Bürokratı "Cumhuriyet şehzadesi" yaparsan işte böyle olur...
Kimine haksızlık, kimine kayırma!..
Habertürk tv'nin haberi dehşet vericiydi!..
Zekeriya Temizel, bankacı Erol Aksoy'a 250 milyon dolarlık kıyak yapmış, bir sürü işadamını elleri kelepçeli zindanlara gönderirken üstelik...
İlginç haber şöyle:
Geçen yılın Kasım ayı...
Zekeriya Temizel, 7 bankaya el koymuş...
Bugün bütün ekonomistlerin hemfikir oldukları anlamda, başka "akil" önlemlerle pekala çok daha külfetsiz biçimde düze çıkartılabilecek bankalara "engizisyon nobranlığı" ile el konularak Hazine 15 milyar dolar yükün altına sokulmuş...
Ama aynı Temizel, İktisat Bankası'na "sadece bir tavsiyede" bulunmayı tercih etmiş...
Yazı ile, "Kıbrıs'taki Deposit Bank'ın açıklarını İktisat'a devret, o pisliği temizle!.." demiş...
Erol Aksoy derhal "kokuyu almış", öteki bankasının off-shore açıklarını olduğu gibi İktisat'a devretmiş...
Böylece, 250 milyon dolarlık bir "yük" önce İktisat'a, oradan da Hazine'ye geçerken, Erol Aksoy da off-shore'ların "cezai sorumluğu"ndan yırtmış...
Nasıl kıyak ama...
Üstelik para, en baba bankayı kurtaracak veya en kalantor işadamına nüzül indirtecek miktarda...
Gerçi, üç hafta sonra Zekeriya bey, sevgilisine günde beş sefer mektup gönderen liseli melankolikler misali bir mektup daha döşeniyor Erol Aksoy'a....
"Kıbrıs'taki bankanızın İktisat'a devredilmesini uygun görmüyoruz" diyor ama "olanlar" olmuş oluyor(!)
Hoppalaaa!. demeyin...
Birinci mektubu yazan zat-ı şahaneleri, ya 250 milyon doların haşırt diye Hazine'ye "gireceğini" bilmeyecek kadar bu işlerden habersiz, o vakit bankaların tepesinde ne arıyordu, diye sormak iktiza eder...
Ya da, bile bile lades!.. Çok çok feci bir tablo!..
Niyeti ne olursa olsun, Zekeriya Temizel, Erol Aksoy'a objektif olarak, Türk filmlerinin değişmez fabrikatörü rahmetli Hulusi Kentmen'in, garibanlara ömrü boyunca yaptığı kıyaklardan büyük bir kıyak yapmıştır.
Demek ki, şapkadan tavşan sadece cambazhanelerde çıkmıyormuş, diyeceğim ama bu Temizel'in çam devirmesinden fenalıklar geldi, canım şaka yapmak bile istemiyor.
Ecevit, bütün bankaların tepesine böyle bir "şehzade" oturtmakla milyonlarca insanı yaktı, kavurdu...
Bir mektupla kimini ihya, kimine zindan!..
Bizimki gibi bir orta zekalılar cennetinde işin zindan kısmına bakan budalalar sandılar ki, hukuk ve adalet çarkı işliyor!..
Hayır, işleyen çark bambaşka bir çarktı!..
Şeytanlar kazanırken, dürüstler yanıyordu çünkü...
Çünkü, BDDK'nın daha başka hangi bankaları bu biçimde uyardığı henüz ortaya çıkartılmış değil...
Açıkça söyleyeyim, kimse gizli gizli yaptığımı düşünmesin...
Büyük SABAH grubunun uğradığı haksızlığı yazmıyorum, söylemiyorum.
Kamuoyu vicdanı o meseleyi zaten anladı ve anlayacaktır.
Benim söylemek istediğim şudur:
Zekeriya Temizel, sırat köprüsünden geçtiği bir dönemde Türkiye için gerçekten "yanlış seçim" idi...
Paldır, küldür...
Şehzade kafalı...
"Ben yaptım oldu"cu..
İnatçı, dediğim dedik, öttürdüğüm düdükçü...
Olmadı halbuki...
Yarattıkları linç ve işkence ortamı şimdi tersine dönüyor.
Hukuk, adalet ve rasyonellik galebe çalışıyor.
Temizel, işssiz bıraktığı kravatlıların, çok iyi yetişmiş binlerce insanın ve ekonominin dengelerinin altüst olmasından yaralanan milyonlarca insanın vebalini taşımaktadır.
Bu vebali, Erol Aksoy'lara yapılan kıyaklar silip götürmez!