Kul aşı, gulaş olmuş!
Antalya'daki bomboş tatil köylerine bakıp bakıp hayıflanan herkes "İmaj" diyor, "Herşeyimiz var da imajımız bozuk!"
İyi ama imajımız niye bozuk acaba?
Sahiden "bozuk" olduğumuz için mi, yoksa kendimizi anlatamadığımızdan dolayı mı?
Bence ikisi de doğru.
Resmi açıklamalara göre; işlenmiş 7 bin cinayetin failini bulamamış bir ülkeye istikrarlı demek çok zordur.
Jilet müziğini göklere çıkaran, travestilerin önünde el pençe divan durup, namuslu aydınlarını harcamaya kalkan bir medya ortamı, dünyada saygı uyandırmaz.
Adam öldürenleri yüceltip, hümanistlere kızan bir ülke çağdaş dünyadan saygı bekleyemez.
Hükümetin bir bakanı televizyona çıkıp "Kürt diye bir şey yoktur! Onların hepsi Türktür." diyorsa ve kendisine yöneltilen "Barzani, Talabani de mi Türk?" sorusunu "Evet! Onlar da Türk ırkından!" diye yanıtlıyorsa, ülkenin çivisi yerinden oynamış demektir.
***
Neyse; bunlar bizim iç kanamalarımız.
Saymaya kalksak liste uzayıp gider.
Ve sadece bu açıdan bakıldığında Türkiye'nin dış dünyadaki olumsuz imajı haklı nedenlere dayanmaktadır.
***
Ama bir de aydınlık yüzü var Türkiye'nin.
Doğasıyla, insanıyla, kültürüyle, sıcaklığıyla, gelenekleriyle parlayan bir Türkiye var.
İşte bunu anlatamıyoruz.
***
Bir gulaş örneği vereyim.
Macarların dünyaca meşhur gulaş yemeği, Batı lokantalarında "Tolstoy gulaşı" diye uyduruk isimlerle müşteriye sunuluyor.
İsteniyor ki, listeyi okuyan kişi, Tolstoy'un romantik dünyasını, Yasnaya Polyana çiftliğini ve Borodino kahramanlarını hatırlasın.
Mesela hiç bir lokanta kalkıp da "Nazi gulaşı" diye bir isim koymuyor bu yemeğe.
Çünkü, aynı yemek olmasına rağmen kamplarda ve gaz fırınlarında can veren milyonlarca kişinin hatırlatılması, imajını bozuyor.
İşte imaj dediğin böyle bir şey.
Biz ise gulaşın, Rumeli seferlerindeki Osmanlı ordusunun kazanında kaynayan ve askere dağıtılan et olduğunu, bu yüzden adına "kul aşı" denilip sonradan gulaşa dönüştüğünü bilmiyoruz.
Böyle şeylerle ilgilenmiyoruz bile.
Çünkü bu kültürdür.
Kültür ise günümüz Türkiye'sinde hiç hoşlanılmayan, sevilmeyen, tehlikeli bir kavram.
Cahil olmak, kitap okumamak, neredeyse bir meziyet!
Böyleleri, (yerli ve geleneksel anlamında) "Türk çocuğu" sayılıp yüceltiliyor.
Ama ne yaparsın?
Nazi etiketiyle de gulaş satılmıyor dünyaya kolay kolay!