Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Mayıs 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Gurme kime denir?

10.04.2009
- Size gurme yazar denmesinden hoşlanmadığınızı biliyorum. Yemek yazarı mı demeliyiz?
- Yeme-içme kültürü yazarı, yazar...

- Peki gurme kime diyoruz?
- Gurmeyi herhangi birine diyebiliriz. Mesela benim bir gurme dostum var, Kapalıçarşı'da gümüşçü. Yurtdışına gider, en güzel yerlerde yemek yer (en pahalı değil yalnız), çeşitli yemek kurslarına gider... Gurme, Osmanlı'da şikemperver denen, ağzının tadını bilen, yediğini bilinçli yiyen kişidir. 20 yaşında insan gurme olamaz, ağız tadını geliştirmek için çaba gösterir.

- Yemek yazarı olmak isteyen gençlere ne önerirsiniz?
- Herkese şunu öneririm; çok fazla reklam çalışmalarına maruz kalıyoruz. Ambalaj, görünüş öne geçiyor. Bunlardan arınmış olarak, yemeği bir lezzet olayı halinde algılamayı öğrenmek lazım.

- Bu işe başladığınız zamanlardan bugüne temel birtakım konularda değişen fikirleriniz oldu mu?
- Oldu. Bu işlere başladığım zaman yöre yemeklerini, Anadolu mutfaklarını bilmiyordum. Yemek kültürünün İstanbul mutfağı üzerine odaklandığını düşünüyordum. O değişti. İnsan tecrübe kazandığı zaman, kolay olmasa da demin dediğim dış görünüşlerden etkilenmemeyi öğreniyor.

- Siz bu anlamda babanızdan yana da şanslıymışsınız.
- Evet. Bizim evde iyi yemek yendi hep. Babam, benim çocukluğumdaki İstanbul'un iyi lokantalarına götürürdü beni. İyi lokantalar dediğimiz Pandelli, Konyalı, Ege, Borsa Lokantası gibi yerler Sirkeci civarında toplanmıştı. Bir de aşçı dükkanları vardı, İstanbul'un dört bir yanında. Çocukluğumdan beri onlara gittim. O zaman bir restoranın dış görünüşüne kapılmamayı, yemeği yemek olarak görmeyi öğrendim.