Nalan ağlatır Handan güldürür!
Hülya Koçyiğit'in yaşamı, Kerime Nadir romanlarının acıklı filmi 'Hıçkırık'ı aratmıyor. Ünlü yıldız "Şaşılacak bir şey yok, ben filmlerde o insanları canlandırdım!" diyecek kadar da samimi...
Şellale filmiyle 10 yıl aradan sonra beyazperdeye dönen Hülya Koçyiğit yeniden ilgi odağı. Ben perde arkasındaki Hülya'yı tanımak istedim ve gördüm ki hiç rol yapmıyor. Kendisine bu kadar dürüst, cevaplarında bu kadar samimi bir starla karşılaşmadım. Evlat, kardeş, oyuncu, eş, anne, anneanne gibi gerçek hayat rollerini dengeli oynama adına kendini feda edişine, bu yüzden karşılaştığı sağlık sorunlarına üzüldüm. Ben onu çok sevdim.
* 15 yaşında sinemaya girmek, kişiliğinizi nasıl etkiledi? Canlandırdığım karakterler, annemin bana biçtiği rol hayatımda birbirine girdi. Annem bana "örnek kişi olma" rolü biçti: Sen bu ülkedeki genç kızların bir örneğisin, mükemmel olmalısın. Çok okumalı, çok seyretmelisin. Dans edebilmelisin...
* Bunlar olumlu ama...Küçük bir kız için ağırmış. Beni sekiz yaşımda Ankara Devlet Konservatuarı'nda bale eğitimi almak üzere yatılı imtihana soktu. Ankara'da okumaya başladım. Sıla hasreti galiba; bakamadım kendime. Annem İstanbul'dan gelince iyileşiyor, gidince hastalanıyordum. İki sene sonra İstanbul Belediye Konservatuarı'na geldim. İstanbul Şehir Tiyatroları Çocuk Kulübü'nde iki kardeşimle tiyatroya başladık. Sonra oyunculuk eğitimi için yine Ankara'ya taşındım. Kardeşlerime örnek olmamın benden istenmesi, sanatçı olmaya yönlendirilişim, hep annemin hazırladıkları şeyler. Yaşamımın insanları mutlu ettiğini görünce, iyi bir işe yarıyorum ben diye düşündüm hep.
KEŞKE TERAPİYE GİTSEYDİM
* Size biçilen bir görev; insanları mutlu etmek yani?Bu bana dayatılmış bir şey. Önce ailemin çizdiği çerçeve, sonra mesleğimde çizilen çerçeveler... Mesela yıldız sisteminden beklenilenler. Onlara cevap vermezseniz, yıldızınızın söneceğini size ima ederler.
* Hülya Koçyiğit denilince imaj; kibarlık ve anaçlık. Bu görüntünün arkasında fırtınalar yaşanmış olmalı.O kadar çok film yapıp, bu kadar kendini hırpalamaya ne gerek vardı diye düşündüğüm oldu. Sinir sistemim çok yıprandı. Gastritim, çarpıntım, baş ağrım var. Terapiye keşke gitseydim. Herkesle içimi konuşmadım.
* 16 yaşında aile reisi oldunuz. Kız kardeşlerim çok küçüktü babam öldüğünde. Eğitimlerini tamamlayamadım. Balık tutmayı öğretemedim onlara. Balık verirsem onları mutlu ederim sandım. Çok erken evlendim. Sanki benim yüzümden ihmal edildiler. Kendi ailem öne geçti. Kız kardeşlerimin eğitimi için vereceğim emeği kendi çocuğum için verdim. Belki onlar daha farklı aileler kurabilirdi, daha farklı bir hayatları olabilirdi.
* Yanılmıyorsam anneniz çok uzun zamandır bitkisel hayatta.Evet, 20 senedir. Küçükken romatizmal bir hastalık geçirmiş ve kalp kapakçığı daralmış. Biriken pıhtı yıllar sonra beyne gidiyor ve felç oluyor. Konuşamıyordu. Sonradan açıldı, yürümeye başladı. Fakat felç tekrarladı, hafızasına geldi. Çok yakın bir zamanda da düştü ve sağlam olan ayağı kırıldı. Yatalak oldu şimdi.* Her gün görüyor musunuz?
Hayır, ama her gün arıyorum. Kız kardeşlerimden biri onunla yaşıyor. Bizi biliyor, tanıyor. Duyguları canlı. Elini tutuyorum, her şeyi anlatıyorum. Beni anlıyor ve ağlıyor. Hoş görünüyorsam, eliyle çok hoş görünüyorsun diyor.
* Selim Bey'le 33 yıldır mutlu bir aile tablosu çiziyorsunuz. Selim hep benim mutlu olmamı istedi. Sözlü engeller koymadı bana ama hoşlanmadığı şeyleri yapmamaya çalıştım. Mesela Selim meslektaşlarımla zaman geçirmemden pek hoşlanmıyordu.
* Bir dönem kumar faktörü oldu sanırım yaşamınızda?Evet. Bir gece sabaha karşı eve geldiği zaman, ben karşıladım. Kahvaltı hazırlayayım sana dedim. Sinirli, asabi bu. Ben kavga edeyim istiyor. Kim bilir ne kadar pişman ve ezik. Ben hiçbir şey söylemeyince, "Bırak kahvaltıyı otur karşıma. Sen ne biçim bir kadınsın? İnsan bir şey söyler, kavga eder" dedi. "Bir şey söylemiyorum çünkü nasıl olsa anlayacaksın yaptığın yanlışları diye bekliyorum" dedim. "Beni çok mahçup ettin, çok utandırdın. Bundan sonra asla oynamayacağım" dedi.
* Aşık Hülya tutkulu bir kadın mı?Hayır, ben bir şeye kapılmayı hüsrana uğramayı sevmiyorum. Kimse beni kırmasın çünkü çok kırılgan bir yaratığım ben. Onun için de kendimi korumak istiyorum. 30 yıldır uyumuyorum
* Bütün yönetmenlere isyan etmeyi, kaçmayı, yalnız kalmayı istediğiniz oldu mu? Hayır, o kadar cesur değilim herhalde. Yalnız şunu istiyorum: Bir deniz motoruna atlayıp ufka doğru süratle gidiyorum. Önümü görmüyorum ama denizdeyim ve başka hiçbir şey yok. Bir an öyle bir şeyler yaşamak istiyorum. O kadar yani. Onu da ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum. İnsanları mutlu görmek istiyorum. Sürekli mutluluk maskesi takıyorum. Selam verdiğimde beni gülerken gören insanın yüzü de gülüyor ya da Hülya Hanım siz bana güzel şeyler hatırlatıyorsunuz filmlerinizde diyor ya, hepsi bu kadar. Onun üzerine kurulmuş bir hayat. İşte benim hayatım o kadarcık.
KENDİMİ HIRPALARIM
* Öte dünya inancınız var mı?Anneannem bana Kuran-ı Kerim'in içindeki ayetlerin anlamlarını masal anlatır gibi anlattı. İnsan olmanın erdemlerini o ayetlerden yola çıkarak öğretti. Anneannem çok mutsuz olmuş, inançlarıyla bulmuş huzuru. Yaşanmaması gereken acılar yaşamış ve sinir hastası olmuş. Dedem asil bir ailenin tek oğlu. Anneannem onların yanına çalışmaya girmiş. Evin delikanlısına aşık oluyor ama o onu farketmemiş bile. Sonradan evleniyorlar...
* Tam bir Kerime Nadir romanı?Evet. Çok şaşılacak bir şey yok, ben filmlerde o insanları canlandırdım!
* Kendinizi çok mu hırpaladınız?Her zaman hırpalanmaya müsaitim. İsteyen beni hırpalayabilir; sırf o kendini iyi hissetsin diye, ben kendimi hırpalayabilirim. Sağlıksız bir sinir sistemim var. Tepkisizim, iç dünyamla kavgalarım oluyor.
* Uyuyamıyor musunuz?
Belki 30 senedir uyuyamıyorum...
nuriyeakman@hotmail.com
Nuriye AKMAN
|