kapat

16.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


İnsan hakları sorunu ve gündeme gelen Kıbrıs

BBC'nin Pazartesi akşamı Türkçe yayınında Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu'nun "insan haklarına aykırı davranışlar konusunda" Ankara'yı uyarma kararı aldığı haberi vardı.

Ayrıca Danimarka da, Türkiye'yi Konsey'in İnsan Hakları Mahkemesine vermişti. Nedeni de Türk kökenli bir vatandaşına Türkiye'deyken yapılmış olan işkencelerdi...

Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğinden dışlanma olasılığı, kıldan ince kılıçtan keskin siyasal bir Sırat köprüsüne doğru itiliyor gibiydi...

Şimdi bendenizin aklına takılan soru şudur:

Washington, Türkiye'nin böyle bir baskı altına daha çok girmesini yeğler mi, yeğlemez mi?

Kesin yanıtını elbet bilemiyorum. Bildiğim, bizim bazı çevrelerde hem tüm Avrupa'ya, hem Avrupa Konseyi'ne, beylik bir hamaset babalanmasıyla posta koymaya kalkanların bir kreşende çizmeye başlaması...

Türkler'in bahadırlık duygusallığını okşayan söylemlerdir bunlar.

Acaba Washington da bu tür söylemlerin yoğunlaşmasından yana mıdır?

* * *

İnsan haklarına gereken saygıyı göstermediği gerekçesiyle Avrupa Konseyi'nden dışlanma çizgisine gelmiş bir Türkiye; özellikle Kıbrıs konusunda, Birleşmiş Milletler kararına uygun olarak ABD ile İngiltere'nin yeni hazırladığı ortak bir barış planına ne kadar karşı çıkabilir?

Ve karşı çıktığı takdirde, Birleşmiş Milletler kararlarınıda çiğnemiş sayılmaz mı?

Bir yanda insan haklarına aykırı davranışlar nedeniyle Avrupa Konseyi'nden dışlanma olasılığı; bir yanda Kıbrıs konusunda Birleşmiş Milletler kararlarını çiğnemiş olma suçlaması...

Ankara böylesi çifte bir kıskaç içine girer mi?

Bir de Avrupa Birliği'nin, NATO'nun Avrupa kanadını kendi inisiyativi altında kullanma girişimleri var..

Avrupa Birliği üyesi olmayan Türkiye, NATO üyesi olduğu için, kendi bilgisi dışında alınmış kararlara uyma durumuna düşecek..

Bu durum kabul mü edilir, yoksa NATO'dan çıkma mı yeğlenir?

2000'e dek, haydi bilemediniz 2000'in Haziran'ına kadar, bütün bu çapaklı durum iyice netleşecek..

Ekonomik duruma gelince...
Mesut Yılmaz'ın bu yılın sonuna kadar tarım üreticileriyle memurların biraz fedakarlık yapmak zorunda kalacaklarını haber verdiği bir ekonomik durum...

IMF önümüzdeki günlerde dış kredilerin açılmasına yeşil ışık yakacak mı, yakmayacak mı?

Belki de bütün bunlar, hem Kıbrıs sorununun çok daha çabuk çözümü, hem de Ankara'nın bazı alanlardaki aşırı harcamalarını biraz daha frenlemesi içindir, kimbilir?

Bizim gördüğümüz o ki, Türkiye'nin 21. Yüzyıl'a eski kalıplaşmış alışkanlıklarından biraz daha arınmış olarak girmesi isteniyor...

Türkiye böyle bir değişime ayak uydurabilecek mi, yoksa karşı mı çıkacak?

Karşı çıkarsa bunun sonuçları ne olacak?

Sanırız yıl sonuna kadar izleyip duracağız olup bitecekleri...

Görelim bakalım Mevla neyler, ne eylerse güzel eyler...

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır