kapat
15.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Hangi Galatasaray?.. Dünkü mü, bugünkü mü?..

Fena halde takıldığım bir sakız var.. Özellikle, kendilerine her nedense Lucescu dalkavukluğunu görev edinmişlerce hemen her gün çiğnenen sakız..

"10 kişisi gitmiş Galatasaray.."

Futbol takımı dediğin zaten 11 kişi.. O zaman bugün oynayan takım, Galatasaray'ın B takımı oluyor.. B takımı ile de ligde lider olmak ve de şampiyonlar liginde yola devam etmek, Teknik Direktörün muhteşem başarısı, dahiyane satranç oyunları ve inanılmaz moral motivasyonu sonucu oluyor tabii..

Şampiyonlar Liginde Galatasaray'ın, İtalya, Hollanda ve Fransa lig sonuncuları ile mücadele ettiği kimsenin umurunda değil.. Türkiye liginde ise, rakipler, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzon'u gene ayni yazarlar hem de nasıl yerin dibine soktuklarına göre, bunları sadece 1 puan geride bırakmak nasıl bir başarı oluyor, sorusunu da kimse kendi kendine sormuyor..

"10 kişisi giden Galatasaray.. 10 kişisi giden Galatasaray.."

Peki o 10 kişi gitmeden, geçen yıl A(!) takımı ile ne yapmıştı Lucescu?.. Fatih Terim almadık kupa bırakmamıştı, içerde dışarda.. Başladığı her yarışmayı zaferle kapayıp, takımı Lucescu'ya devretmişti.. Hangi kupayı aldı, Romen?..

Bu da soru değil, bizde..

Gelelim, dalkavuk sakızına..

10 kişisi gitmiş bu yılki Galatasaray edebiyatına..

En büyük yanılgı orda..

Çünkü bu yılın Galatasaray kadrosu, geçen yılınkinden çok daha iyi..

Hayır, Taffarel, Hagi, Popescu, Emre başta, gidenleri inkar etmiyorum.. Onlar çok büyük bir Galatasaray'ın oyuncuları idiler..

Ama geçen yıl neydiler?.. Bu yıl kalsalar ne olacaklardı?..

Hagi gücünü giderek yitiriyordu. Galatasaray düşmanı bir cunta, bu büyük futbolcunun yolunu kesmek için özel tuzaklar kuruyorlar ve başarıya ulaşıyorlardı. Hagi'nin Galatasaray'a artık yararı mı, zararı mı var, belli değildi.

Hagi gibi büyük bir beyin Popescu, Galatasaray savunmasının en eleştirilen adamı oluyordu.. Giderek daha ağır kaldığı için..

Taffarel, futbol yaşamının son günlerine geldiğini belli ediyordu..

Emre önemli bir futbolcuydu, ama kafasına Avrupa'yı koymuştu. Artık Galatasaray için oynamıyor, elini taşın altına koymuyordu. Okan da öyle.

Jardel, küçük maçların top tam ayağına ya da kafasına yollanırsa, lütfen vuran, ama Fener gibi büyük maçların satıcısı Jardel, bir de aldığı büyük para ile takımı içerden çökerten adamdı. Kendi alacakları durmadan ertelenirken, futbol takımının tüm alacağından fazlasına mal olan Jardel'den herkes nefret ediyordu. Jardel Galatasaray ruhunu yıkan adamdı.

Fatih zaten Lucescu tarafından devamlı oynatılan biri değildi..

Ümit, belli bir yerin değişmez adamı değil, iyi bir jokerdi. Yani onun yerinin dolmaması söz konusu değildi..

Hepsinden önemlisi, geçen yılın takımı, artık zafere doymuş, Galatasaray'da motivasyonunu kaybetmiş gençler ve futbol yaşamlarının sonuna gelmiş yaşlıların karmasıydı..

Futbol tarihleri, bu duruma gelip de değiştirilmeyen takımlarım nasıl hezimetle kendi kendilerini yokettiklerinin sayısız örneği ile doludur..

Galatasaray bu duruma düşmedi. Çünkü takımın iskeletini oluşturan futbolcular, kendi kendilerini şu veya bu şekilde tasfiye ettiler ve yeni, yepyeni bir Galatasaray'ın doğmasına imkan sağladılar..

Galatasaray gidenlere aslında teşekkür borçludur. Hiçbir Teknik Direktör ve yöneticinin cesaret edemeyeceği devrimi onlar yaptırdılar..

Gidenler, Galatasaray'ın geçen yıl nasıl büyük kadroya sahip olduğunu ortaya koydu.. Geçen yıl devre arasında Uluslararası dev bir turnvada oynayan ve büyük başarılara imza atan yedekler, bu gösteriye rağmen Lucescu'nun güvenine sahip olamamışlardı. Romen, ayni Galatasaray'ı üç günde bir sahaya sürüp tüketeceğine, ligde bu yedeklerden yararlanmayı düşünse, ligi çok rahat kazanır, Şampiyonlar Liginde de Real'in önüne çok daha dinç bir takımla çıkardı. Cesaret edemedi, ikisini de kaybetti.

Bu yıl, o unutulan yedeklerin nasıl büyük adamlar olduğu ortaya çıktı..

Gidenlerin yerine de, onları hiç aratmayacak yeniler geldi.. Bıkmış, usanmış, motivasyonunu yitirmiş değil, hırslı, başarıya susamış, zafere aç, kendini göstermek için çırpınan yedekler..

..Ve de yeni transferler..

Mondragon, Taffarel'i aratmadı. Hatta daha iyiydi.. Hagi gibi bir ustanın yerine, bir başka usta Sergen gelmişti.. Emre gitmiş, ama ayni yeteneklere sahip Berkant alınmıştı. Popescu yoktu ama, bugüne dek forma yüzü görmeyen Emre ve Vedat milli takım düzeyinde form göstermişlerdi..

Galatasaray'ın o müthiş, o zaferlerde en çok payı olan orta alanından dört kişi, Hagi, Emre, Okan, Ümit gitmişti ama, kalan tek adam, zafere götüren orta alan taktiklerinin kilit oyuncusu Suat, bu yıl takımın ilk 11'inde yer bulamıyordu.. Berkant'ı orta alanda deneme gereği bile duymuyordu Lucescu.. Hatta zaman zaman Sergen'i bile kenarda oturtuyordu.. O zaman, bu Galatasaray, nasıl geçen yılkinden kötü oluyordu.. Bir de, ülkenin en iyi yerli forveti, bir başka gol kralı Ümit Karan'ı transfer etmişken..

Bu yılın Galatasaray'ı geçen yılın Galatasaray'ından fizik olarak, moral olarak, hırs olarak çok daha güçlüdür.. Bu yılın Galatasaray'ı en az geçen yılki kadar geniş bir kadro zenginliğine sahip olduğunu, on oyuncusu eksikken, şimdi Şampiyonlar Ligindeki rakibi Roma'ya sezon başında kök söktürerek kanıtlamıştır.

Lucescu, bu ülkenin gelmiş geçmiş en talihli hocalarından biridir. Elindeki harika kadro ve arkasındaki şeyinde keramet bulan dalkavuk medya ordusu, bu ülkede hiçbir Teknik Direktöre nasip olmamıştır..

Geçen yıl o kadro ile tek kupa alamayan Lucescu bu yıl Galatasaray'a zaferler borçludur. Sözde değil, gerçek zaferler..

Star'dan şikayet!..
Yurt içinden ve dışından şikayetler alıyorum.. Star'dan.. Dışarda Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi maçlarını, içerde de, İtalya'dan naklen yayınları alamıyorlarmış..

Araştırdım.. Özeti şu?..

Star, Galatasaray'ın maçlarını ve İtalya Liglerini uyduya çıkamıyor. Uluslararası kurallara göre, bu maçlar için her bölge televizyonu ayrı yayın hakkına sahip, bunun için para ödüyor. Star bu yayınları uyduya çıktığı zaman, dünyanın her yerinde seyirci, hiçbir ücret ödemeden, o yerel kanala abone olmadan, dekoder falan kullanmadan, Star'dan maçı izleyebiliyor. Bu da yayın haklarını satın alan yerel TV'lerle haksız rekabet yaratıyor.

Bu yüzden Star, mesela İtalyan lig maçı yayınlarken, uydu bağlantısını kesiyor ve EuroStar kanalını buraya veriyor.

Türkiye'de Star'ı kablolu TV'den alanlar, İtalya maçını rahatça izlerken, antenle uydudan alanlar, birden EuroStar'ı izlemeye başlıyorlar, maç bitene kadar.

Star yetkilileri "Yapacak başka şey yok" diye özür dilediler..

Var oysa.. Bol miktarda sattıkları ve milletin elinde kalan işe yaramaz Teleon dekoderlerini devreye sokabilirler. Bu maçları, hem Star'dan, hem de şifreli Teleon'dan verirler. Böylece Uluslararası kurallar ihlal edilmeden bir ölçüde çözüm bulunabilir gibi geliyor bana..

SPOR DUVARI
* Cimbom Yönetimi, Terim'e "Futbol A.Ş'nin başına geç" teklifi yapmaya hazırlanıyor. Bazı şeyleri AŞtıkları anlaşılıyor.

* Hakan Ünsal da Lazio'ya gidiyor. Cimbom'da yeni slogan; "Bir gün herkes İtalya'da oynayacak."

* Galatasaray fikstür düzenlemesi istedi. Bir de tüm Türk takımlarına Avrupa isimleri verilmesini isteseler şampiyonluk garanti.

* Ergin Ataman İtalya'da prens ilan edildi. Bu İtalyanlara güven olmaz. İlk yenilgide adamı Çokoprens ilan edip yerler.

* Sporda "bu ülke için seve seve" sloganı işlemez. Rüştü örneğinde de olduğu gibi, bazen "döve döve".

* Fatih Akyel de Galatasaray'a geri dönüyor. Futbolda da "hayali ihracat" yapmaya başladık ya helal olsun bize.

Hakan&Utku



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır