Beni en çok işin kolaycılığına kaçma huyumuz korkutuyor.. Başladığımız işin sonunu getirememek..
Nedense, bizim işler hep yarım yamalaktır..
Bakın çevrenize..
Uzağa gitmeyin.. Komşu inşaata bakın.. Ya çatısı kapanmamıştır, ya sıvası yapılmamıştır ya da boyası atılmamıştır..
Mutlaka, ama mutlaka eksiği vardır.. Dört duvar çıkınca, camlar takılınca içine yerleşenler bir oh çektiler ya, gerisine bakmazlar..
İnşaat onlar için bitmiştir..
Anadolu'yu dolaşın..
Selçuklu medeniyeti kadar, Osmanlı medeniyeti kadar, 'yarım kalmış tesisler medeniyeti'nin de izlerini bulursunuz..
Yarım kalmış havaalanları.. Çatısı kapanmamış sözde fabrikalar.. Temeli atılmış dev arıtma tesisleri..
Hatta yollar, barajlar..
Başlı başına bir uygarlığın kalıntıları gibidirler..
İşte beni en çok bu kahrolası huyumuz düşündürüyor..
Neden mi?..
Türkiye dibe vurunca, siyasetin aklı başına geldi..
Düzlüğe çıkmak için ne gerekiyorsa yaptılar.. Yapısal reformlara imza attılar.. Telekom hariç, fazla ayak sürümediler..
Gerçi Telekom'un faturası ağır oldu ama olsun, yaşayarak öğrendik..
Unutulmaz bir ders aldık..
Siyasetin kaprislerle, suni krizlerle ülkeyi oyalamaya hakkı olmadığını anladık..
Şimdi olumlu bir hava esiyor.. Türkiye, Arjantin gibi olmadı diye övünüyoruz..
Toplumda da, siyasette de bir rahatlama var..
Bu iş bitti havası var..
İşte beni en çok bu korkutuyor..
Ya işi yarım bırakma, kolayına kaçma huyumuz depreşirse.. Reformları yarıda kesersek..
Bu iş bitti diye siyaset eski havasına dönerse..
İnanın bir daha belimizi doğrultamayız..
Bakın.. İkiz kuleler vurulmasaydı.. Afganistan savaşı çıkmasaydı.. Türkiye'nin stratejik önemi artmasaydı bugünkü hava olmazdı..
Yine kimse elini cebine atmazdı..
2002 çok ağır geçecekti.. 2002, 2001'i aratacaktı..
Bu bekleniyordu..
Çünkü yapılanlar önemliydi ama yeterli değildi..
11 Eylülfyeterli hale getirdi.. Ek kaynak, ek destek sağladı..
Şimdi yapmamız gereken bir tek şey var..
Sonuna kadar, kabuk devletten, hantal devletten teknik devlete, aktif devlete geçene kadar reformları sürdürmek..
Yoksa bir oh çekersek.. Oldu bu iş dersek.. Yine işi yarım bırakırsak, esas o zaman yanarız..
Ama bu kez tam yanarız..
Sorum şu.. Ekonomik kriz en çok kimi vurdu?
Finans sektörünü mu?.. Bankacıları mı? İhracatçıları mı? Tekstilcileri mi?..
Kimi vurdu?..
Mavi yakalıları mı, beyaz gömleklileri mi?..
En çok kimi vurdu?..
Ben söyleyeyim.. En çok üniversitelileri vurdu..
Neden mi?..
Şöyle bir düşünün.. Türkiye'de yükselen değer neydi?.. Ekonomi, finans, bilgisayar, endüstri mühendisliği, işletme değil miydi?..
Peki bu bölümlerden mezun olanlar ne yaptı?..
İş bulabildiler mi?..
Hayır..
Çünkü bu alanlarda çok iyi eğitim yapmış binlerce kişi boşta..
Abartmıyorum.. Sadece bankacılık sektöründe 30 bin kişi işsiz kaldı..
Şimdi size soruyorum..
Üniversiteyi yeni bitirmiş, iki dil bilen bir genci mi tercih edersiniz..
Yoksa yine iki dil bilen, master yapmış, 6-7 yıllık iş deneyimi olan kişiyi mi?
Kriz nedeniyle ücret de aynı..
İkincisini değil mi?..
İşte gördünüz mü, kriz en çok kimi vurmuş..
2001 yılında mezun olanlar yandı.. Krize yakalandı..
2002'de, 2003'te mezun olanlar da yanacak..
Çünkü çok iyi yetişmiş insanlar, çok iyi beyinler işsiz kaldı..
Onlar iş bulmadan yeni mezunlara sıra gelmeyecek..