Darüşşafaka %32'lik bir şut yüzdesi ile oynayan, 11 top kaybeden ve vasatın üzerinde hiçbir oyuncusu olmayan sıradan bir Avrupa takımına yenilerek, son iki senede yakalamış olduğu performansı bir 40 dakikada yerle bir etti.
Bu maçın havası, motivasyonu ve oyuncuların maça konsantrasyonu böyle olmamalıydı. Sanki iki seneden beri heyecanla ve zevkle izlediğimiz, Daçka takımı gitmiş, yerine İstanbul mahalli kümesinde oynayan ne yaptığı bilmeyen, maçın heyecanı yüzünden tüm karşılaşmayı kireç gibi bir yüzle oynayan bir Darüşşafaka takımı gelmişti. Genel istatistiklerin sadece bir tanesi Darüşşafaka'nın maçı kaybetmesine yetti. O da serbest atıştı; 4/17.
Darüşşafaka'nın genç oyuncularının hayatlarındaki basketbol kariyerine unutamayacakları bir mağlubiyet yazıldı. Üstelik de rakibin sadece 54 sayı ürettiği bir maçtan sonra. Bu maç hayatları boyunca unutamayacakları bir ders de oldu.
Bu basketbol oyununda insanın hiç beklemediği bir anda, kendine güvendiği bir ortamda adı sanı belli olmayan bir rakibe boyun eğmenin sokak edebiyatındaki adı; "Kuzu kapama"dır.
Bunu özellikle Hakan, Orhan ve Mehmet ve Ömer'e söylüyoruz.