Başarının anahtarı başarısızlık mı?
Bir Tavsiye
Başarının anahtarı başarısızlık mı? Richard Nixon'ın konuşmalarını yazma işinde yeterince hızlı olamadığı için görevinden kovulmuştu!..
Kim mi?.. Peter Benchley...
Yooo.. "O da kim" demeyin!. Önce Jaws'ı yazdı!.. Sonra da The Deep'i (Diptekiler)... Ve The Island'ı (Ada)... Kitapları da, bu kitaplardan çevrilen filmleri de satış ve gişe rekorları kıran çok ünlü bir yazar oldu...
Fame'in (Şöhret) televizyona uyarlanmış versiyonunda bir rol için denenmiş, ama oyuncu seçme sorumlusu ona "Yeterince çekici değilsin" diye yol vermişti!..
Bilmem ki, bu yeterince çekici olmayan gencin kısa bir süre sonra şöhreti bütün dünyaya yayılacak Tom Cruise olacağını bilse, o oyuncu seçme sorumlusu ne yapardı?
Çiftçilik, emlakçılık, gümrük memurluğu, mağaza kasiyerliği yapmış ama dikiş tutturamamıştı!. O zamanlar kimse, Ulysses S. Grant Impson adlı bu başarısız adamın, ABD İç Savaşında Kuzey Ordularının Başkomutanı olacağını ve 1968'de de başkan seçileceğini tahmin edebilir miydi?
West Point'ten affedilmez görev ihmali ve kurallara itaatsızlık sebepleriyle atılan Edgar Allan Poe, Amerika'nın şair ve yazarlarının en büyüklerinden biri olmakta gecikmeyecekti!.
Altı vasat filmde oynadıktan sonra yeteneksiz olduğu için 20. Century Fox'tan kovulmuş, döndüğü New York'ta mide rahatlatıcı ilaçlar üzerine küçük radyo skeçleri okuduğu işinden de başarısız olduğu için atılmıştı. Bu zavallı adam daha sonra hayatını oyunu 50 sentten satranç oynayarak kazanmaya çalışmış, ama sonunda da bütün zamanların en ünlü ve en iyi oyuncularından biri olmuştu: Humphrey Bogart!.
Devam edelim mi?
Decca Records'ın sahibi tarafından denenmiş, dinlenmiş ama reddedilmişlerdi.. Sonra deneme kasetleri Philips, Columbia ve HMV tarafından geri çevrilmişti!.
Sanırım tahmin ettiniz: Bunlar, Rock'n Roll'un gelmiş geçmiş en büyük grubu olan The Beatles'tı!.
Bill Gates, kim bilir belki de 1975'te Harvard Üniversitesinden atılmasa, Dünya'nın en zengin adamı olamayacaktı!
Liseden atılmıştı... Daha sonra okuduğu Hukuk Fakültesini de bitirmeden ayrıldı!. Böyle bir gencin sonradan Arap Dünyası'nın en ünlü devlet adamlarının başında gelen Cemal Abdülnasır olacağına inanmak mümkün mü?
Turistleri Beverly Hills'deki ünlüler evine götüren bir gezi otobüsünde tur rehberiydi, başarılı olamadı. Aylarca işsiz kaldı, bir kamyonun arkasında yatıp kalktı.. Soft porno filmlerinde boğaz tokluğuna oynadı! Kevin Costner'ı tanıdınız mı?
Bir gösteriye katıldığı için üniversiteden atılmıştı, defalarca müracaat ettiği halde bir daha üniversiteye alınmadı, ama bütün bunlar Vladimir İlyiç'in, Lenin olmasını önleyemedi!.
Ve bu yazı için son:
Okul futbol takımına çok istediği halde girememiş, akademide latinceden sınıfta kalmış, Harvard'da ilk senesinde sınıf başkanlığı seçimini kaybetmiş, ikinci senesinde öğrenci konseyine girememiş ve nihayet Stanford Üniversitesi Ticaret Okulunu da terketmişti.
Huzurlarınızda; John F. Kennedy!..
***
Kitabın adı: "Başarıya giden yol başarısızlıktan geçer"
Beyaz Balina Yayınlarından (Tel:0212 638 62 63) çıkmış. Yazarı Joey Green.
Green, Musa Peygamber'den, Karl Marx'a, Marylin Monroe'dan Madonna'ya kadar 288 Dünya ünlüsünün nasıl üst üste başarısız denemeler yaptıktan sonra, sabırla ve ısrarla hedeflerine vardıklarını anlatıyor!.
Kitabın ilginç tarafı, okunmaktan çok bakılacak gibi yazılması!. Yani, öyle uzun uzun okunacak çok yazı yok!.
Başarısızlık bilgileri, en fazla 3-4 satır!..
Sonra gelen başarılar; onlar da 4-5 satır!.
Al eline canın sıkıldıkça bak..
"Başarısız oldum" diye her şeyi kendilerine dert edenlere büyük moral verecek bir kitap!..
Tabii, hayatını konuşarak ve yazarak kazananlar ya da geçirenler için de kullanabilecekleri, satabilecekleri, pek çok ilginç bilgi var, içinde.. Hani lafı açan laf var ya.. İşte onlardan bir yığın var bu kitapta..
Kitapta bizden tek kişi yok!.
Ne dersiniz; bir Türk yazar da araştırıp, böyle bir kitabı Türkler için yazsa acaba ortaya böyle ilginç örnekler çıkar mı?..
(Bu değerlendirmeyi kaleme alan Öcal Uluç'a ulaşmak için ocaluluc@beko.net adresini tıklayabilirsiniz.)
Kaptan niye yok?..
Galatasaray'ın Barcelona maçı da, ekrana buz gibi geldi.. Turgay Kaptan'ın o şirin, o sevimli, o esprili, o naif katkıları olmayınca maç keyfini yaşayamadık..
Soruşturdum.. "Star'ın yeni Genel Müdürü Faruk Bayhan aldı bu kararı" demişler, Turgay Şeren'e, artık yorum yapmayacağını tebliğ ederken.. Bayhan'ı çok aradım, ulaşamadım. Hep toplantıda.. Doğru toplantı bunlar, atlatma değil. İşe yeni gelmiş, sarılmış.. Tabii toplantı..
Ama Star'da birşeyler oluyor.. Gazete künyesinde baktım.. Büşah'ın adı çıkmış.. Medya Maskarası, "Vekil" sıfatı ile adını koymuş.. Bu ne kopmaz, bölünmez, Büşah takımı idi oysa..
Yazık.. Büşah "Turgay Şeren'i Sabah'tan Hıncal kovdurdu" rezil iftirasına açıklama getiremeden gitti. Ayni iddiayı sahiplenen maskara, acaba, ne biliyorsa, eğer, açıklayabilecek mi?..
Yazdıklarına gülüyorum ama, bu Turgay konusu, şaka boyutlarının ötesinde bir iğrençliğe ulaştı.. Zerre şerefleri varsa, bildiklerini açıklarlar..
Hakan&Utku'dan Tatil Keyfi
Şimdi ne olacak?
Sonunda olan oldu, reklamların Özgür kızı ile Tarkan karşılaştı. Peki şimdi ne olacak? Kısa mesajla, senaryo istiyorlar.. İşte öneriler..
* Tarkan'ın diliyle, özgür kızımızın dili önce dans edecek. Sonra Tarkan herkesin gözü önünde kızı hüüüp diye içine çekince, RTÜK Başı Nuri Kayış sırtına çadırını vurduğu gibi bunları bulmak için yollara düşecek.
* Öteki çocuk, Tarkan'la özgür kızın samimi hallerini görünce KONTÖRolünü yitirecek. Kadir İnanır'ı bulacak. Birlikte hem Tarkan'a hem de özgür kıza arka arkaya "motive edici" mesajlar çekecekler.
* Tarkan'la kız tam kaynaşacaklarken araya M. Ali Erbil "enee" diye girecek. Kıza "Aman diyeyim bu herife sakın yüz verme. Bu bizim paçalarımızdan tutardı eskiden televizyona çıkar diye. Şimdi kıçı kalktı. Geçende bana da programına çıkıcam diye söz verdi ama çıkmadı" diyerek aralarını bozmak isteyecek. Ama kız Nuh diyecek peygamber demeyecek. Bu defa Erbil Özgür kızı ikna etmek için ona Çarkıfelek hostesliği teklif edecek.
* Tarkan'ı yakından görürüm sevdasına binlerce genç kız evden kaçıp soluğu Göreme'de alacaklar. Sonra da göremeden geri dönecekler.
* Hiçbir şey olmayacak. Öyle bakışıp duracaklar. Tarkan sonunda sıkılıp "Ayyyyy.. kahroldum" diyerek gidecek.
* Kız karşısında Tarkan'ı görünce "Yıllardır dağ bayır yürü iyi de nereye kadar?!" diyerek ciddi ciddi Tarkan'a yazılmaya karar verecek. Bu sırada yanlarına koşarak gelen biri kıza bir zarf verip kaçacak. Zarftan Tarkan'ın Peri Bacaları'nın tepesinde çekilmiş çıplak fotoğrafları çıkacak.
* Özgür kızla Tarkan birbirine aşık olacak. Tarkan tüm servetini elinin tersiyle itip kızla birlikte yöre köylerinden birine yerleşecek. Çoban olacak. "Kuzu kuzu" şarkısını sadece koyunlarına söyleyecek. Kız da biçki dikiş kurslarına gidip evinin kadını olacak.
* Kızla Tarkan özgür özgür bakışırken kızın kaybettiği erkek arkadaşı gelecek. Kız ne yapacağını düşünürken saçları jöleli, gözlüklü, sert ifadeli bir kadın yanlarına yaklaşıp kıza "Anlaşılan içinizden biri fazla.. Kim gitsin?" diye soracak.
* Olay yerine helikopterle gelen Hıncal Uluç ve Erman Toroğlu pozisyonu değerlendirecekler. Tarkan'ın kıza ALDAT dercesine pas verdiğine, kızın bu pası alıp kaybettiği erkek arkadaşına golü atacağına karar verecekler.
* Tarkanlı reklamı televizyondan seyreden Özgür kızın annesi, babası ve abileri "Önüne gelenle kırıştırıyor" deyip kızı töreleri gereği oracıkta linç edecekler.
* Usame bin Ladin'in Kapadokya'daki yer altı şehirlerinde saklandığı haberi gelince ortalık karışacak. Kuzey ittifakının HAZIR-ASKERLERİ Kapadokya'ya çıkacaklar. Taş taş üstünde bırakmayacaklar. Taş taş üstünde kalmayınca Peri Bacaları yok olacak. Bu sefer olaya Turizm Bakanlığı müdahale edecek.
* Tarkan'la kız çıkmaya başlayacaklar. Piyasalar bayram edecek. Dolar 1 milyonun altına inecek. Borsa uçacak. Enflasyon sıfıra düşecek. IMF tüm borçlarımızı silip açıktan 100 milyar dolar verecek. Gökten üç elma düşecek. Ülke erecek muradına, hükümet çıkacak kerevetineeee...
hakanutku@hotmail.com
Pazar Neşesi
Pazar neşemiz, soyadını gizleyen Nükhet'ten.. Büyük bir hastanede beş ünlü cerrah oturmuş hangi meslekten olan insanları ameliyat etmenin kolay olduğunu tartışıyorlarmış..
İlk cerrah, "Ben muhasebecileri, hesap uzmanlarını ameliyat etmeyi severim. İçlerini açtığım zaman her şey numaralıdır, iş kolay olur" demiş.
İkincisi,"Doğru ama" demiş "Elektrikçilerin, elektronikçilerin ameliyatı daha kolay olur. Her şey ayrı, ayrı renktedir.."
Üçüncü cerrah, "Siz bir de kütüphanecileri, arşivcileri görün. Her şey alfabetik sıradadır, onun için onların ameliyatı çok kolay olur" diye araya girmiş.
Dördüncüsü, "İnşaatçıların ameliyatı da pek kolay olur" demiş. "Üstelik onlar iş bittikten sonra içeride parçalar, yabancı maddeler kalmasına alışıktırlar.."
Sonuncu cerrah, "Arkadaşlar" demiş, "Siz herhalde hiç politikacıyı ameliyat etmediniz. Onların kalbi, yürekleri yoktur. İçleri bomboştur. Beyinleri de öyle. Üstelik kafaları ile popoları birbirlerinin yerine nakledilebilir.."
(Her türlü alınmaya karşı, fıkra Amerikandır.)
Özel bir ödül!..
Bizim gazete, benim ödül almamdan hoşlanmaz. Yazmaz, hatta ben yazarsam "Önüne gelen ödül dağıtıyor" diye haber de yazarlar, ertesi gün.. Bu defa haber de verdim, "Bakalım ne yapacaklar" diye değil.. Özel ve önemli bir ödüldü..
4 aralık Dünya Madenciler Günü dolayısı ile Türkiye Madenciler Derneği "Mesleğe tarafsız ve gerçekçi yaklaşımımdan dolayı" "Basın Ödülü" verdi.. Bu ödüle geçen yıl sevgili dostum, kardeşim Necati Doğru layık görülmüştü. (Sevgili Necati, seni de, seninle yaptığımız spor saatlerini de nasıl özledim bilemezsin.)
Bugüne dek bekledim. Ne bir resim, ne bir haber.. Gazetem için böyle bir olay yok!..
Yazmak gene bana düştü..
1948 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan bu dernek, bana bu ödülü, yer altı servetlerimize sahip çıktığım, bunları Türk ekonomisine katma yolunda yazılar yazdığım için verdi.. Asteriks, Hopdedikslere papuç bırakmadığım, Türkiye üzerindeki emelleri artık açıkça ortaya çıkan Alman Vakıflarına ve kişisel reklamını bu vakıfların emelleri ile birleştiren yitik politikacıların oyunlarına gelmediğim "Altın şirketi haklı ama, yazarsam, halkı kızdırabilirim" diyenlerden olmadığım ve düşündüklerimi cesaretle açıkladığım için verdi..
Onlara teşekkür ederken, "Yılda topu topu on maden yazısı yazan bir yazara ödül veriyorsanız, bu sizin medyadan ne kadar uzak olduğunuzu gösterir. Artık çağdaş metodlarla, sorunlarınızı anlatmayı denemelisiniz.." dedim..
EĞER..
..dünyanın en iyi şarkısını seçmenizi isteseler, hangi adı verirdiniz?.
..peki ya en kötü şarkıyı seçmek zorunda kalsaydınız?..
..teninizin rengini değiştirmek zorunda olsanız, hangi ırkı tercih ederdiniz?.
|