Koalisyon ortağı üç partinin durumuna bakın.. Üçü de mutsuz üçü de umutsuz..

Mutsuzlar, çünkü birbirleriyle anlaşamıyorlar..

Anlaşamadıkları için de sürekli patinaj yapıyorlar..

Siz bakmayın.. Koalisyon uyum içinde sözlerine.. Fırsatını bulan bırakıp kaçacak ama 'no way out..'

Mecburlar.. Seçime kadar birarada yaşamaya mecburlar.. Ekonomik kriz, hantal devletin iflası dengeleri değiştirdi..

ANAP da MHP de hükümetin esiri oldu.. Farkında değiller ama resmen esir hayatı yaşıyorlar..

DSP'yi saymıyorum.. Koalisyonun tek gönüllü ortağı o..

Diğerleri neden mi esir?..

Neredeyse birbirlerini hainlikle suçlayacak olan iki partinin bir arada olması ortaklık mıdır.. Yoksa esirliğin verdiği zorunlu birliktelik midir? ..

Somut örnek..

Avrupa Birliği ilerleme raporu Türkiye'nin yaptığı reformları yetersiz buldu..

ANAP 'haklılar' dedi.. Daha çok çaba sarfetmeliyiz..

MHP karşı çıktı.. Daha ötesine gidemeyiz..

Bu çok ciddi bir görüş ayrılığı değil mi?..

Daha da ötesi.. Bahçeli, ortağı Yılmaz'ı Türkiye'ye karşı AB'nin yanında yer almakla suçladı..

Bu ne ağır bir itham.. Bu nasıl ortaklık..

Yılmaz, Türkiye'nin çıkarlarını hiçe sayıyor, görmezlikten mi geliyor?

Bahçeli bunu mu kastediyor?..

Yok bu kadar ağır değil diyorsanız.. O zaman siz söyleyin bu sözlerin anlamı ne?..

En temel konuda.. Geleceğimizi belirleyecek konuda.. Birbirinden farklı düşünen iki parti niye hala yanyana duruyor..

Dedim ya kriz esir aldı da ondan..

Sonuna kadar direnecekler

Yılmaz'ın yeniden yapılanma programının özü şu..

Devletin küçülmesi..

Bakanlıkların azaltılması..

Ama en önemlisi..

Yetkilerin yerel yönetimlere devredilmesi..

Yapabilir mi?

Zor.. Çok zor..

Önce bürokratlar izin vermez.. Sonra eski, yeni siyasetçiler..

Eskiyi de katıyorum..

Çünkü milletvekilliğinden ayrılmalarının bir önemi yok..

Onlar artık Ankaralı..

Yaşam alanları Ankara'nın büyüklüğüne bağlı..

Gücüne bağlı..

Devlet küçülürse.. Onlar da küçülecek..

Çaresiz milletin içine dönecekler..

Bizim gibi.. Sizin gibi.. Risk almaya başlayacaklar..

Krizin ne demek olduğunu görecekler..

Biliyorsunuz..

Kriz Ankara'nın yolunu bilmiyor.. Devlet küçülürse bilecek..

İzin verirler mi?

Asla..

Görürsünüz bakın..

Sonuna kadar direnecekler..

Yoksa seve seve İtalya mı?

Kampanya başlatıyorsunuz.. Bu ülke için diyorsunuz.. Bu ülke için seve seve..

Bu ülke benim.. Krizi aşmak için zorla değil seve seve her şeye katlanırım..

Çağrı yapıyorsunuz.. Düşünmeye zorluyorsunuz..

Ülke sizin diyorsunuz.. Durup beklemekle olmaz..Sen de bir şeyler yap.. Gücün neye yetiyorsa.. Yeter ki.. Çark dönmeye başlasın..

Kampanyayı düzenleyenler stiker'lar hazırlamış..

Herkes işyerine, mağazasına, arabasına assın diye..

Kırmızı bir zemin..Üzerinde Türk bayrağı var..

Stiker'ın arkasını çeviriyorsunuz.. Tam bir skandal..

Ne yazıyor biliyor musunuz?

Made in Italy..

Yanlış okumadınız.. Bu kampanyayı hazırlayanlar..

Bu ülke için seve seve diyenler.. Üç kuruşluk stiker'ları bile bir Türk firmasına yaptırmamışlar..

İtalya'yı seçmişler.. Seve seve döviz vermişler..

Seve seve İtalyanlara para kazandırmışlar..

Bu nasıl kampanya..

Ben artık.. Önünde 'bu ülke için seve seve' diyen.. Arkasında 'Made in Italy' yazan kampanyaya nasıl inanırım..

Cevap verin.. Nasıl?..