Kızılay Genel Başkanı: "Başbakan neye imza attığını bilmiyor!"
Birkaç gündür masamda Kızılay Kurumu'yla ilgili çok önemli bir rapor duruyor. Raporun altında BaşbakanlıkTeftiş Kurulu Başkanı Osman Nuri Oduncu'nun imzası var. Daha da önemlisi, Başbakan Bülent Ecevit'in onayladığı bir rapor bu... Yani Başbakan, gereğinin yapılmasını istiyor!
Rapor, maalesef Kızılay Kurumu'nda süregelen yolsuzluklarla ilgili soruşturma sonuçlarını içeriyor. Maalesef diyorum, çünkü ARENA Ekibi'nin Türkiye'yi sarsan "Kızılay Depolarının İçyüzü" ve "Çadır Bezi İhalesinde Rüşvet" haberlerinden sonra, bu kurumda bir düzelme olduğunu sanıyordum.
***
Genel Başkan Ertan Gönen, Kızılay'ın çöken imajını düzeltebilmek için yoğun çaba harcıyor, kurumda çağdaş yapılanmanın başladığını söylüyordu. Biz de bu iyi niyetli gayretlere destek veriyorduk. Çünkü Konfiçyüs'ün dediği gibi, kötü düşünenlerin, kötü insanlar olduğuna inanıyorduk.
Ancak Başbakan Bülent Ecevit'in kısa bir süre önce onayladığı söz konusu rapor, ARENA Ekibi'nde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Kızılay'a yönelik iddiaları soruşturan müfettişler, bazı olumlu gelişmelerin yanısıra, usulsüz işlemlerin devam ettiğini tespit etmişler.
Müfettişlere göre; adları yolsuzluklara karıştığı için cezalandırılması gereken görevliler, halen yetkilerini koruyor!.. Tıbbi malzeme alımlarında, eski alışkanlıklar devam ediyor... İhalelerde şeffaflık sağlanamadığı gibi, kurumun gelir gider rakamlarında çelişkiler bulunuyor.
Raporun sonuç bölümünde ise, aralarında Genel Başkan Ertan Gönen'in de bulunduğu bazı yöneticilerin yargılanmak üzere savcılığa sevkedilmesi ve Kızılay'ı yöneten kadronun görevden alınması isteniyor.
Başbakan Bülent Ecevit'in hiç tereddüt etmeden imzayı bastığı bu rapora rağmen Ertan Gönen ve ekibi, gitmemekte direniyor. Hatta raporu okuduktan sonra Başbakan'ın "bunadığını" iddia ederek şunları söylüyor:
"Başbakan zaten bunağın biri!.. Neye imza attığını bilmez. Biz onun imzasıyla burayı terketmeyiz." O sırada Genel Başkanlık makamında bulunan bazı tanıklar, bu çirkin ifadeyi bir tutanağa geçirip, imzalıyorlar.
Tutanağı okurken gözlerime inanamadım, hatta utandım. Hipokrat yemini etmiş bir hekim olan Ertan Gönen'in bu üslubu kullanabileceğine inanmak istemiyorum... Dilerim maksadı yanlış anlaşılmış olsun!
***
Felaketzedenin umudu, dara düşenin can yoldaşı Kızılay'ımızın prestiji yerlerde sürünüyor.
Anlaşılan bu tarihi örgütün, mevcut kadroyla halkın güvenini yeniden sağlayabilmesi çok zor. Kızılay'ı, sömürenlerin tasfiyesinden başka çözüm yolu olmadığı görülüyor.
Yeniden yapılanma sürecinde ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Akut gibi sivil toplum örgütlerinin yönetime ağırlıklarını koymaları gerekecek.
Dr. Erdan Gönen'e gelince... Bu raporu aklanmak için bir fırsat sayıp, bizzat kendisi savcılığa başvurmalı. Genel Başkanlık koltuğunu da derhal boşaltmalı.
Unutmamalı ki fırsat, insanın kapısını iki kez çalmaz.
"Hırsız TV" hırsızlıkta dünya rekoru kırdı
Bunca yıldır Türkiye'yi soyan hırsızları teşhir eden haberler yaparım, ama böylesine gözü dönmüş bir hırsıza ilk kez rastlıyorum.
Ar damarı çoktan çatlamış bu hırsız, önce internette çalıntı logoyla yayıncılığa başladı. Sonra aynı hırsızlık malı logoyla, televizyon patronluğuna soyundu. Logo hırsızlığı belgeleriyle internet sitelerinde manşetlere taşındı.
Hırsızın televizyonunda çalışanların haklarından tutun da, haber görüntülerine kadar, herşey çalıntı... Televizyonun yasalara uygun hiçbir yanı yok! Adı üstünde "Hırsız TV!.." (Bakalım yetkililer bu gerçeğin üzerine ne zaman gidecekler?)
Başka kanalların onca emek ve parayla elde ettiği görüntüleri, öylesine gözü dönmüş şekilde çalıyor ki, hırsızlık masası dedektifleri bile şaşırıp kalıyor. Ama her hırsız gibi, o da parmak izi bırakmaktan kurtulamıyor. Örneğin CNN Türk, ya da NTV'den çaldığı görüntüleri, kendi haberiymiş gibi verirken, bazen bu kanalların sunucularını, ekrandan almayı unutuyor!
Ama dünya medya tarihine geçen hırsızlık rekorunu geçen akşam kırdı:
Hırsız, NTV'den çaldığı görüntülerle New-York'ta düşen uçağın haberini, güya smültane tercümeyle veriyordu. Oysa fonda NTV'nin başarılı haber sunucusu Defne Sarısoy'un sesi duyuluyordu! Televizyon tekniğini hiç bilmeyen seyirciler bile, bunun bir canlı yayın hırsızlığı olduğunu farketmişlerdi.
İnternetteki Objektif Haber Sitesi de bu hırsızlık rekorunu okurlarına "Türkçe'den Türkçe'ye smültane tercüme yapıldı!.." başlığıyla duyurdu.
Dedik ya, bu eşi görülmedik, azılı bir hırsız! Ar damarı olmadığı için, utanma, sıkılma gibi duyguları çoktan yitirmiş! Sık sık aynaya bakıp tükürmesi gerekirken, görüntülerinin çalınmasına karşı çıkan NTV'ye gazetecilik dersleri (!) vermeye kalkışabiliyor!
Eeee, atalarımız boşuna "Yavuz hırsız, ev (görüntü) sahibini bastırır!" dememişler!
|