SPK eski Başkanı Ali İhsan Karacan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve icraatlarına yönelik eleştiri dozunu artırdı. Karacan Dünya Gazetesi'nde yayınlanan makalesinde, "Banka murakıpları tarafından hazırlanan ve suç duyurusunda bulunulması istenen her raporun kusursuz, doğru ve yansız olduğunu ileri sürmek doğru değil" dedi.
Çalışma hayatının büyük bölümünü murakıp olarak geçiren Karacan, yazısında bir denetim raporunun kendi iç denetim mekanizmalarından geçirilmesi gerektiğini belirterek şu noktaların üzerinde durdu:
* Bugün BDDK'da gerek üzerinde yaratılan yanlış kamuoyu baskısı nedeniyle gerekse halen BDDK içinde BDDK misyonuna yabancı kalanların yarattığı etkiyle murakıp raporlarının incelenemez oldukları, düzelttirilemeyecekleri; oldukları gibi işleme konulmalarının zorunlu olduğu yönünde son derece yanlış bir kanı hakim olmuş gibi bir görünüm var.
* Bu kanının değişmesinin gerektiğini düşünüyorum. Ancak raporlardaki hata, noksanlık ve eksiklerin düzelttirilmesinin de hem yönetmelik hükümlerine hem de bunun yanı sıra bir denetim kurulunun geleneklerine de uygun bir biçimde yapılma gereği var.
* Çözüm, gerekli iradenin kararlı ve doğru bir biçimde kullanılmasında yatıyor. Bu konuda özellikle hem murakıplara hem de Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu Başkanı'na ve doğal olarak da BDDK Başkanı ile kurul üyelerine çok büyük bir görev düşüyor.
* Yoksa bazı özensizliklerden ve bir kısım özensizlerden yola çıkarak BDDK içindeki kurul geleneği ve disiplinin ne demek olduğundan habersiz bazı "kifayetsiz muhterisler" kendi yarattıkları sorunları murakıplara fatura etme peşindeler. Bu kifayetsiz muhterisler işler biraz daha ters giderse "bu raporları kim yazdıydı?" deyip günah keçisi aramaya başlayacaklar.
Karacan makalesinde bir murakıp raporunun hangi aşamalardan sonra suç duyurusu haline dönüşebileceğini tecrübelerini de katarak şöyle anlattı:
Raporları inceleme ve düzeltme işlemine eskiden bütün denetim kurullarının kurul başkanlıkları çok önem verirler ve çok ufak bir eksiklik, yanlışlık ve hata var ise ve hatta tereddütlü bir konudaysa bile raporları hemen ve aceleyle işleme koymamaya özen gösterirlerdi.
Bu işler ise ağırlıklı olarak eski, meslekte olgunlaşmış üstatlar tarafından yapılırdı. Son zamanlarda denetim kurulları kan kaybına uğrarken olgunlaşmış, kendilerini mesleklerine adamış üstatlarını da yitirdikleri için artık bu işi yapacak kişi bile bulmakta zorluk çekiyor olabilirler.
Günümüzde ise yaratılan yanlış kamuoyu yazılan bir raporun gözden geçirilmeden hemen işleme konulmasını istiyor ve hatta rapor ile ilgilileri daha baştan mahkum bile ediyor. Bu da raporların olası hata ve eksiklikleri ile yanlışlıklarının en aza indirilmesi sürecini ve olanağını azaltıyor, olumsuz etkiliyor. Bırakın raporun tümünü en küçük bir eksiklik, hata ve yanlışlık içeren raporlar denetim işlevinin etkinliğini ve itibarını azaltabileceği gibi hukuk sisteminin işleyişi ve etkinliği açısından sorun yaratabilirler.
Etkin bir yargılamanın başlangıç noktası iyi düzenlenmiş bir rapordur.
Hatta dışarıdan bakılınca son bir yılda kamuoyunda ve hatta daha da önemlisi bazı ilgili kişilerde "Yönetmeliklerin rapor düzeltme maddesinin işletilemez ve raporların da dokunulmaz bir tabu olduğu" şeklinde bir görünüm var. Yazılan raporları bırakın incelemek ve düzeltmek kapağını bile açmadan bir üst yazı ile savcılığa sevk edilmesi gerektiği gibi bir kanı oluşturuldu. Raporlar mürekkebi bile kurumadan bazı gazetelerde tefrika oldu; raporların kamuoyuna takdim biçimi adalet etkileyecek boyutlara ulaştı.
Karacan makalesinde murakıp raporlarının tekrar incelenebileceğini de belirterek makalesinde buna ilişkin kanun maddelerini tek tek saydı.