Fatih'in gemileri!
Gözünüz aydın yeni bir tartışma konumuz var; Fatih gemileri karadan yürütüp Haliç'e indirdi mi, indirmedi mi?
Şimdi durup dururken, İstanbul'un fethinin üzerinden 548 yıl geçmişken bu da nereden çıktı demeyin... Burası Türkiye; tartışacak, vuruşacak konu bulmazsak karnımız ağrır...
Fatih'in dağdan gemi yürütme konusunu şimdilik iki kişi tartışıyor... Ama eminim ki yakında bu sayı artacak ve konu TV ekranlarına taşınacak... Bekleyin, göreceksiniz; Reha Muhtar bile mutlaka bu konuda bir Ateş Hattı programı yapacak...
*
Tartışmada taraflardan biri Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu... Afyoncu Aktüel dergisinde geniş özeti yayınlanan "Sorularla Osmanlı İmparatorluğu" adlı kitabında, Galata sırtlarından gemilerin çekilerek bir gecede Haliç'e indirilmesinin yalan olduğunu ileri sürmekle kalmıyor, "İstanbul'u kuşatan Osmanlı'nın zaten dağdan aşıracak kalyonları yoktu ki... Osmanlı gemileri sandaldan az büyüktü" diyor...
Bu iddiayı şiddetle reddeden Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halacoğlu güzergah bile çiziyor:
"Gemiler Ortaköy-Beşiktaş üzerinden Okmeydanı'na, oradan da Eyüp üzerinden Haliç'e indirildi..."
*
Hiç unutmam 1994 yılında da bizim enteller Atatürk'ü Samsun'a götüren Bandırma vapuru konusunda ikiye ayrılmıştı.. Hatta kanlı bıçaklı olmuştu...
Bir bölümü "Bandırma köhne bir gemiydi" diyordu... Diğerleri ise "Hayır! Taş gibiydi" tezini ileri sürüyordu... Tam anlaşacaklardı ki; bu kez de geminin boyu gündeme geldi... Bir kısmı "15 metre" olduğunu söylüyordu... Karşı taraf "35 metrede" inat ediyordu...
Kısacası; 19 Mayıs'ın anlamı, Milli Mücadele'yi başlatacak olan Mustafa Kemal'in Samsun'a attığı ilk adımı ne yazık ki Bandırma vapurunun boyuna, yaşına endeksleniyordu...
Eminim ki; bu tartışma o tarihte biraz daha sürseydi bu kez sıra Mustafa Kemal'in Samsun'a önce hangi ayağını attığına gelecekti; sağ mı, sol mu?
Tıpkı 548 yıl sonra Fatih'in gemilerini tartıştığımız gibi...
DOĞRU SÖZ
En büyük intikam affetmektir...
Bugün Hz. İsa Türkiye'de yaşasaydı ve elleri çivili olmasaydı rüşvet alırdı... (DYP milletvekili Salih Çelen)
Hay ağzını öpeyim!
Erkeği Cennet'ten çıkmaya bile ikna eden kadın, kocasını (mal ortaklığı için) notere gitmeye kolay razı eder... (Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler)
Fıkra
Acemi kaymakam!
Aşiret denetimindeki bir bölgeye yeni kaymakam atanır... Aşiret reisi hemen korucuları görevlendirir:
- Gidip aliseniz kaymokami. Gurda guşa yem olmıya
Korucular yola çıkar. Saatler geçer ancak ne kaymakam ne korucular ortalıkta görünür... Akşam geç saatlerde kafile yorgun argın, perperişan bir halde döner. Aşiret reisi oldukça kızgındır. Korucu başına çıkışır:
- Ula itogli it! Nerde kalmis senizdir?
- Eşkıya yolumuzu kesmiştir agam!
- Heyven ogli heyven! Bu her zaman oliy!
- Bizi soymişlerdir, agam!
- Zaten alışkınsınızdır, itogli!
- Ama agam, hepimizi yatırip becermişlerdir!
- Hep yapiiler zaten.
- Kaymokam yabancidir, edep erkan bilmezdir, çok direnmiştir. O yüzden geciktik, agam...
Vicdanlar kanıyor!
Nazlı Ilıcak'ın yanar dönerliğini, çıkarı için bütün ilkelerini(!) bir kalemde silebildiğini, bir zamanlar viski kadehi tutan gece kulüplerinde tef çalan elleri ile Merve Kavakçı'ya yol gösterebildiğini ve kocasının diş muayene parasını bile millete ödetebilecek kadar yerin dibine girebildiğini dün sizlere özetlemiş, yasama ile yargıya bir soru yöneltmiştim:
"Yıllarca dokunulmazlık zırhı arkasına saklanıp; Silahlı Kuvvetler'e, hükümete, siyasilere, işadamlarına hakaretler ve iftiralar yağdıran, sözleri ve eylemleri ile mensubu olduğu siyasi partiyi kapattıracak kadar Cumhuriyet ilkelerini ayaklar altına alan Nazlı Ilıcak daha ne kadar elini kolunu sallayarak dolaşabilecek?... Hakkında 11 fezleke ile 72.5 yıl hapis cezası istemi bulunan Ilıcak daha ne kadar görmezden gelinecek?"
*
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelttiği hakaretlerle yetinmeyip, "Askerin Apo ile ilişkisi var" diyebilecek kadar gözü dönen... Milleti "Televizyon vereceğim" diyerek dolandırıp Amerika'ya kaçan oğlu Mehmet Ali'nin yediği naneleri, üçüncü kocası Emin Şirin'in dolandırıcılıktan cezaevine girmesini görmezden gelen Nazlı, yalnız askere değil, dürüst işadamlarına çamur attı... Meclis kürsüsünü pusu yeri gibi kullandı...
*
İhtirası ile merhum eşi Kemal Ilıcak'ın gazetesi Tercüman'ı batıran... Kocası beyin kanaması geçirip vefat ettikten sonra borçları ödememek için Ilıcak soyadını ayaklar altına alıp reddi miras davası açan...
Yıllarca Demirel'i destekleyip, sonra yanında yer aldığı Mehmet Yazar'ın siyasi hayatını karartan..
Bir dönem Çiller'e yağ yakan, sonra Mesut Yılmaz'a "Yağdanlığın olayım" diye kur yapan...
Birden Erbakancı kesilen... Merve Kavakçı ile tezgahladığı türban şovu nedeniyle Fazilet'e kepenk indirten...
Anayasa Mahkemesi kararı ile milletvekilliği elinden alınınca, Erbakan'ı boşlayıp Tayyip'e dönen Nazlı Ilıcak elini kolunu sallayarak dolaştıkça kamunun vicdanı kanayacak...
65 milyon, toplumun değerlerine küfreden, askerin Apo ile ilişkisi olduğunu söyleyebilen bu kadını gördükçe eminim ki kahrolacak...
|