kapat
12.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 MODA
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Kırgız kökenli Afganlılar

Van'ın Erciş ilçesine bağlı bir köyde, Afganistan'dan göç edenler yaşıyor. Köyün adı Ulu Pamir...
Erciş'ten de Hara yoluna girince uzun süre gözlerimiz Ulu Pamir tabelasını aradı ama nafile! Jandarma, "Asfaltın bittiği noktaya kadar gideceksin" dedi, biz de yolu takip ettik. Yol giderek ıssızlaştı... Derken dorukları karla kaplı dağların arasından, kıvrılarak çıkan bir yolun sonunda karşımıza bir köy çıktı. Böyle bir köyün eşi benzerini bu bölgede hiç görmemiştim: Yolları, evleri düzenli, yemyeşil, çevresinde hayvanların otladığı, masal gibi bir yerÉ Köyün girişinde yüzü gülen bir korucu bizi karşıladı. Ulu Pamir'de 80 korucu varmış meğer... Bölgede bu kadar çok korucusu olan başka bir köy yok.

Açıkçası Doğu'da bu kadar yüzü gülen bir başka köy görmedim! Kiminle karşılaşsak, 7'den 77'ye herkes gülümseyerek selam verdi, halimizi hatırımızı sordu, bizi evlerine misafir etmek için birbirleriyle yarıştı. Afganistan'ın Pamir bölgesinden gelen Kırgız Türkleri, konuşmaları, kara koyunları, çekik gözleri ve yemekleriyle farklı bir kültürden geldiklerini bize hissettirdiler.

RUS İŞGALİNDEN KAÇTILAR
Yıllar önce, 1982'de Afganistan'dan Türkiye'ye gelmişler. Ama onlar Afgan değil, Kırgız. En çok onlara Afgan denilmesine kızıyorlar. Elmacık kemikleri çıkık, gözleri çekik, kırmızı yanaklı, güler yüzlüler...

Köyün muhtarı Cuma Taç bizi evinde misafir ediyor. Diğer konuklar Ruşbek, Halim, Abdülaziz, muhtarın eşi Hatice, komşuları RaziyeÉ

Soyadlarını Türkiye'de almışlar. Muhtar Cuma, Türkiye'ye gelişlerini şöyle anlatıyor: "Rus işgali vardı. Ruslar'ın Kabil'e girdiklerini haber aldığımızda kısa bir süre sonra bizim topraklarımıza da gireceklerini biliyorduk. O dönemde başımızda Hacı Rahman Kul Han vardı. Bölgedeki arazi çok zor olsa da tehdit altındaydık. Ve Pakistan'a geçtik. Pakistan'da hava çok sıcak olduğundan 300 kişiyi kaybettik..."

Ancak Pamir'den Pakistan'a geçiş, Kırgızlar için çekilmez olmuş. 10 bine yakın hayvanı olan, her gün ata binen Kırgızlar, Pakistan'daki yaşama bir türlü ayak uyduramamışlar. Ve uzun süren görüşmelerden sonra 1200 kişilik Kırgız grubunun yeni adresi belli olmuş: Türkiye ya da Alaska. Sonuçta, Türkiye'ye gelmişler.

KIZ ALIYORLAR AMA VERMİYORLAR
Kırgızlar Türkiye topraklarına alışmışlar ama geleneklerine de sıkı sıkıya bağlılar. Örneğin dışardan kız alıyorlar ama köylerinden bir kızın başka köyden biriyle evlenmesine izin vermiyorlar. Muhtar şöyle bir itirafta bulunuyor: "Dışarıdan evlenenlerin tipi çok güzel oldu, melezler güzel oluyor ama biz şimdilik kızlarımızı vermek istemiyoruz!" Görücü usulü mu geçerli diye sorunca "Seven sevene gider" diyorlar. Ama köyün gençleri başlık parasından şikayetçi oluyor. 2 milyar ile 5 milyar arasında değişen başlık paraları var. Dolar üzerinden başlık isteyen aileler de oluyormuş!

BİZ KELEŞLE BÜYÜDÜK!
Köyde 80 korucu var. Bu korucular devletten 120 milyon lira maaş alıyor. PKK ile mücadele sırasında Kırgızlı korucular çok operasyona katılmış: "Biz savaşçı milletiz. Silah kullanmayı çok küçük yaşlarda öğreniyor, dağlarda geziyor, ata biniyoruz. Bu yüzden de biz operasyonlara katıldık. Bir ara Apo MED tv'den hedef olarak bizi gösterdi, bu yüzden de bu köyü çok iyi koruyoruz" diyorlar.

Köy bir kez PKK militanlarının roketli saldırısına uğramış ama Kırgızlı korucular bu roketleri havada patlatmayı başarmışlar. "Biz Keleşle büyüdük" diyer Kırgızlar uzun süreden beri bölgedeki güvenli ortamdan dolayı mutlu olduklarını da ifade ediyorlar.

Taliban'a karşı savaşırdık
Köylüler televizyondan savaşı izliyorlar. Pamir dağlarından bambaşka bir coğrafyaya gelen Kırgızlar, anayurtlarında olsalardı şu anda Kuzey İttifakı'nın savaşçıları arasında yer alacaklar, komutanları da Raşit Dostum olacaktı!.. Kırgızlarla Afganistan'daki savaş ve Usama Bin Ladin üzerine konuşuyoruz. Hepsi söz birliği etmişcesine, "Usame Bin Ladin'i Amerika destekledi, şimdi bin pişman" diyor. Taliban rejiminin baskı rejimi olduğunu, insanlara zulmettiğini anlatırken de, "Bizim oralarda kadınların önemi büyüktür. Kadınlara karşı zulmu çok fazla oldu Tabilan'ın. Hoşgörü unutuldu. Bölgedeki Türk boyları tutucu değildir. Biz şimdi oralarda olsaydık Taliban'a karşı savaşıyor olurduk" diyorlar. Kırgızlar Amerikalıların işinin çok zor olduğunu söylüyor: "Bölgenin doğal yapısını bilmeden orada bir askeri birliğin başarılı olması çok zordur..."

Pamir: Ladin'in saklandığı dağlar
Pamir Dağları, Afganistan ve Kırgızistan sınırları içinde bulunuyor. Türkiye'ye gelip Van'a yerleşen Kırgızlar, Afganistan'ın kuzeyinden geliyor. Pamir dağları Afganistan'ın kuzeyinden doğusuna kadar uzanıyor. Kırgızlar yüksekliği 6 bin metreyi geçen bu dağların eteklerinde yaşıyorlardı. Usama Bin Ladin'in Afganistan'ın kuzey doğusundaki bu dağlarda saklandığı da iddia ediliyor.

KENAN EVREN GETİRTTİ
* Rusya'nın işgalinden kaçan Kırgızlar'ı Türkiye'ye Kenan Evren getirmiş. Onlara gösterilen topraklar da Van'a bağlı Erciş'te olmuş.

Hayatlarını kurtardıkları için çok memnun ama göç nedeniyle çok fazla kayıp verdikleri için de bir o kadar yaralıymışlar.

* Türkiye'ye uçakla getirildiklerinde çok zorlanmışlar: "Biz dağlarda yaşıyorduk. Önce Adana ve Malatya'ya götürüldük, ne yapacağımızı şaşırdık. İlk kez şehir görüyorduk. Afganistan'dayken çok nadir şehre giderdik, oradaki şehirler Türkiye gibi de değildi."

* Kırgızlar getirildiğinde aile başına 10 hayvan verilmiş. Onlar ne yapacaklarını şaşırmışlar. En fakir ailenin 150 koyunu olduğu günlerden sonra 10 koyuna alışmakta da çok zorlanmışlar!

* Köyde bir ilköğretim okulu var. Köyde herkes okuyor. Sağlık ocağı olmamasından yakınıyorlar.

* Kopuz çalıyorlar, olak oyunu oynuyorlar (at sırtında), katlama ve barsok dedikleri özel yemekleri var.

* Kadınları başlarına 'şapak' dedikleri özel bir örtü takıyor. Boyundan bağlamıyorlar, omuzlarından döküyorlar. Kadınlar kırmızı ve pembe rengi çok seviyor, yöresel kıyafetlerinden de vazgeçmeyi hiç düşünmüyorlar.

* Yatak yerine catak, gel yerine cel, git yerine get, kalem yerine kalam, beyaz yerine ak, anahtar yerine açgıç diyorlar... Bizden daha arı bir Türkçe kullanıyorlar!

Elif Ergu



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır