Türk sinemasının kara yılı

Ekonomik kriz yüzünden sinemacıların içi kan ağlıyor. İzleyici hasılatı bakımından sinema bu yıl en kötü sezonunu yaşıyor...
Türk sinemasının 87'inci yaşı dün sabah Taksim Cumhuriyet Anıtı'na konulan çelenklerle kutlandı. Çeşitli sinema dernekleri paneller düzenledi ama sinemacılara bakarsanız hepsinin içi kan ağlıyor. İlk Türk filminin çekildiği 1914 yılından beri Türk sineması en kötü sezonunu bu yıl yaşıyor. Ekonomik kriz, sinema seyircisini de vurdu.

3 HAFTADA 50 BİN KİŞİ
Bu yıl 38'inci Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi film seçilen "Büyük Adam Küçük Aşk" bile 3 hafta sonunda sadece 50 bin sinemaseveri salona çekebildi. Oysa iki yıl önce yine Altın Portakal'da en iyi film seçilen "Salkım Hanım'ın Taneleri" 350 bin izleyiciye ulaştığı zaman, yapımcısı Şükrü Avşar "Zarar ettim" diye dertleniyordu.

MASRAFLAR ÇIKMADI
Yılan Hikâyesi'nin Zeyno'su "Maruf" adlı filmde oynayabilmek için diziden ayrılmayı bile göze aldı. Ancak gişe gelirine ortak olduğu film, 5 bin 200 kişi tarafından seyredilince henüz masrafını bile çıkaramadı! İşte sinemacıların konuyla ilgili yorumları...

Ersin Pertan (Yönetmen): 'Yırttık' sanmıştım
Geçen yılki rakamlara bakarak aslında oldukça ümitlenmiştim. "Tamam bu iş yırttık" diye düşünmüştüm ama bu yılki rakamlar beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Ekonomik kriz ülkedeki her sektörü etkilediği gibi sinema sektörüne de fena halde darbe vurdu. Kriz bittikten sonra yeniden yukarılara çıkmanın hesapları yapılmalı ve bu arada seyirci sinemadan soğumamasının yolları aranmalı.

Meltem Cumbul (Oyuncu): Dayanışma yok!
Ekonomik kriz Türk sinema sektörünü fena halde vurdu. Aslında sinemanın ve sinemacıların dayanışma içinde olması gerekir. Yabancı filmlerde de durum farklı değil. O kadar beklenen "Moulin Rouge"ın hasılatı bile beklenenin çok altında kaldı. Avrupa sinemasının bu yıl en başarılı filmi olan "Kurtların Kardeşliği" bile öyle bir fiyaskoyla sonuçlandı ki bizim Türk filmlerinin hali ne olsun?

Mehmet ÇALIŞKAN