İslâm dini esas itibariyle beş şeyi korumayı hedeflemiştir. Bunlar; din, nefis, nesil, akıl ve maldır. Bununla beraber bütün hak dinler, adam öldürmenin, zinanın, hırsızlığın, kısacası, toplumsal huzur ve barış ortamını bozucu her türlü davranışın yasak olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir.

Mahlukatın bütün ihtiyaçlarını bilen Allah, sakıncalı yollara tevessül etmeden, verdiği nimetlerden faydalanması için bütün imkanları insanların emrine sunmuştur. Esasen insanoğlu, helal sınırı içinde kalarak hayatın her alanında doyuma kavuşabilmektedir. Ancak; insan bu sınırı aştığında uyuşturucu, kumar, fuhuş, gibi kendini ve yaşadığı toplumu felakete sürükleyen aşırı zevk ve eğlencelere kapılmaktan geri kalmamıştır. Bu aşırılık ve taşkınlıklar ise, mutlaka bir taraftan patlak vermiş, böylece toplumsal hayatı etkileyen olumsuz durumlar ortaya çıkmıştır. Tarihi seyir içerisinde her çağda görülen bu aşırı zevk ve eğlence düşkünlüğü, maalesef günümüzde tehlikeli boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Hemen ifade etmeliyim ki; bu tehlikelerden birisi de AIDS'dir.

Kur'an-ı Kerim bu ve benzeri hastalıkların ve insanlığın karşılaştığı her türlü problemin çarelerini ve çıkış yollarını evrensel mesajlarıyla ortaya koyan ilahi bir kitaptır. Zira mucizevi üslubuyla her çağın meselesine ışık tutan Yüce Kitabımız'ın emir ve yasaklarındaki hikmetler; bilim ve tekniğin ilerlemesiyle daha iyi anlaşılmaya başlamıştır. Nitekim zinâ ve fuhşun sebep olduğu zararlar dinen olduğu gibi, artık ilmen ve tıbben de sabit olmuştur. Bundan dolayı Yüce Allah zinâ ve fuhşu sadece yasaklamakla kalmamış, ona yaklaşmayı dah” men etmiştir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor.

"Açık olsun, gizli olsun fuhşiyata yaklaşmayınız." (Enâm: 151)

"Zinaya yaklaşmayın, hiç şüphesiz o, çok çirkin bir şey ve ne kötü yoldur." (İsrâ: 32)

Diğer yandan Yüce Dinimiz; hayatı ve sağlığı korumada, toplumu bir bütün olarak kabul etmiştir. Bir insanın hayatına ve sağlığına kasteden, bütün toplumu karşısına almış sayılır. Toplumda her fert, diğerini koruma ve kollama görevi ve sorumluluğuna muhataptır. Toplumun temelini dinamitleyen fuhşun kesin bir dille yasaklanmış olması, bu illete insanları yönelten sebeplerin önüne engeller konulması, bulaşıcı hastalıklara karşı, "karantina" usulünün uygulanması, sonuç itibariyle, hep mutlu ve sağlıklı bir hayat ortamının hazırlanmasına yöneliktir.

Huzurlu insanların oluşturduğu bir toplumu hedef alan İslâm Dini; bu ve benzeri felaketlere sürüklenmemek için çeşitli tedbirler almıştır. Şüphesiz bunların başında "evlilik" gelmektedir. Evlilik; sükunet, huzur, güven ve yakınlıktır. Evlilik aynı zamanda arkadaşlık ve ana-baba olmanın verdiği mutluluk gibi daha birçok sebeplerden dolayı, insanın hayatında yeri olan önemli bir kuruluştur. Bu kuruluş içinde sevgi ve mutluluğu artırmak ve devam ettirmek temel esas sayılmıştır.

Günümüzde; ahlâklı olma zorunluluğu; artık bir erdemlilik olma yanında, bilimsel bir disiplin olarak da algılanmaktadır. Yıkılmaya yüz tutan toplum ahlâkını onarmak, bilimsel bir zorunluluktur. Hür toplumlarda bu görev; basılı ve görsel basın başta olmak üzere, bütün eğitim kurumlarına, özellikle ana ve babalara düşmektedir. Şüphesiz toplumdaki yaraları onarma konusunda en sorumlu kişilerin başında yazarlar ve aydınlar gelmektedir.

AIDS; ahlâkı yıkarak, geleceğin sokaklarında ıstıraptan kıvrananların yığını olabileceğimiz gerçeğini vakit geçirmeden anlamak olayıdır. Dünyanın neresinde ve hangi inançta olursa olsun esasen beşeriyetin kaybetmeye başladığı değer yargılarını kurtarmak, insanlığın ortak meselesidir. İnsan; hem çağının, hem de kendi kuşaklarının geleceğini korumak zorundadır.