'Öşür' hortluyor

Din İşleri Yüksek Kurulu, Osmanlı'da tarım ürünlerinden alınan öşür vergisini, zengin çiftçiler için hukuken gönüllü, dinen zorunlu olarak yeniden başlattı
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, Türkiye'deki toprak sahiplerinin, zirai mahsulden "öşür" ödemesini kararlaştırdı. Osmanlı döneminde devlete ait arazilerin işletmecilerine "vergi" olarak uygulanan öşür, Din İşleri Yüksek Kurulu kararı ile bundan sonra Türkiye'de "zekat" olarak uygulanacak. Toprak sahipleri, ürünlerinin bir bölümünü yoksul insanlara "zekat" olarak ödemek üzere dini açıdan yükümlü kılındı. Bu karar, Cumhuriyet tarihinde bir "ilk" oluyor. Arazi sahipleri ilk kez zekat ödemekle yükümlü kılınıyor. Ancak "öşür" ödeyebilmek için arazi sahiplerinin belli bir üretim gücüne sahip olması gerekiyor.

MİKTARI NE?
Din İşleri Yüksek Kurulu, elde edilen hasılattan ürün için yapılan mazot, gübre gibi masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürünün nehirden sulanan arazide ise onda birini, tulumba, kova gibi emekle sulanan arazilerde ise yirmide birini zekat olarak ödeme zorunluluğu getirdi. Kurul kararında şöyle denildi: "Hazreti Peygamber 'Zekat ancak gerçek anlamda zengin olandan alınır' buyurmuştur. Başka bir hadislerinde de zirai mahsul nisabının beş vesk olduğu belirtilmiştir. Günümüz ölçü birimleriyle beş vesk, yaklaşık 650 kilogram etmektedir. Buna göre ürün, 650 kilograma ulaşmadıkça zekata tabi değildir."

Tarım ürünlerinden zekat ödenmesi kararına gerekçe olarak "Türkiye'deki tarım topraklarının özel şahısların mülkü olması" gösterildi. Özel şahısların bu arazilerden elde ettikleri gelirden zekat ödemesini kararlaştıran Kurul, arazi vergisi ödense bile bunun "öşür"ün yerini alamayacağı sonucuna vardı. Kurul'a göre öşür "topraktan elde edilen tarım ürünlerinin zekatı" anlamına geliyor. Zekat da ibadettir ve dinen verilmesi zorunlu.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ise bu kararın Müslümanlara dini açıdan sorumluluk yüklediğini belirtti. Yılmaz "Toprak mahsülünün zekatı olan öşürü vermek Allah'ın nimetine bir şükürdür. Müslümanlar Allah'ın rızasına kavuşmayı umarak gönül hoşnutluğu ile eda etmelidir" dedi.

Mehmet ÇETİNGÜLEÇ