kapat
22.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Mutlu değil huzurluyum!

'Tahmininizden fazla ağlarım' diyen Hıncal Uluç kendini mutlu değil huzurlu olarak tanımlıyor: "Mutlu olduğunuz anda kaybetme korkusu başlar. Huzurluysanız zaten sizi mutlu eden, kaybedeceğiniz bir şey yoktur. Şu anda hayatımda daha çok huzur var"
* Aynı gazetenin yazarıyız ama ilk kez bir araya geliyoruz. Dıştan bakıldığında sizde bir 'Her şeyi ben bilirim' havası var. Bunun kaynağı bütün dünya klasiklerini ilkokulda okuyup bitirmeniz mi?

Doğru teşhis. Çocukluğumdan beri çevremdekilerin önündeyim. O günlerde büyük kitapçılar da yoktu. Babam okumaya çok meraklıydı. Dolayısıyla her şeyi ben de okudum. Bazılarının bize yasaklanmasına rağmen. Mesela "İlahi Komedya"yı okumamı istememişti babam.

* Ama dolabın içinde gizli gizli okuyordunuz...

Evet. Ansiklopedi de okudum.

* Bunlar mı sizi 'ukala'fyaptı?

Şimdi bunların hepsini bildiğin zaman, kendini sınıfın önünde buluyorsun. İlkokuldaki adımf"ayaklı kütüphane"ydi. İkinci sınıf öğrencisiyken beşinci sınıf öğretmenleri sınıflarını motive etmek için beni çağırırlardı. "Bakın, adam neler biliyor" diye.

* Bu egonuzu besliyordu tabii.

Hem de nasıl... Ablaların, ağabeylerin önünde bilgiçlik taslıyorsun.

*n Okumak oyun yerine geçmiş.

Bunun zorunlu sebepleri de var. Biz çok kıt kanaat geçinen bir aileydik. Kemal doğduğu zaman dört tane çocuk var evde. Babamla abim dışında evdekilerin giysilerini annem dikerdi. Anneme bir yardımcı gerekirdi. Kızkardeşim Serpil çok ufak olduğu için o yardımcı bendim. Kemal bebekti, başında oturmak durumundaydım. Otururken de yapacağım bir şey yoktu, okuyordum. Uyuyor uyanıyor, mamasını veriyorsun...

FUTBOLU BENDEN İYİ BİLEN YOK
* Kendinizi şu gün nasıl değerlendiriyorsunuz? Her şeyden biraz mı anlarsınız, çok iyi mi?

Bazı şeylerden çok iyi anlıyorum. Geri kalanını da çok iyi izliyorum. Bu çok önemli. Futbolu bilerek yazıyorum. Futbolu benden iyi bilen de yoktur. Resmi mesela hiç bilmiyorum, ama gittiğim her ülkede, ben millet gibi çarşı pazar dolaşmıyorum, müzeleri geziyorum.

* Enis Batur'un bir eleştirisi vardı sizin için: "Sanat, mimari bilgisi hiçe yakın ama kendisine komik göründüğünü söyleyebiliyor" demişti?

Bana komik görünüyorsa niye söylemeyeyim ki? Ben ünlü bir mimar olarak bakıp da komik dersem bunun değeri başkadır, ama Hıncal Uluç olarak, "Aa Hıncal gülmüş" der geçersiniz. Bunun neresi yanlış? Bunun sorumlusu Uğur Mumcu. "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak." Bundan yanlış bir şey olmaz. Gözleriniz, kulaklarınız varsa, duygularınız varsa...

* Akrep burcusunuz. Kendinizde lider vasfı görüyor musunuz?

*Görüyorum.

* Kindarlık?

*Kindarlığım gençken vardı, şimdi yok.

* Bir diğer Akrep özelliği: Cinsel aktivitede yüksek potansiyel. Bu açıdan kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gazetelerde okuduklarıma bakılırsa ben çok iyiyim!

* Onlara bakmayın, siz kendinize bakın...

"Gecelerin adamı". "Her gün bir başka mankenle..."

* O eskidendi. Uzun zamandır kadın görmüyoruz ortada?

Benim hayatımda cinsellik hiç birinci plana gelmedi. Kalbimden bir şeyler hissetmediğim hiçbir insanla beraber olmadım.

* Neden uzun zamandır hiçbir kadının adı sizinle anılmıyor?

Çünkü bu piyasadan çekildim. Artık Erkekçe tarzı röportajlar yapmıyorum. O vesileyle yenilerle tanışma fırsatımız olmuyor. Yarışma jürilerinde görev almaktan vazgeçtim.

* Şu anda yaşamınızı paylaştığınız özel biri var mı?

Var ama özel hayatımdan bahsetmem.

* Nasıl farkedilmiyor, hiç mi dışarıya birlikte gidilmiyor?

Dışarıya değişik insanlarla gittiğim için hangisinin kim olduğunu nereden bilecekler? Ben biraz çağın dışında erkeklerdenim. Kadınlar arasında popüler olmamın en önemli sebebi budur. Benimle herhangi bir kadının arasındaki ilişki açıklanacaksa bunu açıklamak ona düşer. Çünkü ben açıkladığım zaman ilişkilerimi, bu bana şöyle bildirilir: Vay be şunu da götürmüş! Ama benimle birlikte olanları zedeleyebilir. Bizim toplumumuz böyle. Aynı şeyi erkek yaptığı zaman artıdır. Kadın yaptığı zaman eksidir. Benim listemde elli kadın varsa ben müthiş bir erkeğimdir, kadınların listesinde elli erkek varsa o orospunun biridir. Düşünce tarzı bu olduğu zaman ben "falancayla beraberiz" deme hakkını kendimde görmem.

Gerçek Hıncal
* Bir tarafınız kavgacı, sert, erkeksi; zaman zaman kabalaşabilen... Diğer tarafınız da tersine, sanatın her dalından zevk alabilen, feminen, narin ve duygusal. Hangisi gerçek Hıncal?

Düşüncelerimi savunurken baş üstüne baş tanımam. Sonuna kadar giderim. Ama özel yaşantımda onu çok görmezsiniz.

* Bu sizde bir çatlama yaratıyor mu, yani birbirinden farklı yüzlere sahip olmak?

Gayet dengeli taşıdığıma inanıyorum her ikisini de.

* İsminizin kişiliğinize katkısı nedir? Sizi motive etmesi, sizi şartlaması, hınc-al?

İsmimi hiç sözlük anlamıyla düşünmedim. İsmimi çok sevdim. Neden? Sıradan bir isim değil de ondan. Hıncal, başka hıncal yok.

* Niye bu kadar başkalarından farklılığın altını çizme ihtiyacı içindesiniz?

Farklıyım da ondan!

* Sevgi açlığı mı?

*Sevgiye aç olmayan insan tanımıyorum, sevgiye doyulmaz. Ama beni sevsinler diye hiçbir uğraşım olmadı.

* Hangi kanalı açsam siz, hangi dergiyi açsam siz. Her mekanda, her etkinlikte siz...

Benimle 24 saat yaşarsanız reddettiğim TV/dergi/gazete tekliflerine şaşarsınız. 24 saat çok iyi bir vakit. 7:30'da kalkıyorum. 8:30'a kadar Sabah gazetesini okuyorum. 8:30-9:30 arası traştı, banyoydu, kahvaltıydı. 9:30'da evden çıkıyorum, 10:30'da gazeteye gidiyorum. Yarımda bitiyor işim. Bir saat öğle yemeği. Saat ikide evde oluyorum. İkiden altıya kadar müzik dinliyor ve okuyorum. En büyük avantajım TV seyretmemek. Altıdan itibaren akşam yemeği ve yaşam bölümü... Eskisi kadar aktif değilim. Evvelden davetlerin hepsine katılırdım. Son zamanlarda kendimi yorgun hissediyorum.

* Yaşamınızı paylaştığınız kişi size enerji vermiyor mu?

No comment!

MASKEYE ALIŞTIM
* Hıncal Uluç o kadar şen şakrak değil sanki. Dipte büyük hüzünler var ve kapatıyor onu?

Hatta melankolik olduğumu, tedavi gerektiğini düşünüyorlardı ben lisedeyken. Kendimi şen şakrak olmaya zorladım ve başardım. Gülmek için gülme hissinizi beklerseniz ömrünüzün sonuna kadar gelmeyebilir.

* O meşhur kahkahanız kendinizi zorlayınca mı çıkıyor?

Başlangıçta öyleydi sonra alışkanlık oldu. O sahte gülücükler var ya, maske; 'oyuncu gülücüğü' dediğimiz o şeyden nefret etmemek lazım, çünkü o maskeyi yüzünüze taktığınızda gülünecek şeyleri daha iyi görmeye başlıyorsunuz.

* Hayatınızın en hüzünlü yanı nedir?

Şu anda herhangi bir şey yok. Bu da iyi bir şey değil. İnsan ya mutlu olur ya huzurlu, ikisi birden olamaz. Mutlu olduğunuz anda huzuru kaybetmeye başlarsınız çünkü mutluluğu kaybetme korkusu başlar. Her şeyiniz huzurluysa zaten sizi mutlu eden bir şey yok, kaybedeceğiniz bir şey yok, korkunuz yoktur. Şu anda hayatımda daha çok huzur var.

CENNETE GİDERİM
* Ölüm fikriyle aranız nasıl?

Ölüm konusunda kaderciyim. Benim inandığım Tanrı beni bu dünyaya gönderdi, "Sen savaşını yap. Ne zaman biteceğine ben karar veririm" dedi.

* Nasıl yargılanacağınızı düşünüyorsunuz?

Dedem Kilis müftüsüydü; "İyi insan olursan Sırat Köprüsü'nden geçersin" derdi. Ben artılarımın fazla olduğuna, beni cennete taşıyacağına inanıyorum.

* Ne sıklıkla ağlarsınız?

Çok. Ama dayanıklıyımdır. Annem öldüğünde babamın nasıl çöktüğünü gördüm. "Ailenin direği olmak sana düşüyor, sağlam duracaksın" dedim. Annem öldüğünde ağlamadım. Babamın ölümünde ağlamadım; ama bugün hissediyorum ki iyi değil. Ağlaman gereken yerde ağlayacaksın, çünkü acısını sonra ödüyorsun. Şimdi ben mesela sağlıksız bir insanım. Stresin rol oynadığı ne varsa bende. Beş defa midem kanadı. Bir böbreğim alındı. Bağırsaklarımdan 15 santim kesildi. Diyaframım delindi, şekerim var, tansiyonum var, kolesterolüm var.

* Bunların hepsi zamanında ağlayamamaktan mı?

Zamanında kendini zorlamaktan. Orada güçlü duruyorsun, seni kurtarıyor ama sonra...

Evde kimse yok
* Evinizin kapısını çaldığınız zaman içeriden birisi size kapıyı açsın istersiniz. Birlikte olduğunuzu söylediğiniz hanımefendi, içeriden size kapıyıfaçan biri mi?

Devamlı evde olan birisi yok. Şimdi evimi içeriden birisi açmalı ama, ille de içeriden biri açacak diye içeride birisi olması gerekmez. Bütünfkoşullarıyla beraber o "içerideki" olmaya hazır olduğu zaman, bu da bir kere oldu, onunla da evlendim.

* Hâlâ eski karınıza, Holly'ye aşık olduğunuzfsöyleniyor.

Sebebi şu: Bizim millet böyle şeylere alışkın değildir. Bizde boşandın mı ya ondan söz etmez ya da nefretle söz edersin. Eski karısından bu kadar güzel nasıl söz edebilir, diye düşünülür. Benim kafam kötü şeyleri siler ve unutur. Güzel şeyleri hatırlayacaksın.

* Sonra neden evlenmediniz?

İkinci, üçüncü evliliklerin bence en büyük çürüme sebebi, insanların daha evvelki evliliklerinin mukayeselerini sık sık ortaya atmaları. Yani ben yeni karımı Holly ile mukayese edersem eğer, o evlilik yürümez. Öyle birisi karşıma çıkmalı ki mukayese etmemeliyim.

* Hep ettiniz herhalde ki...

Ediyorsun ve Holly'nin sahip olduğu özellikleri onda göremiyorsun. Yeni karım Holly'nin üstünlüklerine sahip olmazsa o ilişki biter.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır