kapat
09.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

'Kasamatik' belası

İş Bankası'nın bazı şubelerinde 'kasamatik' denilen makineler var.

Bunlar ATM'lere benziyor. Kuyrukta beklemek yerine paranızı makineye yatırıyorsunuz... Diyecektim ama demiyorum: Çünkü kasamatik denilen geri zekalı cihazlar paranızı kabul etmiyor!

Beşinci kez aynı durumla karşılaşınca... Yazmanın zamanı geldi...

Diyelim ki 500 milyon yatıracaksınız. Bir iki işlem yapıp 50 adet 10 binliği hazneye koyuyorsunuz. Makine paraları sayıyor... Siz memnunsunuz, çünkü tüm işlem 5 dakika bile almıyor... Ama hayır!

Makine "tanımlanamamıştır" diyerek paranın bir kısmını geri veriyor!

Diyelim ki 200 milyonu iade ediyor. Haydiii, işlemlere yeniden başlıyorsunuz... 20 tane 10 bini hazneye yerleştiriyorsunuz... Tangır tungur derken 5 tanesini kabul ediyor... 150 milyonu iade ediyor...

Siz tabii yılmıyorsunuz... Çünkü paralarınızın sağlamlığından eminsiniz... Bir daha aynı işlemler... Bu kez üçünü kabul ediyor makine; 120 milyonu iade ediyor...

Artık bıktınız... Daha önce sıra fişi almadığınız için kendinize kızarak sıraya giriyorsunuz... Önünüzde 10 kişi var...

Bekliyorsunuz... Bekliyorsunuz... 20 dakika sonra sıra size geliyor... Unutmayın: Bu arada bir 15 dakika da makinede kaybettiniz...

Derken güler yüzlü memure hanım soruyor: "Neden kasamatiği kullanmadınız?" Patlayacaksınız ama o güleç yüzün hatırına kendinizi tutarak gergin ama saygılı bir ses tonuyla durumu anlatıyorsunuz...

Bir işe yaramayacağını bilerek...

Gelelim sadede: Kardeşim! Sahte ve buruşuk olmayan paraları dahi tanımayacaksa, "Wincor/Dixdorf" firmasına neden küfeyle dolar sayarak bu akılsız makineleri aldınız? Neden?

Yıllardır İş Bankası'nda hesabı olan bir müşteri... Tüketici haklarını önemseyen bir gazeteci... Firmaların iyi hizmet vererek yaşamasını isteyen bir birey olarak İş Bankası yetkililerinden cevap (ve çözüm) bekliyorum!

'NATAŞA' DEMEK AYIP MI?

Promosyonlu ilaç skandalını biliyorsunuz. Bu haber Milliyet'te 'İlaç yazan doktora Nataşalı promosyon' başlığıyla çıkınca Fatih Altaylı kızdı: "Rus kadınlara hakarettir bu. Örneğin Alman basını fahişelik yapan Türk kızları için 'Fatma' dese hoşunuza gider mi? Ayıp değil mi?"

Bence sorun Rus fahişeleri kastederken 'büyük harfle' yazmaktan kaynaklanıyor. Bizim basın bu hatadan kurtulamadı. Aynı şeyi örneğin 'Televole kültürü' derken de yapıyorlar. Halbuki özel isim kökenli bu kavramlar, 'televole kültürü', 'polisin nataşa operasyonu' gibi küçük harfle yazılmalı. Çünkü büyük harfle yazınca özel isimden söz etmiş oluyorsunuz.

Nasıl, aslında özel isim olan ama zamanla tıraş bıçağının genel adı haline gelen jileti küçük harfle yazıyorsak... Nasıl arkadaşımıza, 'Bir selpak versene' derken firmayı değil de kağıt mendili kastediyorsak... Nasıl yapıştırıcı koklayan sokak çocuklarına 'balici' diyorsak... Slav fahişelerden söz ederken de kelimeyi 'nataşa' olarak kullanmalıyız.

Slav fahişelerin, Türkiye'deki hayat kadınları arasında farklı bir yeri olduğunu herkes biliyor. İşte bu farkın altını çizmek üzere küçük harfle 'nataşa' demek ayıp olmaz.

MEĞER HERKES SOLCUYMUŞ!

Radikal'in yayın yönetmeni İsmet Berkan, 'Solculuğun tedavisi mümkün müdür?' başlıklı bir yazıyla, 'her zaman, her şeye muhalif' solcuları eleştirdi.

Bunun üzerine, Ömer Laçiner'den Nuray Mert'e kendini solcu-muhalif olarak tanımlayan birçok entelektüel Berkan'a cevap verdi. Bunlar biri de, cevap yeri olarak Medyakronik sitesini seçen yazar Pınar Kür'dü.

Berkan'a, "Güçsüzden yana olmak, zayıfı, düşkünü, çaresizi kollamak... Sizin dalga geçtiğiniz bu hasletler bir vakitler erdem sayılırdı" diyen Kür, 'etkileyici' bir yazı yazmıştı. Ne var ki 'duygusu' güçlü bu yazının 'fikri' biraz tuhaftı.

Neden mi? Çünkü Pınar Kür'e göre bilimden sanata her alanda ilerleme, muhalifler tarafından gerçekleştirilmişti: Galile, Newton, Beethoven, Marx, Nietzsche, Freud, Joyce, Kafka, Camus vs... Yaratıcı düşünceyi; solla ve muhalif olmakla karıştıran Kür'ün aşure listesinde hiç kadın olmaması da ayrıca ilginçti!

İTİRAF.COM TİŞÖRTÜ
Site hakkında o kadar çok şey yazdım ki, sahibi Ersan Özer beni İtiraf.com'un resmi yazarı ilan etti. Bu arada uzun süredir düşünülen bir projeyi gerçekleştirmişler:

İtiraf.com tişörtleri (15 milyon), sivetşörtleri (21 milyon) ve rozetleri (3 milyon) çıktı.

Beyoğlu Atlas Pasajı'ndaki Atılgan Cult Shop'da satılıyor. Eğer Sabitfikir.com'dan alırsanız yüzde 15 indirim var. Havalar ısındığında birçok kişinin üzerinde göreceğimizden eminim.

Siyah olanı benim hoşuma gitti. 'Peki giyer misin' diye soruyorsanız... Evet de; niye sordunuz?

ÇÖLYAK HASTALIĞI

Bu arada İtiraf.com çok önemli bir hizmet veriyor: Nadiren görülen hastalıklara yakalanmış kişilerin bir iletişim ağı kurması için yardımcı oluyorlar. Örneğin, undan yapılmış gıdaları ağzına koyamayanlar olduğunu biliyor muydunuz? Gelin birlikte okuyalım:

"Siz hiç 2,5 yaşındaki kızınıza ya da oğlunuza; bisküvi, kraker, ekmek, hamburger, pizza gibi gıdaları yedirememenin ne olduğunu biliyor musunuz? 'Çölyak' hastası olan bir kız babasıyım. Kızım ömür boyu buğday, yulaf, çavdar ve arpadan yapılmış hiçbir gıdayı yiyemeyecek. Bu hastalıktan olanlar lütfen bana mesaj bırakın, sizi arayayım. Birbirimize destek olalım. Ayrıca benim kızım ve Çölyaklar site sahibinin meşhur böreklerini ömür boyu yiyemeyecekler." (Çölyak babası; 26; İzmir)

Ben de küçük bir katkıda bulunayım: Gluten entropatisi ya da çölyak hastalığı için Serkan Paşa tarafından kurulmuş bir site var:

'www.gulten.8m.com'.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır