kapat

06.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Kaç kızın daha ölmesi gerekiyor?
Bir erkeğe bakmanın, bir erkekle gezmenin, kocadan kaçmanın, hamile kalmanın cezası ölüm. Ve buna "töre" diyoruz. Töre uğruna genç kızların canına kıyılıyor.

Elif ERGU

Bir erkeğe baktıkları, sokakta bir erkekle göz göze geldikleri, ailelerinin istediği kişiyle evlenmedikleri, koca evinden kaçtıkları için öldürülüyorlar. Neden mi? Çünkü, "töreler" bunu gerektiriyor. Ne yazık ki, binlerce vatandaşımız da bu düşüncede. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde genç kızlar bir hiç uğruna kurban ediliyor. Yalnızca Şanlıurfa'da 1994-1998 tarihleri arasında 5 genç kız "aile meclisi" kararıyla öldürüldü.

Doğrusu, bunlar devletin kayıtlarına geçenler. "Namussuzlukla" suçlanan çoğu genç kız, genelde kaza süsü verilerek öldürülüyor.

Ve biz hâlâ "töre cinayetleri" başlığı altında namus cinayetlerini konuşup, kınamakla yetiniyoruz. Türk Ceza Kanunu'nun bu tür cinayetlerle ilgili 462'inci maddesini, nedense değiştiremiyoruz.

Yine bu tür cinayetlerle ilgili olan, ağır tahrik hallerinde ceza indirimine gidilmesini öngören TCK'nın 51'inci maddesini kaldırmıyoruz.

Cezaların caydırıcı olmamasının yanısıra, aşiret düzeninin hakim, eğitim seviyesinin düşük olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, kızlar mal gibi görülüp, alınıp, satılıp, istenildiğinde de öldürülebiliyor.

Ve biz buna seyirci kalıyoruz. Hâlâ oturup konuşmaktan başka bir şey yapmıyoruz.

Ankara'da Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ile Gazi Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma Merkezi'nin düzenlediği toplantıda da ne yapılması gerektiği konuşuldu. Yapılacak olanlar öncelikle "yasal düzenlemeler" ve "bölge halkının eğitimi" olarak belirlendi. Ama adım atan yok...

Yıllardır yasa maddeleri üzerinde değişiklik çalışmaları sürüyor ama bir yol alınamıyor.

TÖRE CİNAYETLERİ
20 yaşındaki Rukiye, 'bakire değil' diye 16 yaşındaki erkek kardeşi tarafından öldürüldü.

BEYKAPISI'NDA 18 yaşındaki Hacer, aile baskısından bunaldığı için domdom kurşunuyla öldürüldü.

18 yaşındaki Aynur, bir aylık bebeğiyle birlikte öldürüldü.

20 yaşındaki Senem, "kadın olduğu" için öldürüldü.

RABİA, ailenin erkekleri tarafından namus adına Kısas Köyü'nde traktörün altına atıldı.

16 yaşındaki Sevda, Süleymaniye Meydanı'nda, 17 yaşındaki Hatice, Bediüzzaman Meydanı'nda boğazları kesilerek öldürüldü.

BABASI ve kardeşleri tarafından Fırat'a atılan Gönül tesadüfen kurtuldu.

ŞEMZE Kaynak, Bakışlar Köyü'nde evlenmeden önce hamile kaldığı için traktörün altına atıldı.

C.K.D. BAŞKANI ŞENAL SARUHAN:

"Kadın, bedenine sahip değil"
CUMHURİYETÇİ Kadınlar Derneği Başkanı Şenal Saruhan namus cinayetlerinin önlenmesi için öncelikle yasal değişikliğin yapılması gerektiğini söylüyor. Avukat Saruhan, "İçinde bulunduğumuz coğrafyada (Doğulu) olarak nitelenen geleneksel kavrayışların en acımasız olanı namus cinayetleridir," diyor. Saruhan, yıllardır politikacıların bu konuda oy uğruna isteksiz davrandıklarını söylüyor:

"Töreler, aşiret yasaları, ekonomik dengesizlikler Güneydoğu Bölgesi'ni bu tür cinayetlerin merkezi haline getirdi. Ne yazık ki kadın, kendi bedenine sahip değildir. Bedeni kadar, onuru da güvenlik altında değildir." Saruhan öncelikle yargıçların "namus cinayetleri" konusunda çağdaş bir bakış sergilemeleri gerektiğini vurgulayarak, "Yasaların kadınların aleyhine olduğu olaylarda yargıç için iki yol vardır: Birincisi; cinayeti özendiren yasa maddelerini Anayasa'ya aykırılığa dayandırma. İkincisi; uluslararası sözleşmelerin Anayasa'nın 90'ıncı maddesi ışığında iç hukukumuza uygulanmasını istemek," diyor.

"Sevdalar Ölmesin" resim sergisi
TÖRE CİNAYETLERİ'NE dur demek amıcıyla sergi açılmasına kadınlar önayak oldu. Özellikle Şanlıurfa Barosu Kadın Hukuku Komisyonu üyeleri. Kurucu başkan Ferda Güllüoğlu, doğduğu ve yaşadığı şehirde resim galerisi açılması için yıllarını veren galerinin kurucu müdürü Nevin Güllüoğlu, Ressam Safiye Mine Kurtuluş, adını vermek istemeyen ve tüm baskılara rağmen açılışa gelen izleyici kadınlar sonun başlangıcına doğru bir ilke imza attılar.

GEÇTİĞİMİZ yıl aşiret reisleri, yerel yöneticiler ve toplumun önde gelen erkekleriyle "Töre Cinayetleri Çağdışıdır" adlı bir toplantı düzenleyen ve toplantı sonunda töre cinayetlerine son verilmesi yolunda bir manifesto oluşturulmasını sağlayan Vali Şehabettin Harput, eserlerinde ağırlık olarak kadın figürlerini işleyen Safiye Mine Kurtuluş'un resim sergisinin açılış kurdelesinin kesilmesini eşi Funda Harput'tan rica etti.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır