kapat

25.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Bitti mi bitmedi mi?
Kennedyler'in trajik yaşamında, yakışıklı John. F. Kennedy Jr.'ın geçen hafta okyanusa gömülmesiyle bir yaşamın daha acıyla tükenişi, acaba bu aile için yazılmış keder mektuplarının sonuncusu muydu? Bunu sadece hayat bilebilir

Bu diziye, geçen hafta John. F. Kennedy Jr.'in çiçek açamadan yitip giden genç ömrünün bedbahtlığına değinerek, noktayı koyalım.

***

Suikaste kurban giden başkan John. F. Kennedy'nin eşi Jacqueline Kennedy, denizler imparatoru armatör Onassis ile evlendikten sonra, tekrardan dul kalmış ve 1994'te kanserden hayatını kaybetmişti.

Geçen hafta özel uçağında eşiyle ve baldızıyla birlikte ölen genç ve yakışıklı Kennedy, Başkan Kennedy ile Jacqueline Kennedy'nin iki çocuğundan biriydi.

Başkan Kennedy'nin çok sevdiği kız kardeşlerinden Kathleen Agnes de, bir kazada can vermişti. Başkan Kennedy'nin erkek kardeşlerinden savcı Robert Kennedy de, ağabeyinin suikastinden 5 yıl sonra öldürülmüştü.

En küçük kardeşi Edward Kennedy ise halen sağ ve senatör olarak yaşamını sürdürüyor.

TIME dergisinin son sayısında yayınlanan enfes bir inceleme, Kennedy'lerin talihsizliğini çarpıcı biçimde gözler önüne seriyor.

John. F. Kennedy Jr., Amerikalılar'ın hafızalarına ilk kez yerleştiğinde, bir tabutun yanıbaşında duruyordu. Henüz üç yaşındaydı. Elinde bir flama tutuyor, öldürülen babasını selamlıyor, vakitsiz veda törenindeki protokole ismi yazılıyordu.

Kennedy ailesinin eskiden beri ölüye veda törenleri tıpkı geleneksel futbol maçları ya da düğünler gibi görkemli olur. John. F. Kennedy'nin öldürülüşü, aile için anlatılan eski bir söylenceyi yeniden gündeme getirmişti. Söylenceye göre, bu ölüm, Kennedy'ler üstüne çökmüş bulunan eski bir lanetin son zinciri gibi değerlendirilmişti.

Bu lanet hikâyesi ailenin babası Joe zamanında başladı. Şanssızlıklar, bazılarına göre de uğursuzluktan oluşan söylence birçok kaza ve suikastlerle süslenir. Takla atan arabalar, aşırı uyuşturucu alanlar, silahla öldürülenler, suda ölenler gibi...

Baba Joe Kennedy, kızı Rosemary'yi de erken kaybetmiş gibiydi. Zira kızın akli dengesi bozuktu. Joe Kennedy, eşi Rose'un da fikrini alarak kıza bir beyin ameliyatı yaptırdı. Rosemary şimdi 80 yaşında ve o zamandan beri hastaneye yaşamını sürdürüyor.

Kızlarından Kathleen ise erkek arkadaşının ısrarı üzerine kötü havada havalanan özel uçakla Fransa'da düşüp ölmüştü. Bu kadar iddialı bir baba için, üç oğlundan birinin kazayla, ikisinin suikastle, şimdi de torununun kazayla ölmüş olması, ne türden bir rastlantıdır?

Acaba Joe Kennedy, sağ olsaydı, torununun uçak kazasında ölmesine dayanabilir miydi?

***

Aslında, John F'in oğlu John Jr., kızkardeşi Caroline gibi aile şöhretini hafifletmek yolunu seçmişti.

Dedelerinden kalan manevi mirası tanımamazlık etmemekle birlikte yük altına da girmedi. Hatta bir Kennedy olmanın geleneksel kurallarına boşverip birçok akrabasının yaptığı gibi, Harvard Üniversitesi yerine Borwn Üniversitesi'ne gitti.

John'un, gözlerden ırak doğa ve serüven aşkı geçmişe dayanıyordu. Gençliğinde kız arkadaşlarıyla okyanus kıyısında kano yapıyor, kıyıya yaklaştıktan sonra aniden suya dalıp, açılmaya başladığı ve uyarı limitlerini aştığı biliniyordu.

Şimdi uçağı kaybolduğu için Amerika yine çılgına döndü. Ama onu tanıyınlar, "John, felaketlerin ustasıdır. Mutlaka uçaktan kurtulmuş, şimdi bir yerlerde otostop yapıyordur" diyorlardı.

John ve arkadaşları, planörle uçarlar, koşular yapar, bisiklete binerlerdi. Kendi dünyalarında kaybolmaktan hoşlanırlardı. John boş zamanlarında hayır işleriyle uğraşırdı. Temelde neşeli, şakacı ve nazik bir karakteri vardı.

Kendisini tanıyıp yaklaşanlara çok nazik davranırdı. Basın ile de her zaman iyi geçinirdi. Madonna ile ilişkisini yazan People dergisi, onun yaşayan erkeklerin en seksisi olduğunu vurguluyordu.

Jacqueline Kennedy Onassis, oğlu John ile kızı Caroline'i yetiştirirken bütün Amerika'nın takdirini kazanmıştı. John babası cumhurbaşkanı seçildikten 17 gün sonra doğmuştu. Suikastten sonra Jacqueline, çocuklarını alıp Manhattan'a yerleşmişti. Büyümeye başladığında, omuzlarındaki şöhret ağırlığından sıkıldığı belli oluyor, okula otobüsle gidip geliyordu. Peşindeki korumaları da atlattığı oluyordu.

John, daha da büyüdüğünde çok önemli bir şeyi, annesinin sayesinde, çevresindeki çemberden kibarca nasıl kurtulacağını öğrenmişti. Sade vatandaş olma ilkesini üniversiteye giderken de korudu. Annesi onları, babalarının büyük dramından uzak tutmayı başarmıştı. Öyle ki, John, Washington'da Beyaz Saray'ın neredeyse yerini bile bilmiyordu.

Annesinin hatırı için 1986 yılında New York'ta hukuk fakültesine kaydoldu.

Üç yılda mezun oldu ama baro sınavını üç kez tekrarlamak zorunda kaldı.

Daha sonra Manhattan bölge savcılığı yardımcılığına atandı. Toplumun kenara ittiği nisanlara karşı büyük bir ilgi gösteriyordu.

Ama Kennedy şöhreti bu görevde de yakasına yapışmaya başlamıştı...

Savcılık soruşturma ekiplerinin başı olan Michael Cherkasky, "Millet bize genç Kennedy'nin masasında duran çerçeveli resmini 10 bin dolara satabileceğini söylüyor" diyordu.

Genç Kennedy, 1988 Demokrat Parti ulusal kongresinde amcası Ted Kennedy'yi topluluğa takdim ederken, ilk kez siyasette babasının isminden yararlanıyordu.

Ama tanık olduğu siyasi oyunlardan çok çabuk sıkıldı. 1933'te amcasının bürosundan ayrılıp toplum yararına çalışmalara yöneldi.

***

John F. Jr'ın düğünü masal kitaplarındaki düğünler gibi oldu. Georgia açıklarında, Cumberland adasında vahşi atların koşuştuğu tenha bir yerde minik ahşap bir kilise binasında dünya evine girdi. Bu binada elektrik bile yoktu. İçersi tüp gaz fenerler ve mumlarla aydınlanıyordu. İşin en ilginç yanı ise düğünde tek bir basın mensubunun bulunmayışıydı.

John F Kennedy Jr. ile Carolyn Besette'nin üç yıl önceki düğünleri, Amerika'nın basın tarafından izlenemeyen tek düğünüydü. Oysa bütün Amerika onları konuşuyordu.

Çünkü sözkonusu olan ülkenin en seçkin bekarı ile, akıllı, sarışın ve onu nikah masasına sürükleyebilecek yetenekte bir sevgili idi...

***

John'un gençlik çılgınlıkları, yıllarca tabloid gazetelerde yer aldı. Madonna ve Julia Roberts ile gizlice buluştukları, Daryl Hannah ile ilişkilerinin çok ciddi olduğu yazılıyordu. Dedikodu sütunlarında ise pek ünlü olmayan güzellerle ilişkilerinden dem vuruluyordu.

Eşi Carolyn Besette'nin ise bu ilk flörtü değildi. Daha önce Calvin Klein modaevinin erkek iç çamaşır mankeni Michael Bergin ile ve

Benetton modaevinin mirasçılarından ve Amerika'nın hokey yıldızlarından Alessandro Benetton ile birlikte olmuşlardı.

Bessette 33 yaşındaydı. İlkokul yönetici annesi ve ortepedi cerrahı üvey babası tarafından yetiştirilmişti. Kendisinden 18 ay büyük Lauren ve Lisa adlı iki ablası vardı. Bessette, 5 yıl Hong Kong'da yaşamış ve bütün Asya'yı dolaşmıştı.

John ile ilk tanıştıkları Central Park'ta aşıklara özgü bir tartışmaları amatör biri tarafından kameraya alınmış ve yayınlanmıştı. Kennedy, sevgilisinin nişan yüzüğünü parmağından çekip atıyor ve sonra da başını dizlerinin arasına alarak ağlıyordu. Ama birbirlerini seviyorlardı ve evleneceklerdi.

John. F. Kennedy Jr. evlendikten sonra Türkiye'ye ziyarete de gelecekti...

***

Kennedy ailesinin son parlak üyesi geçen hafta, özel uçağı ile bir davete giderken, okyanusun karanluk sularına gömülüp gitti. Cesedi bulundu ve külleri yine okyanusa savruldu.

Tehlekilerin üzerine pervasızca giden bu ailenin, büyük acılar yaşaması bir lanetten mi kaynaklanıyordu, yoksa taşıdıkların genlerin doğal sonucu muydu, veyahut da, başka insanların da pekala yaşayabildikleri bunca felaket, onlar vitrinde oldukları için mi bütün dünyanın dikkatini çekiyordu?

Bütün bunlara kesin bir cevap vermek için, vakit henüz ne kadar erken...

SON

(ÖNEMLİ NOT: Bu dizide birçok eserin yanı sıra, özellikle, Erberk İNAM'ın genç bir deniz teğmeniyken kaleme aldığı MUTSUZ BAŞKAN JOHN FİTZGERALD KENNEDY isimli eserinden yararlanılmıştır.)

Yazan: İLKER SARIER


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır