Gelelim maçın ayrıntılarına...
1- Hakan Şükür "Acaba formsuz mu?" türünden sorulara net bir yanıt verdi: "Ben Avrupa'nın en iyi forvetlerinden biriyim. İyiyim. Tokyo'da görüşelim!"
2- Yıldıray sakatlanıp çıkarken notlarıma baktım. 43 dakika içinde biri golle sonuçlanan 3 mutlak gol pası vermiş ve ilk golümüze de imzasını atmıştı. Şimdi bu minik dev adama şapka çıkartılmaz mı?..
3- Bir de tribündeki futbolcularımız vardı. Biri sanki sahadaymış gibi ter döktü, çalışıp didindi. Bu, Bülent Korkmaz'dı. Her pozisyonda arkadaşlarına bağırdı, alkışladı, moral desteği verdi. Sonunda Arif, dördüncü golü atınca tribüne, Bülent ve yanındaki arkadaşlarına koşup sarıldı.
4- Avusturya Milli Takımı, Herzog'a endeksli bir ekip. Herzog sağa sola koşacak, Herzog gol pası verecek, Herzog Okan'ı durduracak... Olmadı tabii! Bizimkiler maça ağırlıklarını koydukları andan itibaren de Avusturya üçüncü sınıf bir takım haline geliverdi. Türk Milli Takımı ise neresinden baksanız, "Bir dünya takımı"ydı.