kapat

25.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NURİYE AKMAN(nakman@sabah.com.tr )


Sıkıntının kaynağı: Özer Çiller

DYP'de muhaliflerin ilk toplu fotoğrafı, bu hafta çekildi. Gerekli 21 rakamı bulunmasa da, GİK sıralarına oturarak kameralara gülümseyen 19 kişi, "Çiller'siz bir parti" için kararlılık ve güç birliği gösterisi yaptı. Bu muhalefet hareketini, Manisa Milletvekili Rıza Akçalı ile konuştum

Geçen Salı günü 19 kişinin yetmeyeceğini bile bile GİK'de toplandınız. Ekinci, bir gün önce "Toplansınlar da boylarının ölçüsünü alsınlar" demişti. Aldınız mı?

- 19 kişinin GİK'i toplama amacı İstanbul il yönetiminde ve pek çok yerde, GİK'e ait olması gereken fesih işleminin kanuna aykırı bir şekilde yapılması. DYP ya mahkeme kapılarında hak arayacak ya da karar mercii olan GİK derhal toplanarak partiyi yargı tarafından idare edilir halden çıkaracak. Temel amacımız buydu toplantıya çağırırken.

- Siz "üzüm yemekten" söz ediyorsunuz ama bu, biraz da "bağcıyı dövmek" hareketi değil mi?

- Kongreye giden süreçte farklı bir Genel Merkez yapısını oluşturma gayreti saygıdeğer bir harekettir. Ama muhalif de olsanız, birlikte de olsanız bir an önce halletmeniz gereken hususlar vardır. Bunları birbiriyle karıştırmamak lazım. Salı günü bizim yaptığımız buydu. DYP meselelerini GİK'de görüşemezse nerede görüşecek?

- Genel başkan yardımcılığı sıfatını hâlâ taşırken muhalefet yapmak ahlaki mi?

- Genel başkan yardımcılarını GİK seçer. Görevleri partinin bugünü ve geleceği için doğru bildiklerini Genel Başkan ve yetkili kurullara söylemektir. Genel başkanla aynı düşünmediğiniz zaman bir suç işleniyorsa, o suçu işliyorum ama doğruyu söylemek suç olmamalı. Mesela 28 Şubat sürecinde izlenen üslup, seçimlerde aday tespiti ve seçim öncesi bazı taahhütlerin yerine getirilmemesi gibi konular... ANAP liderine yönelik bir taahhütte bulunuyorsunuz. Seçim bittikten sonra "Bu taahhüt karşılıklı akit gerçekleşmediği için geçersizdir" diyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Millet önünde yaptığınız taahhüt hukuki olmaktan ziyade siyasidir. Bu meseleler, işte mal varlığıyla ilgili hâlâ milletin söylediği konular...

- Bunları söylemek için bu kadar geç mi kalmalıydınız?

Doğrular...

- Doğru; bugüne kadar söylememiş olmak eksiklik ama "bundan sonra da söylemeyelim" yaklaşımı da doğru değil.

- Zamanında niye söylemediniz?

- 28 Şubat, DYP üzerinden birtakım hesapların yapıldığı bir süreç. DYP'liler birer ikişer partiden koparılıyor ve 1946'dan gelen bir çizgi yok edilmeye çalışılıyordu. Yapmamız gereken, genel başkanı ve partiyi korumak, parçalanmaya mani olmaktı. O gün söylediklerimiz doğruydu, üslubumuzda belki yanlışlar oldu. Koruma tavrı içinde gittiğimiz seçimlerde DYP başarılı olsaydı, bugün bunları söylemezdik.

- Demek doğrular, başarıya endeksli! Çiller'in malvarlığı, özel harcamalarını DYP'nin kasasından yaptığı ve benzeri iddialar ne olacaktı o zaman? Seçimden galip çıksaydınız kayıtsız kalmaya devam mı edecektiniz?

- İddiaların doğruluğunu yanlışlığını tartışmıyorum. Yargı değilim. Önemli olan bu iddialar karşısında milletin ne dediğidir. Millet diyor ki "Çiller malımı satacağım Türkiye'ye getireceğim dedi, getirmedi." Bu bir güvensizliğin ihtarıdır.

- Milletin arkasına sığınmayın. 19 kişilik muhalefet ekibinden herhangi biri daha önce, "Tansu Hanım nedir bu iddialar?" demediğine göre, ortada bir günah varsa, hepiniz bulaşmadınız mı biraz?

- Bunların belki sorulmadan söylenmesi gerekirdi ama Türkiye'deki siyasi mekanizma içinde kolay olmuyor. Bizim kişisel hatalarımız, demokrasi tecrübemizin eksikliği, demokrasi geleneklerimizin yerleşmemesi gibi pek çok sebepleri var. Dediğinize katılıyorum.

- Sizde liderlik potansiyeli var mı?

-"Güzelim" dememin bir anlamı yok. Başkasının söylemesi lazım.

- Merak ediyor musunuz beni acaba lider gibi görecek kaç kişi var diye?

- Tabii merak ederim potansiyelimin ne olup olmadığını ama böyle bir takıntıyla yola çıkmamız doğru değil. Önümüzdeki günlerde bu arkadaşlarımızdan kim olursa olur lider.

- Çiller gidecek ne olacak? Lider partisi olan DYP'ye hanginiz başkan olursanız olun, hataların benzerlerini yapmayacak mısınız?

- Biz padişahlık geleneğinden geliyoruz. Dolayısıyla geçmişten gelen hususlar var. ürkiye bugün dünyadaki gelişmelere paralel, özellikle iş aleminde bu bloklardan çıkmaya başladı. Bugün pek çok şirkette, Başkan adeta o kurumun bir üyesi; çok fazla bir yetkisi yok. Karar mekanizmasını genişleten bir yapı var. Bugün bakıyorum Başkanlık Divanı'nda bizimle hareket eden arkadaşlarımıza, meseleleri müzakere ederek uygulamaya yatkınlar. Lider elbette olur ama lider tabu değildir. Biz lideri bugünkü konumundan çıkarıp ekibin koordinasyonunu yapan kişi konumuna getirebilirsek, diğer partilere de örnek oluruz.

- 19 kişilik muhalefet "ordusunun" içinde kimin adına garanti verebilirsiniz, "partiyi lider partisi olmaktan çıkaracaktır" diye. DYP'nin yapısının baştan aşağı değişmesi gerektiğini söyleyen tek bir kişi var mı?

- Kimse adına garanti veremem ama bunu aramak, bunu talep etmek, bunun için çalışmak. Yaptığımız bu. Herkesin beklentisi lider kim olacak? Onu öğrenelim de konumumuzu ona göre belirleyelim! Kafalar buna yatkın. Bu bir seyircilik hastalığı. Liderin kim olacağına gelin birlikte karar verelim. Böyle bir yükü sırtlanacak takatinizin olduğunu hissettirin. Kendi kaderinize kendiniz sahip ve hakim olma iradesini gösterin, bunu hep beraber yapalım. Bu çok hızlı gelişmeyebilir. İki, üç, altı olur ama kritik eşiği vardır. Ondan sonra katlanarak gider.

- Bu arada liderlik hırsı sizleri birbirine düşürmezse tabii!

- Birbirine düşürme gayreti olacaktır. Bu riskler var tabii.

- Çiller, en çok hanginizden korkuyor?

- Bilmiyorum. btv ve Öncü'de ismi zikredilenler.. Erez, Toptan, Cevheri, Akşener, ben... Bu isimler üstünde kuşkular yaratarak, bir tercihe zorlamak istiyor kongrede. Tabii o veya bu tercihin dışında bir üçüncü tercih de olabilir, DYP'yi herkesle uzlaşabilir bir vasata taşıyabilecek, bir kavga ortamından çıkaracak ve gerçekten merkez tanımı içinde, sadece köylü partisi hüviyetine düşmüş DYP'yi şehirlerde de muhatap alınabilecek bir hareket niye olmasın? Seçim oldu bitti seçimden sonra DYP hükümet görüşmeleri sırasında kaale bile alınmadı.

- Siz olsanız alır mıydınız?

- Yüzde 13 muhatap alınıyor da yüzde 12 niye alınmıyor? DYP, mutlaka Türk siyasetinde etkili olacak bir konuma gelmelidir.

- İsminiz, Akşener, Karakuyu, Paçacı ile birlikte anılıyor. Bu dörtlünün anlamı ne?

- Çiller'le beraber çalışmış dört genel başkan yardımcısı. Bu insanlar bugün bir şeyler söyleme ihtiyacını hissediyorlarsa, bunun üzerinde düşünülmesi gerekir.

Çözümsüzlük...

- Özer Bey, Tansu Hanım'a ne zaman kazan kaldırır sizce?

- Özer Çiller'in onu frenlemesi söz konusu değil tam tersine teşvik ettiği kanaatindeyim. Sistemin dışındaki bir kişiyle mesele çözmek çok zor. Sayın Çiller belki yalnız başına olsa, birtakım meseleleri oturup konuşmamız, belirli noktalara gelmemiz daha kolay olabilirdi. Ama eşi siyasetin dışında birlikte olduğu bir insan. Partinin yönetim kademesinin, siyasi anlamda muhatap alacağı bir kişi değil. Dolayısıyla orada hatlarınız kopuk ve mesele çözümsüzlüğe gidiyor. Özer Çiller'in verdiği taktikler bu çözümsüzlüğün temelini oluşturuyor.

- Temelini oluşturuyorsa bu konuyu biraz daha konuşmak lazım.

- Meselelerinizi eşinizle birlikte karara bağlama durumunuz söz konusu olunca, partinin yetkili kurulları resmiyet icabı gereken kurullar olarak algılanıyor, aksesuar gibi görünüyor. Parti, kendi içsel meselelerini kendi zeminlerinde konuşamadı. Bazen dışardaki aileden gelen, danışmanlardan gelen hususlar olduğu gibi uygulama safhasına geçti.

- Bir "koca", tek başına kırk kişiye bedel olabiliyor mu yani?

- Meseleler GİK'e intikal etmiyor, biz sonradan duyuyoruz. Bazı teşkilatların görevden alındığını ben gazetelerden öğrendim. Herkes kendi rolünü oynayabilecek konumda olsa problem çözülür. Seçimden sonra hükümet kuruluyor. Bu hükümete ne kadar destek vereceğiz, ne kadar karşısında olacağız? Alternatiflerimiz, stratejimiz ne olacak? Bunlar Başkanlık Divanı'nın, GİK'in konusudur. Böyle bir şeye ihtiyaç duyulup konuşulmadı. Kuruluş yıldönümünde, DYP binasına asılacak bayrak kaç metre yüksekliğe asılacak teşkilat meselesi olarak konuşuldu. Meseleler bu zeminlerde tartışılma imkanı bulamadı. Afişler, seçim propagandasının temel unsurlarıdır. Afişlerde, "Medyayla kavgam devam edecek" dendi. O görüntüyü gören insanların içlerinde bir daralma, kararma oldu.

- Peki Tansu Hanım partinin başında kalmayı başarırsa bükemediğiniz eli öpecek misiniz?

- Kongre hür bir vasatta cereyan eder ve onun sonucundaki irade de Çiller'i genel başkan yaparsa buna karşı durmak demokrasiye inançsızlık olur. Ama yönetimde temel bir tercih vardır: Siyaseti bir ekiple mi yapacaksınız, yalnız mı? Siyaseti bir ekiple yaparsanız, ürettiğiniz siyasi ürünün pazarlanması daha kolay olur. Tansu Hanım'da böyle bir alışkanlık yok. Bundan birbuçuk yıl önce söylediğim bir şey vardı kendisine: Everest'i Everest yapan Himalayalar'dır. Siz Everest de olsanız etrafınızda Himalayalar'ın bulunması lazım.

- Ne dedi?

- Cevap vermedi sadece dinlemekle yetindi.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır