kapat

16.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


İstanbul'da asayiş bitti!..

İstanbul'da yankesicilik, kapkaççılık ve gasp, rekorlara vuruyor.. Adamlar artık tenha yer aramıyor, kentin en kalabalık yerlerinde pervasızca mesleklerini icra ediyorlar..

Serap Ettridge, Sabah'ta çalışıyor.. Güneşli İş bankasından para çekmiş, Halkalı Başbakanlık Toplu Konutlardaki evine gelmiş, arabasından inmiş kapıyı kitlerken arkadan bir araba yanaşmış, camdan yarı beline sarkan bir genç, omzundaki çantaya sarılmış. Araba gitmeye devam edince, Serap yere düşmüş.. 40 metre kadar sürüklenmiş.. Elbisesi paramparça olmuş, orasından burasından yaralanmış. Sonunda sapı kopan çantası araba ile uzaklaşmış, içinde parası, kimlikleri, cep telefonu dahil bir yığın şey var.

Bir delikanlı durumu görüp koşmuş ama sadece arabanın plakasını alabilmiş:

34 VB 7200!.. Karakol kayıtlarına göre çalıntı..

Bankaya gitmiş Serap..

Daha feci durum orda.. Banka çalışanları, büyükçe para çekenlerin şubeden itibaren izlendiğini ve banka civarında bu tür soygunların vukuat-ı adiye olduğunu anlatmışlar.

"Bunu biliyorsunuz da neden yetkililere haber vermiyorsunuz" diye sormuş..

"Verdik. Halkalı'da bir ekip var, yetişemiyoruz, dediler" yanıtını almış.

Eeee.. Eeesi şu.. Güneşli İş Bankası soyguncularla yaşamaya alışmış.

Peki ya alışmamış olanlar.. Yaşadıkları bu dehşet yüzünden evlerine tek başlarına gidip gelemez, geceleri sokağa çıkamaz olanlar?..

İstanbul bir asayiş felaketine hızla gidiyor..

Neden gidiyor:

1-Polis gücünün büyük bölümünü terör için harcıyor. Asayişe yetişemiyor.

2-Ekonomik bozukluk ve işsizlik özellikle gençleri suça itiyor.

3-CMUK diye çıkarılan bir garip yasa, taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakmış. Polis yakalıyor, savcılık ertesi gün gene sokağa salıyor ki, yeni suçlar işlesinler.. Polis giderek yaptığı işe inanmaz oluyor, umudunu yitiriyor ve işini artık ciddiye almıyor.

Çözüm?..

Şu üç maddelik tabloya bakıp bir çözüm çıkarabilen varsa, beri gelsin!..

Son çözüm:

Vatandaş başının çaresine bak!.. İstanbul artık dağbaşı!..

Abuzittin'e mektuplar.. Devam..
(Güneş Tecelli kırk yıllık dostu Abuzittin'e başbakanla katıldığı Davos gezisinin hiçbiryerde çıkmayan notlarını anlatıyordu mektubunda. Bugün ikinci ve son bölüm.)

Veda kokteyli de çok güzel geçti.

Clington da oradaydı.. Bana:

"Demirel Amerika'ya Erkan'ı da mı getirecek?

"Erkan kim sayın Başkan!"

"Burnumu tutan çocuk.. O gün burnumu tuttu.. Akşam Hillary ile kavga ettik. Nedir burnundaki çizik diye.. Çocuk burnumu tuttu o çizmiştir, diyorum inanmıyor..Ben senin nereni kime tutturduğunu iyi bilirim" deyince birbirimize girdik.. Getirecekse, söylesinler burnumu tutmasın.. İlla tutacaksa bari tırnaklarını iyi kessinler.."

Bu burun işi de moda oldu.. Ecevit'in Erbakan'ın.. Herkesin elinde bir çocuk, poz poz fotoğraflar.

Geçen gün kralın davetlisi, Arabistan'a giderken Erbakan'ın havaalanında başına gelenleri duymuşsundur. Hocanın kucağına torununu oturtmuşlar:

"Tutsana dedenin burnunu.. Hadi Hüdanurcum.. Bak kameramancı amcalar, fotoğrafçı amcalar bekliyor. Tut dedenin burnunu.."

Derken çocuktan bir hamle.

"Orasını değil yavrum yukarısını.. Burnunu tutacan burnunu.."

Erbakan "Lahevlavela.. Ben size bu çocuğa her akşam Mehmet Ali Erbil'i seyrettirmeyin demiyor muyum.. Aklı fikri şeyde."

Derken çocuk Necmettin Erbakan'ın burnunu tuttu.. Bir alkış bir sevinç:

"Tuttii!."

Erbakan:

"Aferin, ne de güzel tutarmış dedesinin burnunu benim torunum.."

"Tuttii!."

"Hadi bırak artık"

"Tuttii!.."

"Ulan uçağı kaçıracağız bıraksana burnumu.."

Torun da dede gibi inatçı.. Eli Erbakan'ın burnunda uçağa binmişler. Arabistan'a kadar öyle uçmuşlar.. Havaalanında Erbakan'ı kral karşılamış. Sen onun da burnuna yapış. Bir elinde Erbakan'ın ötekinde kralın burnu. Erbakan:

"Bıraksana Kral amcanın burnunu.."

"Tuttii!.."

"Benimki yetmiyor mu, amcanınkini bırak (Etraftakilere) Ben zaten bu Clington'u hiç sevmem.. Sen git televizyonlarda burnunu tuttur.. Bizim millete de taklidcilik var ya.. Hadi bakalım.. İşte bırakmıyor..

Kral bereket anlayışlı, nazik biri:

"Çocuktur hoca efendi kardeşim.. Bırakın tutsun.. Lakin Libya'ya da giderseniz Kaddafininkini de tuttu mu başınıza ne gelir bilemem!"

Abuzittinciğim mektubuma son verirken gereken yerlerinden öperim şekerim..

***

Sevgili Güneş yazısının boyunu yarı yarıya kısaltır ve beni iki güne bölmek zorunda bırakmazsa, ve de ah keşke muntazaman yazmaya başlarsa, her hafta sonu onu sizlerle buluşturmam mümkün olur..

Ankara Valisine!

"Kapılar açılsın, çatışmalar başlasın.."

"Dışarda kaçanın .mına koyun.."

"Hepiniz o....u çocuğusunuz."

"Ananın .mı Galatasaray.."

"El salla, çevik kuvvet el salla.."

"Çevik kuvvet cim bomun anasını s.."

"Ölecek, ölecek, öleceksiniz. Ananızın .mını göreceksiniz."

Bunları pazar günkü Ankaragücü- Galatasaray maçında yüzlerce kişinin nasıl utanmazca bağırdığını gördünüz, duydunuz mu, Vali Bey!..

Bunlar, bugün yapılacak Kupa maçının ilk uyarıları idi..

Bugün eğer ipin ucunu kaçırırsanız, tribünlerde neler olacak düşünmek bile istemiyorum..

Bu ülkede ahlaksızlık, valilerin (Ki yasa gereği il spor başkanıdırlar) ve Emniyet Müdürlerinin eyyamcılıkları yüzünden aldı yürüdü.. Bu rezil küfürler, sadece stada gelen birkaç yüz çocuğu değil, ekran başındaki milyonlarca taze beyni zedeliyor ve siz Sayın valiler "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diye "Görmem, duymam, söylemem"i oynamaya devam ediyorsunuz?..

PKK terörü bitti, Hizbullah bitiyor, şimdi tribün terörü mü bekliyorsunuz?.

Ahlaksızlık sizce suç değil.. İlle kan mı dökülmeli.. Az kaldı, siz böyle uyumaya devam ederseniz, kan da dökülür yakında..

Ne biçim valisiniz, ne biçim Emniyet Müdürüsünüz siz?..

Bugün bir kez daha göreceğiz!..

Duman'a..

Selahattin Duman her yıl, gazetelerde yayınlanan Sevgili mesajları üzerinde araştırmacı gazetecilik yapar.. Bir yazı için binlerce mesajı elden geçirir.

Ama bunu bulacağını sanmıyorum.. Çünkü o Turkish Daily News okumaz..

"Seviyorum your eyes

Çünkü onlar very nice

Bir kerecik look at me

Ondan sonra forget me!.."

Selahattin bu mesajın açıklamasını yapar herhalde, uzman bir dilci olarak..

Bir de şunun açıklamasını yapsın..

Bu mesaj Mustafa'ya.. "Dear Mustafa Öztürk" diye başlıyor, ordan anladım.

Ama "Pınar ve Ahmet" diye bitiyor..

İşte onu anlamadım..

Sen anladın mı, Selahattin?..

Aşk ve Gül!..

Hani güller vardır

Kokusunu duyarsın yalnızca

Kendini beğenmiş duruşlarına

Aldırmadan seversin onları

Bir gülü sevmek

Ve saklamak ömür boyu

Acısına katlanmak dikenlerinin

Ne kadar kanasa da ellerin

Sabretmek

İşte aşk budur sevdiğim..

(Dizeleri bana gönderen Yasemin Şengör'e teşekkürlerimle..)

SEVDİĞİM LAFLAR
Eğer sürekli işlerin kötüye gideceğini söyleyip duruyorsanız bir kahin olmak için iyi bir fırsat yakalamışsınız demektir.

Isaac Singer (Teşekkürler Uğur)

BİZİM DUVAR
Tufancılar diye bir örgüt bulunmuş.Peki ya yıllardır onların yüzünden başımıza gelmeyen kalmayan "benden sonra tufancılar" ne olacak?

Hakan&Utku

TEBESSÜM
Safaride Afrika ormanlarına dalan beyaz adamlar uzaktan gelen davul sesleri ile irkildiler ve kendilerine klavuzluk yapan yerliye sordular..

"Davul susarsa hapı yuttuk" dedi, yerli..

Davul sesleri giderek yaklaşınca, bu defa bir başka yerliye sordular..

"Davul susarsa hapı yuttuk" dedi, o da..

Az sonra davul sesi kesilince, bütün beyaz adamlar panikledi..

"Şimdi ne olacak" diye heyecanla sordular yerliye..

"Hapı yuttuk" dedi zenci.. "Şimdi bas solo başlayacak!.."

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır