kapat
09.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Dedikodu

Bir dönemin başbakanı Adnan Menderes'in Berrin Hanım ile Fuat Köprülü'nün eşi Behice Hanım'ın arasından su sızmazmış.

Günün her saati görüşürler ve uzun telefon sohbetleri yaparlarmış.

Ancak...

Bu sohbetlerin konusu çoğu kez, kocalarının yaptıkları çapkınlıklar üzerine olurmuş...

Zamanla her iki tarafın da kocaları suçlamaları, Fuat Bey'den çok Menderes'e tesir etmiş. Bu tesir o kadar güçlü olmuş ki sonunda karşılıklı hürmet besleyen bu iki kişi arasındaki ilişkiler iyice soğumuş...

Ama, asıl kopma Menderes'in tuttuğu ve Köprülü'nün hiç hoşlanmadığı Fatin Rüştü yüzünden olmuş...

Melih'in de dinleyiciler arasında bulunduğu TBMM'nin bir oturumunda Dışişleri Bakanı Köprülü, Kıbrıs konusunda şunları söylemiş:

BUZ GİBİ HAVA

"Biz Kıbrıs'ı çoktan vermişiz. Bu bir tarihi gerçektir. Ben tarihçi olarak bu konuda kaç eser verdim. Bu itibarla adanın geri alınması hayal mahsulüdür. Bence bu konu kapanmıştır."

Alkışlayanlar olmuş, alkışlamayanlar da. Bu sonuncular bilhassa "Yaylacılar" diye bilinen grupmuş. Fatih Rüştü Zorlu kalkıp bunun aksi tezi müdafaa etmiş. Menderes de o tarafa meyletmiş...

Ve bildiğimiz 6-7 Eylül olayları...

Görüldüğü gibi eşler arasında yaşanan dedikodu yarışının neticeleri nerelere dek varabiliyor.

Bu satırlar, 2000 yılının başlarında piyasaya çıkan eski Sosyalist Burhan Oğuz'un 768 sayfalık "Yaşadıklarım Gördüklerim" kitabında yer alıyor.

HAMİYETSİZ İDDİASI

Kitapta İsmet İnönü'nün başlangıçta Kurtuluş Savaşı'na inanmadığı bu nedenle işgal devletlerine karşı savaşmayı kabul etmediğine dair satırlar da var...

Burhan Oğuz anlatıyor:

"Mustafa Kemal Paşa, Kuva-i Milliyeciler'in ağzıyla siyaset-i aliyeyi idare edecek. Ama bir de cephe kumandanı lazım. En münasip görülen kişi Miralay İsmet Bey'dir. Onu Ahmet İzzet Paşa'nın konağına davet ediyorlar. Kara Vasıf Bey, kurtuluşu Amerikan mandasında gördüğü bilinen İsmet Bey'e verilen kararı anlatıyor ve Anadolu'ya geçmesini teklif ediyor. İsmet Bey buna hiç yanaşmıyor. 'Haydi çocuk olmayın.

Yani yeniden silah bulacağız, büyük devletlere karşı dövüşeceğiz.

Bunlar olacak şeyler değil.' Vasıf Bey sinirleniyor ve 'İsmet Bey sizi hamiyetsizlikle itham ederim' diyor. O da, 'Hele siz bir geçin de zamanı geldiğinde ben de bakarım' deyip işi savuşturuyor."

TATLI SAATLER

Kitaptan bir başka pasaj...

Burhan Oğuz, "Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşlarından Salih Bozok, bir gün Şükrü Bey'e 'Biz hepimiz o büyük adamın kanatları altına sığınmış birer hiçiz. O adam bir gün gözlerini kapayacak olursa, bizim için yapılacak tek şey, onun mezarı başında takır takır intihar etmektir. Ben bunu Kılıç'a da söyledim, aldırmadı' dediğini aktarıp, devamını şöyle getiriyor:

"Gerçekten de bu dediğini yapmıştı Salih Bey, tabancasını kalbine ateşleyerek. Ama hayli şişman olduğundan kurşun tam hedefi bulmamış, kalbin zarını yırtıp geçmiş. Salih Bey o günü yaşatıldı, ama kısa süre sonra gözlerini kapadı. Kılıç Ali Bey ise böyle kabadayılık yapacak tipten değildi. Bir akşam Kılıç Ali ve Recep Zühtü Beyler Avrupa'dan gelmiş güzel bir artist kadınla geçirdikleri tatlı saatleri anlatıyorlardı. Kadın gittikten sonra ona bir sürpriz olmak üzere oradaki adresine para havale etmişler ve kadının ne kadar şaşıracağını düşünüp katıla katıla gülüyorlardı. Bunlar mı Atatürk'ün arkasından intihar edecekler?"

KAMURAN İNAN

Ve eski tüfekten Kamran İnan'a dair satırları...

"Bitlis'in iki demokrat (!) mebusu var, biri Bitlis'in ilçesi Mutkili Şeyh Selahattin, nam-ı diğer Kör Selahattin, diğeri Kasım Küfrevi. Bu sonuncusu üniversitede bilmem ne doçenti, Fransa'da tahsili ve doktoralı vesaire. Selahattin için söylenecek söz yok. Herif düpedüz eşkıya ve katilmiş. Bunu bizzat Bitlisliler söylüyorlar. Esasen Kürt isyanında faal rol oynamış olduğundan uzun müddet sürgünde kalmış.

DP'nin sayesinde tekrar itibar kazanmış. Sayın Kamuran İnan da bildiğimiz kadarıyla iyi bir Batı kültürüne sahip Fransız eşi olan, büyükelçilik etmiş, Bitlis'in Mutki ilçesinden ve Türk isyanına karıştığı için tehcire uğramış ve DP tarafından 1950'de böyle daha başkaları gibi saygınlığına kavuşturulmuş Şeyh Selahattin'in oğludur."

1919 doğumlu Burhan Oğuz kitapta bu ve buna benzer birçok dedikoduya yer vermiş. Tozlu sarı sayfalar arasına sıkışmış birçok anıyı da gün ışığına çıkarmış...

Ne diyelim...

Darısı diğer yaşayanların, gezip görenlerin başına...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır