ONU gazeteci(!) kimliði ile uzun süre Demirel'in, sonra MDP'nin lideri Sunalp'in, ardýndan Çiller'in, bir dönem Erbakan'ýn ve þimdi de Tayyip Erdoðan'ýn yaðcýsý ve borazancýsý olarak gördük...
Kadýn kimliðiyle gece kulüplerinde, barlarda elinde þampanya kadehleriyle, milletvekili(!) kimliðiyle de laik cumhuriyet ilkelerine baþkaldýran, Merve Kavakçý'yý baþörtüsü ile elinden tutup Meclis'e sokarken izledik...
Nazlý Ilýcak'tan söz ediyorum... Ýlhan Selçuk'un "Þýllýk" baþlýklý yazýsýna konu ettiði kadýndan...
1980 öncesi koyu AP'li olan, 12 Eylül'den sonra kalemini askeri yönetimden yana kullanan ve bir anda en hýzlý Atatürkçü kesilen...
Özal Cumhurbaþkaný seçildiðinde ANAP'lý milletvekillerine "Pavlov'un köpekleri" diye hakaret yaðdýracak kadar tabana vuran...
Atatürkçü çizgisini bir anda unutup Erbakan'ýn yanýnda yer alan...
Sonra onu da satýp en hýzlý 'Tayyipçi'liðe soyunan... Kýsacasý, çýkar gördüðü her kiþi için ilkesini, ülküsünü, mefkžresini "nazlanmadan silip atan Nazlý"dan söz ediyorum...
Mesut Yýlmaz'a "Ben sizin yaðdanlýðýnýz olmak istiyorum" diyecek kadar gazetecilik mesleðini ayaklar altýna alabilen...
Dolandýrýcýlýktan tutuklanan kocasý Emin Þirin'e Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi'nden yüz milyarlarca liralýk gül ihaleleri verdiren... Bununla da kalmayýp, taze damat kocasýnýn saðlýk harcamalarýný Millet Meclisi'ne ödettiren...
Dün, gece kulüplerinde tef çalan, bugün ise her fýrsatta dinden imandan dem vuran Nazlý Ilýcak'tan devletin, adaletin ne zaman hesap soracaðýný merak ediyorum...
Yýllarca dokunulmazlýk zýrhý arkasýna gizlenip hem Meclis kürsüsünden, hem de layýk olduðu yeri bulduðu dinci Yeni Þafak gazetesindeki köþesinden Silahlý Kuvvetler'e, hükümete, siyasilere, iþadamlarýna hakaretler ve iftiralar yaðdýran Nazlý Ilýcak daha ne kadar elini kolunu sallayarak gezecek?
Üstelik daha milletvekili iken hakkýnda 11 fezleke ve 72.5 yýl hapis istemi varken...