kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Nisan 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Org. İlker Başbuğ Gülen Cemaati'ni niye hedef aldı?

Harp Akademileri Komutanlığı'nda dinlediğim GK Başkanı Org. İlker Başbuğ'un konuşmasında altı çizilmesi gereken birçok nokta vardı. Bunlardan biri, hiç kuşkusuz, ' dinsel cemaatler' konusuydu.
Org. Başbuğ'a göre, ekonomik açıdan güçlenen dini cemaatler, daha sonra toplumsalpolitik yaşamı biçimlendirmeye ve tek tip yaşam tarzını yaymaya çalışmaktaydılar.
Konuşmada 'cemaatler' deniyordu ama vurgulamalardan ve satır aralarından kastedilenin Fethullah Gülen Cemaati olduğu apaçıktı.
TSK'nın, Gülen Cemaati'ne karşı rahatsızlığı yeni bir olgu değil tabii ki. Fethullah Gülen önderliğindeki faaliyetlerin (okullar, vakıflar, diyalog ve hoşgörü çağrıları, vb.) bilhassa liberaldemokrat kesimde ilgi görmesi, 10 yıl önce cemaate karşı psikolojik bir operasyon yapılması ile sonuçlanmıştı.
28 Şubat örtülü darbe süreci henüz devam ederken, Haziran 1999'da servis edilen derleme bir kasetle kamuoyu Gülen'e karşı çevrilmişti.
Bu operasyonun sonucu olarak, sağlık sorunları yüzünden ABD'de bulunan Gülen, bir daha Türkiye'ye dönmedi.
Soralım: Org. Başbuğ niye Gülen Cemaati'ni hedef aldı?
Bu durum, sadece ve sadece, askerlerin değinmeden geçemedikleri laiklik temasının bir uzantısı mı?
Mesele bundan ibaret değil.
İki saatlik konuşmasının büyük bölümünü (55 dakika) kimlik politikaları, PKK ve terörle mücadele konusuna ayıran Org. Başbuğ, çözümle ilgili şunları söyledi:
1) Örgüte katılımın engellenmesi, 2) Dağ kadrosunun örgütten ayrılması için yasal düzenlemeler yapılması, 3) Ekonomik, sosyal, kültürel tedbirlerin alınması. 4) Uluslararası desteğin ve finansal kaynağın kesilmesi, 5) Örgütün Kuzey Irak'tan çıkarılması.
Yani belli oldu ki ABD Başkanı Obama'nın çizdiği yol haritasıyla bu iş çözülecek: Türkiye, Kürdistan'ı tanıyacak. PKK silah bırakacak. Kimlik taleplerinin önemli bir bölümü karşılanacak.
İşte bu noktada bir kez daha Gülen Cemaati'ne gelmiş oluyoruz:
Cemaat, sadece Güneydoğu'daki değil, Kuzey Irak-Kürdistan'daki faaliyetleriyle de, Kürt meselesinin çözümünde bir aktör olarak ortaya çıkıyor.
TSK şimdi de bundan rahatsız: Müzakere sürecinde devletin resmi kurumlarından başka bir aktörün (hele bir cemaatin!) devrede olmasını (rol çalmasını) istemiyor.
Hatta bir spekülasyonda bulunabilirim: Obama yönetimi ile anlaşma yapılırken, Gülen Cemaati de masaya yatırılmış olabilir mi? ("Biz buradan sıkıştıralım, siz oradan.")
'İyi haber aldığı' söylenen Hocaefendi, geçen hafta, ' 28 Şubat benzeri bir irtica yaygarası, yeni aktörlerle başlayabilir' demişti.
Baskı görmemek için kanunlara aykırı bir iş yapmamak için özen gösteren Gülen Cemaati, Kürt meselesinden yeni psikolojik operasyonlarla mı uzak tutulacak? Göreceğiz.
Not: Yeni Şafak'tan Ali Bayramoğlu, Star'dan Şamil Tayyar gibi haber ve yorumlarıyla apoletlileri ' geren' gazetecilerin konuşmaya davet edilirken; Zaman'ın en mutedil kalemlerinin dahi dışta bırakılması...
'GK, İslami cepheyi bölmeye çalışıyor' dersem, abartmış olur muyum?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın