine ŞENOCAKLI
|