kapat

16.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Bilkent notları

Masanın üstü tamamen doluydu... Beyaz peynir, kaşar peyniri... "Gravyer" çeşitleri... Yeşil zeytin... Siyah zeytin... Domates, salatalık... Simit...

Saydık...

Tam "yirmi kalem."

"Tıpkı" diye söze başladık:

- Tıpkı Baba'nın kahvaltı masası gibi.

Baba'dan söz edince Tansu Hanım'ın yüzünü bir gülücük kapladı:

"Tabii" dedi:

- Pirimizdir... Büyüğümüzdür...

* * *

Bilkent'e "ilk girişimiz."

Eve "garaj kapısından" alındık.

Daha doğrusu, "burası" garaj olarak yapılmış.

Çillerler, garajı "büroya çevirmişler."

Masa... Koltuklar... Faks... Fotokopi cihazı... Telefonlar...

Özel Kalem Müdiresi Nalan Hanım burada çalışıyor.

Sonra "salona... Kahvaltıya" geçtik.

"Hal, hatır sormaların" ardından, ilk soru:

- 18 Nisan?

Prof. Çiller:

- Sürpriz oldu.

Ve sürprize bir "gerekçe" buldu:

- Ara dönemlerin sonunda umulmadık şeyler olabiliyor.

Ara dönemden kastı "28 Şubat süreci."

- Sürpriz dediniz... Ne kadar sürpriz?

- Evet, sürpriz oldu... Ama bu kadarını hiç beklemiyorduk. Galiba son hafta...

- DYP oyları son haftada mı düştü?

- Son haftaya kadar durumumuz farklıydı.. İnanıyorum ki... Son hafta içinde hayli değişiklik oldu.

* * *

Dedik ki "kavgacı bir görüntü vermediniz mi?"

"Kişilerle kavga" neyse de...

"Devletle kavga" görüntüsü.

Halk, devletle kavga istemez.

Devletle kavga edenin peşinden gitmez.

Tansu Hanım:

- Kavgam devletle değil... Kesinlikle değil... Kavgam, devletçilikle... Bu konuda yanlış algılandım.

* * *

DYP'nin geldiği bu noktada... Prof. Çiller'in yıpranmasında... Refah'la ortaklığın etkisi yok mu?

"Soruyu" uzatabiliriz:

- Bazı kesimlerle aranıza soğukluk girmesinde... Refahyol'un rolü olmadı mı?

Tansu Hanım:

- Çok fazla etkisi... Rolü oldu.

- Öyleyse, ne diye Refah'la hükümet kurdunuz?

- Bana hep bu soruluyor... Ama bu soruyu soranlar "bir başka soruya" cevap vermeliler.

- Hangi soruya?

- Şu soruya... ANAYOL hükümeti ne diye devam etmedi?

Çiller "ANAYOL"u anlatıyor:

- Fedakarlıksa yaptık... Başbakanlık'sa verdik... Meclis Başkanlığı'ysa verdik... Sayın Yılmaz'a emeklilik... Sosyal Güvenlik Reformu... Her şeyi yap... Siper olacağım dedim.

* * *

Konumuz "hâlâ" Refahyol hükümeti...

Prof. Çiller:

- Refahyol'u millet denemeliydi... Biz denemeseydik, ANAP deneyecekti.

- Deneseydi... Neden siz denediniz?

Sorunun "gerisi" de var:

- Yüce Divan endişesiyle... Daha açığı, korkusuyla mı, Refahyol'a geçit verdiniz?

- Böyle denildi... Aleyhimde kullanıldı... Ama öyle olmadığını ispat ettim.

- Nasıl?

- Refahyol'u istifa ettiren biziz... Sonra "seçim... Hemen seçim" diyen yine biziz... Bunu derken "bir bedel ödeyeceğimi" biliyordum. Seçime gidilmedi.

- Ve 55. Hükümet kuruldu.

- Evet... Kurulurken, sayın Yılmaz "bir araya gelelim" dedi.

- Siz ne dediniz?

- Sayın Yılmaz "kavgayı bitirelim... Böyle isteniyor" diye konuştu.

- Tepkiniz?

- Dedim ki... Bize çok şey söylediniz... Hükümet elinizde... İspat edin... Eğer korksaydım, o zaman meydan okuyamazdım... ANASOL-D kuruldu... Ve o dönemi, o iki yılın değerlendirilmesini halka bırakıyorum... Benimle ilgili ne çıkarabildiler?

* * *

Biz çay içtik, o "kuşburnu."

Koskoca masadan ikimiz de sadece "birer dilim" peynir yedik.

Masa "Baba'nınki gibi" zengin ama...

Bir "farkı" var.

Baba masasındakiler daha ziyade "GAP'tan... İslamköy'den... Ev işi."

Bilkent'tekiler ise "marketten."

Tansu Hanım'ı "çok yönlü bir çalışma" içinde bulduk.

Bir yandan "barış çubukları" yakıyor.

Bir yandan "kongre hesapları" yapıyor.

"Rakiplerini" küçümsemiyor.

Ancak 20 Kasım'da "mağlup olmayı" hiç mi hiç istemiyor.

Cumartesi günü "sarışın hırslı kadın" diye yazmıştık...

"İhtiraslı" desek, daha mı doğru olur acaba?

ÖZELEŞTİRİ
Hata hep "şunda... Bunda... Başkalarında mı?"

Tansu Hanım'ın hiç "eksiği... Gediği... Yanlışı" yok mu?

- Yok mu?

- Tabii ki var.

- Hiç özeleştiri yapıyor musunuz?

- Yapıyorum.

- Yapınca... Ne görüyorsunuz?

- Daha çok diyalog kurmalıydım... Söylediklerimin doğruluğuna öylesine inanmıştım ki... Ama diyalog noksanı.

- Bu "eksiği" ne zaman farkettiniz?

- Özeleştiri yapınca... İnsanları inandırmak için diyalog... Heyecanınızı, başkalarıyla paylaşmak için diyalog... Böyle bir liderlik stili... Her kesimle diyalog.

- Sayın Demirel'le bile "kavgalı" resimler verdiniz.

- Hayır hayır.

- Genel kanı bu.

- Olamaz... Zaten, ziyaretlerine gideceğiz.

- Ne zaman?

- Bu ay.

- Ne gün?

- 23 Haziran DYP'nin kuruluş yıldönümü... Ziyaret edeceğiz.

- Sayın Demirel ile "sorununuz" neydi?

- Şahısları ile ilgili hiçbir sorunumuz olamaz... Meselemiz "Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsızlığı" ile ilgiliydi.

- Refahyol gidince... Sayın Demirel size değil de, Mesut Bey'e "görev" verdi... Buna mı incindiniz?

- Hayır hayır.

- Gerçekten hayır mı?

- Sadece "sistemi sorgulama" ihtiyacı hissettik... Kendilerine... Şahıslarına karşı bir tepkimiz asla...

Baba ve Ben
Gündeme "Cumhurbaşkanlığı konusu" gelirse...

Daha da "açık" söyleyelim.

Sayın Demirel'in "görev süresinin uzatılması" söz konusu olursa..

DYP ne yapar?

Prof. Çiller'in "kişisel düşüncesi" nedir?

Yanıt:

- Parti olarak oturup, konuşmadık... Ama, Sayın Cumhurbaşkanımız'ın görev sürelerinin uzatılması bir çare olarak görünüyorsa... Olumlu yaklaşırım... Parti platformunda yapıcı yaklaşılır...

Yanıtın devamı:

- Ben konuya "sistem açısından" yaklaşmak istiyorum.

- Yani?

- Başkanlık sistemine Türkiye hazır değil... Yarı Başkanlık olmalı.

- Başka?

- Halkın seçeceği... Özellikle dış politika konularında yetkileri artırılmış bir Çankaya.

Özer Bey
- Eşinize "bir süre Türkiye'den uzak kalmasını" rica ettiniz mi?

- Hayır... (Kahkahalar)

- Eşiniz ne kadar siyasetin... DYP'nin içinde?

- Özer Bey kendisini bu kulvardan çekmek için çok uğraştı.

- Çekti mi? Eşinizin "aday listelerindeki" etkisi?

- Yok yok... Son derece dikkatli.

- Gerçekten mi?

- Eşler siyasetin dışında kalmalı... Ama kalmayan bunca eş varken... En çok bizim dikkat çekmemiz neden?

- Sizce neden?

- Galiba benim "kadın Genel Başkan" olmamdan.

Parantez
DYP'de bir "hareket" başladı.

"Tansu Hanım gitsin" hareketi.

"Tam adıyla" yazacak olursak...

"Tansu parantezini kapatalım" hareketi.

Parantez kapatılabilecek mi?

Prof. Çiller'in bu harekete "karşı hareketi" ne olacak?

Yanıt:

- Siyasette böyle şeyler olur... Doğaldır... Küçük hesapların, kısır çekişmelerin içinde olmayacağım.

- Ne yapacaksınız?

- Ekonomi iyiye gitmiyor... Dış politikada vizyon yok... Bütün bunlar, mücadele etmeye değer.

Tansu Hanım "çıtayı" yukarı çekiyor.

"İktidara... Başbakanlığa talibim" diyor.

Ama bu kolay olmasa gerek.

Hele "kongre sürecinde."

Zira bu süreçte iktidar olmak değil "parti içi iktidar" konusu konuşulacak.

- Ne yapacaksınız sayın Çiller?

- Parti içinde olan herkesi kucaklamakla işe başlayacağım.

Parti içinde "kırgınlar" var.

Ayrıca "parti dışına düşmüş partililer" var.

Yalım Erez'den Mehmet Ağar'a kadar.

Cindoruk'tan Ergenekon'a kadar.

Çiller:

- Zaman önemli bir kavram... Çok değerli arkadaşlarımın, çok canlı, çok etkin tepkileri olabiliyor... Seçimden yeni çıktık... Herkesi kucaklayacağım... Tabii bazı yaraları sarmak için biraz daha zamana ihtiyaç olacaktır... Ama göreceksiniz, bu süreçte, yeni küskünler olmayacak.

Liste hataları
Tansu Hanım'a "bazı yanlışları" sıraladık:

- Aday listelerinizde "ciddi sorunlar" vardı... Örneğin Adana listeniz.

Adana'da liste ikincisi "ithal adaydı."

Onun yerine "yerli aday" konulsaydı.

Örneğin, Ali Antepüzümü.

DYP "birde kalmaz... İkiye gidebilirdi."

Bir başka örnek Yozgat.

Yozgatlı, "ithal adaya" ne diye oy versin?

Yozgat'ın "yerlisi" yok muydu?

Örnek o kadar çok ki...

Tansu Hanım "tepkisiz" dinledi.

Ve sonra...

- Evet, kabul ediyorum. Liste hatalarımız oldu.

- Neden oldu?

- Önseçim yaptık.

- Ama sonucuna uymadınız.

- Sonucuna uymak için yaptık... Saygı duymak için yaptık... Sonra öyle çok itiraz geldi ki... Önseçime duyduğumuz saygı azaldı.

- Niçin?

- Denildi ki yanlış delege... Denildi ki, başka partili de bizim delegemiz... Üye kayıtları sağlıklı olmadan önseçim yapmak doğru değil... Ve maalesef üye kayıtları sağlıksız.

- Sonra?

- Sonra listelerde değişiklik yaptık... O da birçok yerde ters tepti.

Medya
* Meydanlara, köylere gittim... Kahve kahve gezdim... Dünya çevresini iki kez dolaşacak kadar, Türkiye'yi dolaştım... Ama kendimi daha iyi anlatabilmek için diyalog gerekiyor... Medya ile diyalog.

* Hayır medyayla... Medyadaki hiç kimseyle sorunum yok... Diyalog eksikliğim var.

* Toplumun her kesimiyle diyalog... Medya ile mutlaka diyalog.

* Tabii medyanın isteği de olmadı... Medya, Sayın Yılmaz'a az mı destek verdi?

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır