kapat

25.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ALİ ŞEN(alisen@sabah.com.tr )


Denizcilik batıyor....

Yıllar evvel, TRT'de yayınlanan "Aşk Gemisi" isimli dizi vardı. 1970'li yıllarda daha ziyade, Norveçli şirketlerin işlettiği, o tip lüks turistik gemilerle Karayip Adaları'nı çok gezmiş, etkilenmiş ve beğenmiştim. Ülkemizin üç tarafında dört deniz var. O tarz lüks, turistik gemilerden iki tane almaya karar verdim. 1981 yılı idi, açık deniz kaptanı Güngör ve müsteşar Teoman'ı da yanıma alarak, onların organize ettiği ekiple Avrupa'da gemi aradık. Ünlü "Waffen Von Hamburg" gemisini almaya karar verdim. Yüzme havuzu, casino gibi mekânların değişiklik planlarını yaptık. Almanlar'ın ünlü seyahat acentaları ile anlaştık.

164 kişilik B-727 uçağı turistleri İstanbul'a getirecek, turistleri alan gemi Boğaz'da tur attıktan sonra sahillerimizi gezerek Antalya'ya gidecekti. Antalya'ya gelen yeni turistleri alan gemi aynı yolu takip ederek İstanbul'a gelecekti. Planımız, bu turun 14 gün sürmesiydi. Gemiyi de İstanbul limanına kaydetmiş, ismini Pultan-5 koymuştuk. Ancak turizmimizin buna hazır olmadığını gördüm ve son anda bu yatırımı yapmaktan vazgeçtim.

O sıralarda yük gemisi almak modaydı. Teşvikler veriliyor, ucuz gemi pahalı fiyata gösteriliyor, gemiler alınırken yatırımcı para kazanıyordu. Türkiye eski mezarlığına dönebilirdi. Bu yapılan teklifleri de reddettim. Kurduğum Şen Denizcilik Anonim Şirketi halen var olmakla beraber denizcilik sektörüne girmedi. Bugün pek çok sektörümüz batmakta veya çırpınmaktadır. Zaman zaman bu sektörlerin sıkıntılarını yazıyorum.

Denizcilerimizin isyanı
Ülkemizin üç tarafı deniz iken ne yazık ki komşumuz Yunanistan dünyada en büyük filoya sahip bir ülke. Yunan devleti, yıllar boyu denizciliğe eğilmiş, yatırımlar yapmış. Devlet desteğinin Yunanistan'ın başarısındaki payı büyük. Dünyanın önde gelen denizci ülkeleri böyle yaparken, hükümetimizin de denizcilik sektörümüze destek vermesi şartı var. Bunun ötesinde ulusal yüklerimizin yabancı bayraklı gemilere taşıtılması son derece yanlış. Bu taşımaları Türk Denizcilik Sektörü yapsa bu para ulusal ekonomi ve yatırımlar için harcanacak. Sektörümüzün ulusal yüklerden aldığı pay yabancı filoların taşıma paylarına oranla daha düşük.

Serbest piyasada rekabetin olacağı doğru, ancak ülkeyi yönetenler yan faktörleri de hesaplayıp, ülke ekonomisinin net girdilerini iyi hesaplamalıdırlar. Bu konuda denizcilerimizin isyanına hak veriyorum.

Türk denizciliğinin babası rahmetli Ziya Kalkavan dostumdu. Ziya abinin bütün gücüne rağmen, 1976 yılında yapılan başvuru neticelenmemiş ve çok gerekli olan Denizcilik Bakanlığı halen kurulmamıştır. Gümrük Kanunu'nda, Deniz İş Kanunu'nda, Kıyı Kanunu'nda, Gemi Sağlık Resmi Kanunu'nda, tuzuk ve yönetmeliklerde değişiklik yapılması gibi sektörün bu büyük sorunlarını halledecek Denizcilik Bakanlığı'nın hemen kurulması gerekmektedir. Son 20 yılda denizciliğimiz, dünya sıralamasında 26'ncı sıradan 16'ncı sıraya yükseldi ve üç yıl evvel ekonomimize 5 milyar dolar katkı sağladı.

Gümrük Birliği Türkiye'ye ne getirdi ne götürdü, bunları hep yazdım. Birlik üyelerinin ekonomi sistemleri oturmuş olanlarda teşviklere, subvansiyonlara gerek yoktur. Ancak Gümrük Birliği'ne geçiş sürecinde yaşanılanlar, devlet desteğinin ne kadar gerekli olduğunu ortaya koydu. OECD ve AB ülkeleri, Gümrük Birliği yüzünden sektörün maliyetlerinin yükseldiğini, rekabet şanslarının azaldığını görebiliyor ve denizcilere vergi muafiyetleri ve çeşitli düzenlemeler ile yardımcı oluyor. Deniz Ticaret Odası Başkanı dostum Cengiz Kaptanoğlu ile konuştum. Duyduklarımdan üzüntü duydum. Odanın kuruluşundan bu yana denizciliği anlatabilmek ve sevdirebilmek için hem onun, hem rahmetli Ziya abinin, hem Şadan Kalkavan'ın hem de bütün Kaptanoğlu ailesinin sürekli nasıl mücadele ettiklerini biliyorum.

Ülke ekonomisinde ihtiyacımız olan denizcilik sektörümüz batıyor... Devlet destek göstermezse, acil önlemler alınmazsa, Türkiye yabancı bayraklı gemilerin hegemonyası altına girer. Hiçbir ülkede bulunmayan coğrafik avantajımızı da, pek çok konuda olduğu gibi kaybederiz. Azimli denizcilerimizin sorunlarına çok geç olmadan devlet eğilmelidir.

Beni kim derici yapmıştı?
Türkİye'den Avrupa ve dünyaya, deri konfeksiyon ihracatını başlatanların başındayım. 28 yıl, bu zorlu sektörün bayraktarlığını yaptım. Japonya'dan Amerika'ya deri konfeksiyon ürünlerini sattım. Dericilik bilmediğim bir iş idi. 1964 yılında İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanlığı görevinde bulunan Hasan Yelmen'i tanıdım.

1945 yılında İstanbul Üniversitesi'nde Kimya Yüksek Mühendisi olarak mezun olan Hasan abi, Türk dericiliğinin babasıdır. Yaşadığım Danimarka'da bana gelen Hasan Yelmen aslında kokusundan dolayı pis bir meslek olan dericiliği bana parfüm üreticisi gibi anlattı ve beni derici yaptı. Hasan Yelmen'in deri ve dericilik hakkında kitapları var. Türk halkına deri giysiyi sevdiren Derimod'un sahiplerindendir. Türk Deri Sanayicileri Başkanlığı, Deri İşverenleri Sendikası Başkanlığı gibi pek çok resmi kuruluşlarda dericileri temsil etmiştir. Hasan abi biraz yaşlandı ama hâlâ dericilik için mesai veriyor. Kazanç amacı gütmeyen Hasan Yelmen Eğitim Vakfı'nı kurdu. Kadir Has Vakıf Üniversitesi çatısı altında yeni eğitim yılında, yeni okulunu faaliyete geçiriyor. Kadir Has Üniversitesi'ne mensup değerli profesörler başta Prof. Dr. Ercan Artan, Türk dericilerinin modern eğitim sorunlarını çözmeye talipler. Oğlum Metin İsviçre'de okulunu bitirdikten sonra İnglitere'de dericilik mastırı yapmıştı.

Derici olmak isteyen gençlerin artık oralara kadar gitmesine gerek kalmamış. Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi'nde 12 dershaneli, 200 kişilik modern beş katlı bina ve hemen yanında 3500 mkare kapalı alanda Derimod tarafından okula bağışlanan komple deri fabrikasında öğrenciler, deri imalatı uygulamalarını izleme ve çalışma olanağını bulacaklardır. Bir yıl hazırlık, iki yıl teknoloji eğitimini tamamlamış olan mezunlar deri teknisyeni olarak fabrikada çalışabilirler. İki yıl daha eğitim görmek isteyenler deri mühendisi olabilirler. Bu yıl eğitim için bu okul ÖSS imtihanlarında 105 puan ve daha yukarısını almış lise mezunlarından yirmi öğrenci alacaktır.

Bu yaşında modern dericilik eğitiminde bu gayreti gösteren Hasan abiyi tebrik ediyorum.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır